Köşe Yazıları

Haddiniz değil

 

Bu teknolojinin hızlı ilerlemesi akıllı telefonların yaygınlaşması ve özellikle de sosyal mecra kullanımın yaygınlaşması hayatımızda iyisiyle kötüsüyle gerçekten çok büyük değişikliklere yol açtı. Mesela dünyanın neresinde olursa olsun milyonlarca insanla birebir anlık iletişim kurabilirsiniz. Dilediğiniz platformda istediğiniz kadar hesap açıp fikirlerinizi dilediğiniz gibi paylaşabilirsiniz. Günlük yaşantınızda karşılaştığınız ilginç olayları anlık olarak paylaşıp başka insanların da o ana tanıklı etmelerini sağlayabilirsiniz. Dünyanın her tarafındaki her türlü haber ve olayı anlık takip edebilirsiniz. Kaçırdığınız maçları, dizi ve programları velhasıl her türlü görsel içerisi zaman ve vakit sınırlaması olmaksızın, dilediğiniz yerde ve dilediğiniz anda defalarca izleyebilirsiniz. İster mesleki isterse genel içerikli olsun her türlü sosyal etkinliğe katılabilir sizinle aynı fikri taşıyan binlerce insanla birlikte hareket edebilir, sosyal sorumluluk anlamında görev alabilirsiniz. Mesela telefonunuzdan az bir şey kurcalayıp önünüze gelen ilk haber sitesinin ihbar hattına, çevrenizden bir fotoğraf çekip aslı astarı olmayan yalan haber yaptırabilirsiniz. Mesela kurduğunuz haber sitesinin iletişim araçlarından herhangi birine gönderilen bir olayı, muhatabına ulaşıp ‘Aslı astarı nedir?’ diye sormadan, sırf birilerine muhalefet olsun diye asparagas haber yapıp, şahısların, kurumların veya binlerce nüfuslu mahallelerin veya ilçelerin, velhasıl ömrü hayatınızda görmediğiniz binlerce insanın itibarına leke sürebilir, dolaylı yoldan onların kul haklarına girebilirsiniz. Sonra yaptığınız haberin muhatabı size ulaşıp olayın aslını anlatır, siz de bunu paylaşırken arayan kişinin adını dahi yanlış yazar, sitenizin itibarını yerle bir eder, işinizi ne kadar ciddiyetsiz yaptığınızı ortaya çıkarır ve komik durumlara düşebilirsiniz.

Malumunuz sezon fındık sezonu olması hasebiyle biz de şu sıralar zamanımızın bir kısmını bağda bahçede geçiriyoruz. Tabi yorulup dinlenmek için oturduğumuzda da ister istemez elimiz telefona gidiyor sosyal medyaya bakıyoruz. Bunu hem dinlence hem de iş aracı olarak kullanıyoruz. Geçtiğimiz Pazar günü de öyle oldu. Akşam üzeriydi. Çalıştım yoruldum, dinlenmek için oturduğumda telefonu açıp göz gezdirmeye başladım. Daha bir iki dakika geçmeden ilçeyle ilgili ilginç bir habere denk geldim. Başlıkta “Kocaali’de pes dedirten görüntü” yazıyor. Tabi mesleğimden ötürü haber ilgimi çekti, hemen bakmak istedim. Ama içimden de “Eyvah!” dedim “Yine kötü bir şey oldu”. Her neyse, merakla gidip içeriği okudum. Ama içim bir anda öyle ürperdi ki, anlatamam. Böyle yurt genelinde infiale neden olacak vahşi bir olay, vahşi bir katliam bekliyorum. Velhasıl okuduğum haberde Bezirgan Mahallesi’ndeki mahalle mezarlığında kesilen ağaçlar konu edilmiş. Sonra olay öyle istihbari bir olay gibi lanse edilmiş ki sanırsınız haberi gönderen kişi sanki MİT personeli. Kimliği açıklanmayan “Bir vatandaş” adıyla mezarlıktaki temizlik amaçlı yapılan ağaç kesimlerini “Kocaali’de ağaç katliamı” diye haber yaptırmış. Üstelik de “Burada yetkili yok mu? Ölüye saygısızlığı kim yaptı?” diye yazılmasına da müsaade etmiş. Her neyse lafı fazla uzatmayayım da kendi fikrimi paylaşmadan önce o MİT personeli “Bir vatandaşa” çağrıda bulunmak istiyorum. Aynı haberi bana da gönderin de, size ve ekibinize, ihbar nasıl değerlendirilir, yapılan ihbara karşılık konunun muhatabından nasıl bilgi alınır ve ilgili haber nasıl yapılır öğreteyim. Bu vesile ile siz de biraz bilgi sahibi olmuş olursunuz. Ve ölüye kimlerin saygısı olup olmadığı konusunda fikir edinmiş olursunuz.

Bu gibi olaylar Kocaali için ilk değil biliyorum ve eminim ki son da olmayacak. Ben mesleğe başladığım 12 yıl oldu. Bu 12 yıl içerisinde, baraj meselesinden istimlak meselesine, yüksekokul meselesinden sanayi ve organize sanayi meselesine, sahil projesi meselesinden kadınlar plajı meselesine kadar, sırf Kocaali’nin itibarına leke sürülsün diye yapılmış ve kimliği açıklanmayan “Bir vatandaş”ın gönderdiği yüzlerce asparagas habere denk geldim. Karaya vuran ölü yunus balıklarının üzerindeki çürüme izlerinin fotoğrafını çekip “Kocaali’de halk, ölü yunus balıklarına silah sıkıyor” diye haber yaptıranları da gördük. “O izler mermi izi değil, kuş ve başka hayvanların açtığı izler” dedik inandıramadık. Üzerinden bir hafta geçmeden, yine aynı yerde karaya vuran bir yunus balığını sokak köpeği yemeye çalışırken gördüm, videosunu çektim ve sosyal medya hesabımdan paylaştım. Ama o “Bir vatandaşa” sesimizi duyuramadık. Halen aramızda geziyor.

Konuyu noktalamaya geçmeden şu kısmı özetlemek istiyorum. Bezirgan Muhtarı Murat Ali Duman, anne tarafından akrabam, rahmetli öz dayılarım kadar sevdiğim, dayım diye sevdiğim kıymetli bir büyüğümdür. Lakin ben ne onun ne de bir başkasının tetikçisi veya avukatı değilim, bu yazıyı da birilerinin avukatlığını yapmak için sözün özü birilerine yalakalık olsun diye de yazmadım, hatta bu yazıdan önce (Haber değil kendi şahsi yazım olduğu için) arayıp konuyu sorma gereği bile duymadım. Zira Murat Ali Duman mezarlığın bakımsız olduğunu, ağaç köklerinin mezarları patlatıp yıktığını, mezarlara zarar verdiğini söyleyip, zarar veren ağaçları kestireceğini, mezarlığı büyüteceğini, mezarların temizlik ve bakımlarının düzenli olarak yapılacağını 2019 yılının Mart ayında seçim vaadi olarak bağıra bağıra zaten söyledi. Mahalle Halkı da diğer tüm mahallelerdeki seçilen muhtarlarda olduğu gibi hizmet edeceğine inandığı ve kendisine güvendiği için oy verdi ve onu muhtar olarak seçti. O da tüm muhtarlarımız gibi görevini en iyi şekilde yapıp aldığı oyların hakkını vermeye gayret gösteriyor. Dolayısı ile bu, hem mahallenin hem de Kocaali’nin itibarına leke süren habere vesile olanların, ne ilçeye, ne mahalleye, ne de ölüye bir gram saygısı yok. Ben bu işi böyle okuyor böyle yorumluyorum. Aksini iddia eden varsa buyursun gelsin tartışalım. Bi de arkadaşlar muhtarın konuya cevaben yaptığı açıklamayı haber yapmışlar ama ciddiyetsizlik diz boyu. Adamın adı Mehmet Ali Duman değil, Murat Ali Duman. Bunu bile doğru dürüst öğrenip, ismin doğrusunu yazamamışlar. Velhasıl haberde olduğu gibi, düzeltmede de rezillik, ciddiyetsizlik diz boyu.

Evet, yakın geçmişte gerçekten istenmeyen olaylara tanık olduk, ulusal televizyonlarda asayiş konusu olup günlerce yayınlandığımız da oldu, bize yakışmayan ummadığımız şeylerle gündem de olduk ama bunların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Dolayısı ile Kocaali ne o “Kimliği açıklanmayan bir vatandaş”ın ne de torba doldurmak için yazı yazıp haber yaptığını sanan (söz meclisten dışarı) sözde habercilerin sandığı gibi ahlaksız, niteliksiz, vicdan yoksunu ve karaktersiz bir ilçe değil. Bunu aklınıza sokun ve kıyamete kadar da unutmayın.

Kocaali’de bir kişi düşecek olursa kaldırmaya bin kişi koşar. Bir kişi aç kalacak olursa doyurmaya bin kişi koşar. Kocaali’de bir kişinin canı yansa acısını paylaşmaya bin kişi gider. Dolayısı ile burayla ilgili bir şey yazacağınız zaman bir kere değil en az birkaç kere düşünün. Zira aslı astarı olmayan dedikoduları veya birilerinin intikam hırsı yüzden kendi şahsi çıkarları için gönderdiği yalan bilgileri sözde haber gibi servis edip, koskoca ilçenin adına itibarına leke sürmek, çamur at izi kalsın mantığıyla Kocaali’yi yaftalamak hiç kimsenin haddi de değil, hakkı da değil.  Bu böyle biline… Sağlıkla kalın.