Bel fıtığı ameliyatlarında mikrocerrahi tekniği

Toplumumuzda yaygın görülen bel fıtığında, mikrocerrahi tekniğiyle yapılan ameliyatların yüzde 98’e varan başarı oranı ve de hasta memnuniyetinden bahsedeceğim. Ameliyat tekniğine girmeden önce kısaca bel fıtığı nedir, nasıl oluşur, belirtileri nelerdir, nasıl teşhis konur, nasıl tedavi ediliri anlatalım.
Bel bölgemizde 5 adet bel omuru bulunmakta olup her iki bel omuru arasında kıkırdak yapı (disk ) bulunmaktadır. Bu kıkırdak yapılar omurgayı taşıyan faset eklemler bel kaslarıyla birlikte bizim vücudumuzun yükünü taşırlar. Bir nevi bu kıkırdak yapıyı (diskleri) arabanın amortisörlerine benzetebiliriz. Ağır yük kaldırma, dengesiz yük kaldırma, düşme, trafik kazası sonrası bu diskler üzerine aşırı yük binmesi sonrası kıkırdak yapı ya koparak omuriliğin içine girmekte ya da bombeleşerek omuriliğe ayağımıza giden sinirlere bası yapmakta ve bel fıtığı oluşmaktadır.
En sık l4-5 (dördüncü ile beşinci bel omurları arası) ve de l5-s1 (beşinci bel omuru ile kuyruk sokumu kemiği sakrum arası) mesafelerinde oluşmaktadır. Bu iki mesafede tüm bel fıtıklarının yaklaşık yüzde 82’si görülmektedir. Neden bu bölgede fazla görülüyor sorusu aklımıza gelebilir. Bunun cevabı da bel omurlarının en hareketli olan yeri ve de en fazla yükün bindiği yer bu iki omurun bulunduğu disklerdir.
Peki, bel fıtığı olan birinde hangi şikayetler görünür?
Ağrı: Bel ağrısı, sağ ya da sol kalçaya veyahut iki kalçaya birden vuran kalça ağrısı, sağ, sol bacağa ya da ikisine birden vuran bacak ağrısı olabilir. Bunlar tek tek ya da üçü bir arada da olabilir. Yani sadece bel ağrısı yapabileceği gibi bel kalça bacak ağrısı üçü de bir arada olabilir. Kalça ve de bacağa vuran ağrı genelde ilerlemiş fıtıklarda olur.
Parezi (güç kaybı): Hafif güç kaybından kısmi ya da tam felce kadar gidebilir. Kabaca l4-5’te fıtık mevcutsa hasta topukları üzerinde l5-s1 mesafelerinde fıtık mevcutsa ayak parmakları üzerinde yürüyemez kısmi felce bağlı ayak düşer. l1-2 ve de l2-3 fıtıklarında uylukta güçsüzlük belirgin olur.
His kusuru: l4-5 fıtıklarına ayak baş ve de ikinci parmağında olabileceği gibi l5-s1 fıtıklarında tüm ayak tabanında da olabilir. İleri dönem fıtıklarda tüm bacağa yayılabilir. İdrar, büyük abdest kaçırma, cinsel ereksiyon problemleri ileri dönem fıtıklarında görülebilir. Bunlar ortaya çıktığında kalıcı olmaması için acilen hasta ameliyat edilerek sıkışan sinir dokusu rahatlatılmalıdır.
Tanı: Tanıda en çok kullandığımız Lomber (bel) emarıdır (mrı). Yine yardımcı tanı yöntemlerimiz LSVG (bel röntgeni), EMG’dir.
Tedavi: Toplumuzda her bel fıtığı ameliyat ediliyor gibi bir yanlış bilgi mevcut. Tüm bel fıtıklarının yüzde 15 cerrahi olarak tedavi edilmekte. Diğerleri ilaç tedavisi + istirahat + fizik tedavi + enjeksiyon yöntemleri + radyofrekans lazer yöntemleri gibi bir çok yöntemle tedavi edilebilmektedir. Fıtığın hangi yöntemle tedavi edileceğine beyin cerrahisi uzmanları ve de fizik tedavi uzmanları karar vermektedir.
Fıtık extrüde (patlamış fıtık), sekestre (parça kopup omuriliğin içine girmiş serbest parça) ise hastanın muayenesinde bacağında güç kaybı (kısmi felç) his kusuru idrar büyük abdest kaçırma idrarını yapamama, zorlanma, cinsel ereksiyon problemleri başlamış ağrısı ilaçlarla geçmiyorsa mutlaka acil olarak ameliyat edilmelidir. Bel fıtığı ameliyatlarında en modern ve de en yüz güldürücü yöntem mikrocerrahi tekniğidir.işinin ehli bir cerrah tarafından uygulandığında yüzde 98 başarısı olan bir ameliyat yöntemi olup hasta ameliyattan 6 saat sonra yürümekte bir gece hastanede kalmaktadır.10 günlük bir istirahat döneminden sonra normal hayatına dönmektedir.
Yine mikrocerrahi tekniği spinal anestezi ile kombine edilerek bu tür ameliyatlar hastayı uyutmadan hastayla konuşarak da yapılabilmektedir.
Mikrocerrahi tekniği nedir: Yaklaşık 60 yıldır uygulanmakta olan klasik bel fıtığı ameliyatları sonucu hastaların tam olarak iyileşememeleri, uzun süre ağrı çekmeleri, işlerine geç dönmeleri cerrahları bu konuda arayışlara yöneltmiştir ve 22 yıl önce Caspar ve Yaşargil tarafından mikrodiskektomi metodu bulunmuştur. Mikrodiskektomi hastaların ayağa kalkış ve işlerine dönüş süreçlerini kısaltmış, fakat özel eğitim, özel mikroskop ve özel aletler gerektirdiğinden arzu edilen düzeyde yaygınlaşamamıştır. Bu nedenle halk arasında bel fıtığı ameliyatından sonra sakat kalırım, normale dönemem korkusu oldukça yaygın bir şekilde devam etmektedir. Bel fıtığında uygulanan mikrocerrahi metoduyla hastalar ameliyat olduktan 6-7 saat sonra ayağa kalkıp yürümekte ve bir gece hastanede yattıktan sonra evlerine gidebilmektedir. Bu metot sayesinde sadece bir buçuk-iki santimlik bir kesi yapılmakta ve ameliyat sonrası cilt yüzeyine dikiş konmamaktadır. Ameliyatın gelişmiş mikroskoplar altında yapılması ameliyat bölgesindeki sinirlerin 25 veya 40 büyütmeyle görülmesini, böylece sinirlere hasar verme riskini sıfıra indirmeyi sağlamaktadır. Halen bu metotla bel fıtığı ameliyatları korkulu rüya olmaktan çıkmış, bel fıtığı olan hastaların hastalıkları nedeniyle üzüntüye kapılmalarını önlenmiştir. Hastalar ameliyat oldukları gün veya ertesi gün taburcu olabilmekte, bir hafta içinde de normal yaşantılarına dönebilmektedirler. Bazı hastalar ise ameliyattan değil narkoz almaktan korkmaktadırlar. Birçoğunda uyuyup bir daha uyanamama korkusu vardır. Epidural anestezinin bel fıtığı ameliyatlarında da kullanılması ile bu korku ortadan kaldırılmış, artık bel fıtığı ameliyatları konuşa konuşa yapılır hale gelmiştir.