Köşe Yazıları

Münir Ali Kara, “Karasu’nun kaderini Karasulular belirlemeli mi”

 

Karasu Devlet Hastanesi’ndeki başhekim ataması uzun süredir gündemi işgal ediyor. Önceki dönemlerde Karasuluların görüşleri alınmamış, benim gibi dışardan görüş belirtenlerin de görüşleri dikkate alınmamıştı.

Sonuç olarak Karasu Devlet Hastanesi’nin durumu ve gelişimi ortada. Geride kalan her yıl geriye giden ve zaman içinde en iyi çalışan noktası acil servis olan bir hastane konumuna geldi.

Yakın zamanda, ara dönem olmasına rağmen, Karasu Devlet Hastanesi’nde başhekim değişikliğine gidilecek.

Bu değişiklik Karasulular tarafından tesadüfen öğrenildi. Birine haber verilmesi gerekir mi? Ya da Karasuluların bu değişikliği bilmesi gerekir mi? Karasuluların kendi hastanelerini kimin yöneteceği konusunda fikir beyan etmesi gerekir mi? Bu sorular bizde belirsizliğini koruyor da…

Karasuluların, kendi ilçelerinin geleceği ile ilgili dertlenmeleri, kendi ilçelerindeki hastanenin Karasu’dan yetişmiş bir hekim tarafından idare edilmesini istemesi suç mu?

Biz mi yanlış yapıyoruz? Acaba biz mi isyankarlık ediyoruz?

Koskoca karar vericilere karşı, ulu, bilge, aydın kişilere acaba haddimizi aşarak söz mü ediyoruz?

Yahu kardeşim! Devlet hastanesi ataması, sıradan idari atamalar arasında mı değerlendiriliyor?

Hani diyordu ya “Semer yapılırken eşeğin fikri değil ölçüsü alınır” diye siz bizim fikrimizi mi alıyorsunuz ölçümüzü mü?

Allah aşkına ya! Bir hastanın hekim seçme hakkı var da koskoca ilçenin başhekim seçme hakkı yok mu!

Her işin sonunda olduğu gibi “Neyse siz daha iyi bilirsiniz” diyip bu konuyu kapatma lüksümüz olmadığı için, babasını Karasu Devlet Hastanesi’nde doktor bulunmadığı için kaybetmiş bir yetim kardeşiniz olarak bu işin peşini bırakamayacağımı açıkça ifade etmekten üzüntü duyuyorum.

 

Olması gereken bu mu

Karasu’da bir bayan memur, mesai esnasında gözaltına alındı. Memure hanımın hakkında yakalama kararı bulunduğu, bu nedenle de apar topar gözaltına alınarak cezaevine gönderildiğini öğrendik.

Biz yargıdan iyi bilecek ya da yargı hakkında söz söyleyecek terbiyede değiliz de… Zaten göreve gelecek kadar ortada bir iş yapan kişi, ya devlete çok güveniyordur ya devlete meydan okuyordur.

Yani hakkında yakalama kararı bulunan kişi eğer işe gidiyorsa emniyete davet edilse de gider muhtemelen. Mesai esnasında gözaltına alınması, cezanın ötesinde rencide edici bir hareket olmamış mı!

 

Herkes mi diken üstünde

Yönetici olan kişi, çalışma ortamında iyileştirme yapmalı, bunu yaparken de çalışma barışına halel getirmemelidir.

Yöneticilikle ilgili aldığımız eğitimlere istinaden söylüyorum bunu. Uydurma ya da kişisel tespitten söz etmiyorum.

Zira, personel çalışırken işine odaklanabilmeli, bu şekilde de iş verimini artırmalıdır.

Karasu Belediyesi’nde görev değişiklikleri yaşandı. Üst kademede yaşanan değişiklikleri her zaman kabul etmek lazım. Siyasetle gelen siyasetle gider.

Sizden önceki kişinin sekreteri, özel kalem müdürü, yardımcısı ve müdürleri ile çalışmak istemeyebilirsiniz. Ancak sizden önceki başkanın, park ve bahçeler işçisi değiştirilmez.

İshak Bey, geçen dönem göreve geldiğinde pek çok kişiyi işten çıkarmış, buna gerekçe olarak da belediyenin borç yükünü göstermişti.

Yeni dönemde, daha ikinci kez göreve geldiğinin 19. gününde belediyedeki bazı isimlerin iş akitlerini sonlandırdı.

Başkan Yardımcısı değişikliklerini anlamak mümkün, müdür kademesindeki isimlerde yeniliğe gidilmesi anlaşılır da… Personeldeki işten çıkarmaların bir manası olmalı. Hatta bu isimler arasında İshak Bey’in kendi işe aldığı kişiler de var.

Şimdi Karasu Belediyesi’nde dönen dedikoduya göre işten çıkarmalar daha bir başlangıç. Bunlarla ilgili yeni adımların atılması ve pek çok kişinin daha işten çıkarılması söz konusuymuş…

Biz bu dedikoduların çalışma barışına ve iş huzuruna zarar vereceğini, sağlıklı iş üretmenin güçleşeceği bilgisine sahibiz.

Hani Cem Yılmaz’ın bir gösterisinde dediği gibi, “Yok mu bunun bir ayarı. Yap gidelim…”

 

Yüzücü bildiğiniz gibi

Kocaali Belediye Başkanı Turan Yüzücü normal hayatına devam ediyor. Mütevazı yaşantısını sürdüren Yüzücü bisikletle denetime çıkıyor, zabıta aracıyla geziyor. Zaman zaman eve yürüme gidiyor. Kahveye gidip vatandaşla sohbet edip çay sohbetlerine eşlik ediyor.

Akşam sahildeki kafeteryalara gidiyor ve gençlerle sohbet ediyor.

Bu arada koruma falan kullanmıyor.

Özetle 31 Mart öncesinde nasıl yaşıyorsa o şekilde yaşamaya devam ediyor. Turan Yüzücü son olarak geçtiğimiz hafta bir video yayınladı. Bu videoda Yüzücü tulumları çekmiş gübre atıyor. Dün olduğu gibi yani.

Yüzücü’nün bu paylaşımının aldığı beğeniye bakarsanız aslında vatandaşın ne istediğini çok iyi anlayacaksınız. Seçimlerden önce herkes samimi, herkes güler yüzlü de…

Mühim olan seçimden sonraki tavrınız.

Seçimleri kazanırsınız, kaybedersiniz o önemli değil. Önemli olan gönülleri kazanabilmek…

 

HECATİ: Kendini bozmayan insanları seviyorum, bir de ağzımı bozdurmayan…