Köşe Yazıları

Çık dışarı

 

Herkesin yaptığı iş kritik önemdedir. Kimse kimsenin yaptığı işi aşağılayamayacağı gibi kimse de kendi yaptığı işi dünyanın en önemli işi gibi gösteremez.

Alın teri ile yapılan tüm işler saygı duyulasıdır ki kolektif yaşamda her birey ve kurumun ayrı görevleri vardır.

Geride kalan hafta bizim gazetemizde yer alan bir habere kafam takıldı. Karasu’dan Sabiha Gökçen Hava Limanı’na taşımacılık yapan bir firma kurulmuş. Biz de firmayı ziyarete gittik. Firmanın sahibi olduğunu öğrendiğimiz beyefendi, “Biz çok önemli bir hizmette bulunuyoruz. Siz bizim haberi iç sayfaya koymuşsunuz. Biz ön sayfada olmalıydık” tarzında bir şeyler söylemeye kalkınca kendisine bir iki laf etmek istedik. Mesela sizin firmanız Karasu’dan Adapazarı’na taşımacılık yapan ve her gün binlerce kişiyi taşıyan Karasu Kocaali Birlik firmasından ne kadar daha önemli bir iş yapıyor olabilir?

Ya da Karasu’dan Gölköprü-Resuller istikametine yolcu alan firmadan daha mı mühim bir iş yapıyorsunuz?

Veya buradan Kurudere’ye taşımacılık yapan ve yazın insanların yolda kalmasını engelleyen firmadan sizi ayıran ne?

Kaldı ki diğer firmalar 65 yaş üstü ve engellilerden ücret almıyor. Sizin böyle bir bağlayıcılığınız da bulunmuyor.

Beyefendi konuşurken biz aklımızdan bunları geçiriyoruz. Sonunda beyefendi “dönüp siz ne demek istersiniz” diye sorunca ben “Bana müsaade” dedim. Beyefendi “Neye kızdınız” diye sorunca, “Beyefendi, muhabir arkadaş buraya kadar gelmiş, sizin resminizi çekmiş, haberinizi yapmış, tasarımcı arkadaş tasarlamış, matbaacı arkadaş basmış, dağıtımcı arkadaş dağıtmış ve bunlar için sizden hiçbir ücret talep edilmemiş. Haberci mantığı ile değerlendirilmiş. Siz tüm bunlardan memnun olmak şöyle dursun şikayette bulunmuşsunuz. Onun için bana müsaade” der demez, beyefendi bana “Çık dışarı” demez mi!

Zaten dışarı çıkacak bir adama “Çık dışarı” diyen bir esnaf(!)

Karasulu değilsin, Karasu’dan birini dükkandan def edebiliyorsun. Büyük adamsın!

Neyse!

Firma hakkında kısa bir araştırma yaptım. Mesela evden müşterileri alıp hava alanına götürdüklerini yazmışlar. Tek hizmet Karasu’ya iki zarar veriyor. Birincisi Karasulu taksicilerin işini yapmış oluyorsun, ikincisi vip hizmetinizde terminale uğramadığınız için diğer firmaların ödediği terminal çıkış ücretini ödememiş oluyorsunuz. Aynı geçişi Karasu-Kocaali minibüsleri yaptığında para cezası alırken siz bu işin bir de reklamını yapabiliyorsunuz. Gerçekten büyük firmasınız.

Diğer edindiğim bilgileri de zamanı gelince sizinle paylaşırım. Şimdilik ben çıktım dışarı. Siz de ya Karasuluların çalıştığı şartlarda çalışırsınız ya da çıkarsınız dışarı!

 

BALINIZ YOKSA BAL DİLİNE NE OLDU

Hiçbir makam hatta dükkan kişilerin değildir. Mükemmel bir dükkan açsanız da müşteriniz yoksa değersizdir. Mükemmel gazete bassak, mükemmel yazılar yazsak okur yoksa gazete yoktur.

Hiçbir dükkan bizim olmadığı gibi hiçbir makam da bizim değildir. Seçilmiş ya da atanmış olmak da fark etmez üstelik. Atansanız da seçilseniz de halka hizmet için oradasınız.

Eğer insanlara tahammül edemiyorsanız koltuklarda oturmayın. Yazar olun mesela ya da laboratuvarda çalışın. Hiç olmadı tarlada ya da marangozhanede harcayın mesainizi. Kısıtlı insanla görüşür mutlu mesut yaşarsınız.

İşi siyaset olan, seçilmiş noktadaki insanların müşterilerine kibar davranan esnaf kadar duyarlı olması gerekir.

Bazı insanların bazı siyasi makamlara gidip sert yanıtlar aldıklarını duyuyorum. Kestirme yanıtlar zaman kaybı olarak görülen insanlara verilir. Oysa hiçbir insan zaman kaybı değildir. Rahmetli Erbakan “İki tip insan vardır, bizim partiden olanlar ve bizim partiden olma ihtimali olanlar” derdi. Siyasette bu mantıktan uzaklaştığınız anda kayıplar başlıyor.

Sizden ricam oyun bittiğinde şahla piyonun aynı kutuya konduğunu unutmadan hizmet edin. Hizmet etmiyor ya da edemiyorsanız en azından hakaret etmeyin. Balınız olmayabilir, bal diliniz varsa, bal satandan daha iyi sirke satabilirsiniz.

 

SEÇİM KUZEY’DE GEÇER

Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte milletvekili seçimi de yapılacak. Seçime sekiz ay gibi bir süre kalmışken aklından adaylık geçenlerde kıpırdanma başladı. Ki geç bile kalındı. Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayını açıklamadığı için seçim heyecanı resmen başlamadı ama bu seçim döneminde sular ısınmadan kaynamaya başlayacak gibi.

Kuzey’den aday olması beklenen isimleri daha önce sizinle paylaşmıştım. Lütfi Bayraktar’a sorulan soruya verdiği yanıtla “Elde var 1” dedirtti. Önümüzdeki süreçte İyi Parti kongre sürecine giriyor. İl Başkanı Selçuk Kılıçarslan başkan adayı olmayacağını açıkladı. Bu da şu demek, “Selçuk Kılıçarslan milletvekili adayı.”

Bu da bizim tahminlerimizi destekler nitelikte.

Hüseyin Avni Şahin’in CHP’den aday olması gerektiğini ben söylüyorum. Zira CHP’nin ikinci milletvekili çıkarmasının hayal olduğu dönemde listeye girmiş ve canla başla çalışmış bir adamın bu dönemde aday olmak hakkı olmalıdır.

Kocaali’de üç dönemdir Belediye Başkanlığı yapan ve oy oranının her defasında yükselten Ahmet Acar’ın milletvekili adayı olması da beklenir.

Bu çerçeveden bakıldığında milletvekili seçiminde Kuzey bölgesinin belirleyici olacağını söylemek mümkün.

 

BERBERLERLE İLGİLİ KARAR

Berberlerin haftada bir gün kapanması ile ilgili bir karar alındı. Bu karara göre meslek üyelerinin belirlediği bir gün berberler kapanıyor.

Bu hafta başlaması planlanan uygulama yılbaşına ertelenmiş.

Tabi ki berberler de insan. Ama bu şekilde bir kapanma kararını emrivaki sayılabilecek bir şekilde almak serbest piyasa ile çelişmiyor mu? Bu hesaba göre kasapların da haftada bir gün kapanması zorunlu hale gelebilir. Manavların da aileleri var mutlaka.

Dahası süpermarketlerde raf dizen insanların da dükkanı kapatmaları zorunlu hale gelmeli.

Bu mantık genişletildiğinde insanlar “Salı günleri bayan kuaförleri, pazarları erkek berberleri, çarşamba çaycılar, cumartesi eczaneler” derken pandemi döneminde hangi saatlerde sokağa kimin çıkacağı bilmecesine geri döner.

Bence bu uygulamanın serbest piyasa ekonomisinde yeri, günümüzde uygulanabilirliği yok. Ama siz yine de bir deneyin.