Mızrak çuvala sığmıyor artık
Milli Takım’da yeni prim krizi! ‘Bizim çocuklara dağıtılan primler dudak uçuklattı!
2016’daki prim krizinin konuşulmaya devam edildiği ortamda yeni bir prim konusu daha patlak verdi.
Deyim yerinde ise 2016’da çıkan ve o milli takım kadrosunu darmadağın eden ve basına çok çirkin bir şekilde, “ben az aldım sen çok aldın” kavgalarına sebebiyet veren o olayların “daha kırkı çıkmadan” bir yeni pirim krizi daha patlak verdi ve bu gün itibarı ile nur topu gibi bir evladımız (pardon) prim krizimiz oldu ve Türk milletinin kucağına attılar bir pimi çekilmiş el bombası daha. Hadi buyurun buradan patlayın (pardon) buradan yakın dercesine.
Pandemiden dolayı milyonlarca insanımız işsiz iken, aç ve açıkta iken evine bir ekmek götürmemenin derdin de iken… Ve daha da acısı borcunu ödeyemediği için evine ekmek götüremediği için intihar edenlerin, nere de ise basın da her gün yer aldığı haberleri ile dolu iken böyle elim bir vakanın gündeme oturması çok talihsizlik oldu.
“Bizim çocuklarımızın” böyle bir salgın, kriz ve işsizlik ortamın da bu primleri alıp gönül rahatlığı ile yiyeceklerini sanmıyorum. Belki gönlümden geçeni dile getiriyorum ama sonra insanca düşününce diyorum ki belki bu paraların büyük bir kısmını işsizlere, faturalarını ödeyemeyen vatandaşlarımıza bir şekilde verirler yahut Mehmetçik Vakfı’na bağışlarlar diye temenni ediyorum. Olur mu olur kim bilir. Çünkü zaten kulüpler de yeterince transfer ücreti ve maaş alıyorlar. Yani mağdur olmazlar demeye getiriyorum.
“Bizim çocuklarımızın” bu pirimi hak edip etmediklerini ise zerrece tartışmıyorum. Elbette son kurşuna kadar haklarıdır da. Lakin böyle bir ortamda ve bu şekilde şaşaalı bir şekilde basına ve kamuoyuna yansıması çok acı ve üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur.
Yani şimdi demek istiyorum ki ne yeri, ne zamanı, ne de vakti idi bu prim konusunun yeniden pişirilip servis edilmesi.
Dönelim yazımızın başına.
Ciddi spor gazetelerinin ve görsel medya da yer alan haberlere göre, her ne kadar TTF bir basın açıklaması ile kamuoyuna böyle bir prim olayının olmadığını, bu tür haberlerin gerçeğe dayanmadığını ve karalama haberler olduğunu paylaşsa da, haberin doğruluğu gerçeğe çok daha yakın duruyor. Yani olay bu ortam da basına yansıyınca bu kadar tepki çekeceklerini beklemediklerinden, gecikmeli de olsa yaptıkları yanlıştan dönmek için yine malum basını suçlamayı seçtiler. Ama görünen köy kılavuz istemez misali durum orta da, mızrak çuvala sığmıyor artık.
A Milli takımımızın Hollanda ve Norveç maçlarındaki galibiyet primleri belli oldu. Dağıtılan primlerin yaklaşık 40 milyon lira olduğu aktarıldı.
Milli takımda ilk 11’de forma giyen oyunculara 100 bin Euro (yüzde 100), sonradan karşılaşmaya dahil olan oyuncu 75 bin Euro (yüzde 75), kadroda yer alan oyuncu da 50 bin Euro (yüzde 50) kazandı. Toplam tutarın ise 3 milyon 750 bin Euro olduğu aktarıldı.
Şimdi gelelim bakalım kim ne kadar prim almış. Kuruşu kuruşuna basın da yer aldığı şekliyle abartmadan, ekleme yapmadan aynen aktarıyorum.
Hani derler ya “Zenginin malı züğürdün çenesini yorar” misali bizimkisi… Biz de çenemizi yoralım biraz. İşte oyuncu başına verilen primler:
Uğurcan Çakır 200 bin Euro, Çağlar Söyüncü 200 bin Euro, Umut Meraş 200 bin Euro, Ozan Tufan 200 bin Euro, Okay Yokuşlu 200 bin Euro, Hakan Çalhanoğlu200 bin Euro, Yusuf Yazıcı 200 bin Euro, Kenan Karaman 200 bin Euro, Burak Yılmaz 200 bin Euro, Zeki Çelik 100 bin Euro, Ozan Kabak 175 bin Euro, Kaan Ayhan175 bin Euro, Caner Erkin 150 bin Euro, Enes Ünal 150 bin Euro, Taylan Antalyalı150 bin Euro, Deniz Türüç125 bin Euro, Mert Günok 200 bin Euro, Mert Müldür150 bin Euro, Orkun Kökçü100 bin Euro, Emre Kılınç 50 bin Euro, Dorukhan Toköz 100 bin Euro, Altay Bayındır 200 bin Euro, Cenk Tosun 100 bin Euro, Halil Akbunar 75 bin Euro, Abdülkerim Bardakçı 50 bin Euro. Dediğim gibi TFF yetkilileri her ne kadar olayı inkar etseler de ateş olmayan yerden duman çıkmaz. İnşallah ülkenin geçtiği bu kriz ve kovid-19 salgını esnasın da böyle bir ciddi hataya düşülmemiştir. Demek ki geçmişte yaşanan olaylardan hala ders alınmamış. Görünen hal ve durum bu. Her neyse hatanın, yanlışın neresinden dönülürse kardır diyerek… Selam ve dua ile.