Memleket hayal ediyorum

Beş çeşit duyu organımız vardır ve bunlara bağlı olarak yaşam süreriz. Bu organlarımızdan birinin veya birden fazla eksik ile yaşayanlar da var tabi ki. Her birimiz bulunduğu duruma, ortama adapte olmak konusunda çok çok iyiyizdir. Hatta kainat arasında eşi ve benzeri de yoktur. İyi günler iyi haftalar.
Yaşadığımız bu hayatta her bireyin maddi veya manevi anlamda bir yardım alacağı, arkadaşı veya bir akrabası vardır. Çıkmaza girdimi mutlaka bu tür kanallara başvurulur. Karasu’da nüfus tabelasında 6800 yazısını hatırlarım. Gerçi son düzenleme ile tabelalarda nüfus ve rakım yazısı kaldırıldı oda ayrı bir durum. Pıtırış’ın kahvesinden başlayıp hemen hemen Akbank’ın oraya kadar uzanan bir çarşıdan ibaretti çocukken. Şu anki Başbuğ Alparslan Türkeş Parkı’nın önündeki taksi durağının yerindeki sıralı dükkanlar vardı. O dükkanlar arasında bir pastane vardı oradan dondurma alırdım. Küçük mini dükkanlardı o dükkanlar… Ama mutluyduk hani şimdi yediğimiz birçok şeyde yirmi – otuz yıl öncesinin tadını bulamıyoruz diyoruz ya ha işte onun için diyoruz. Nüfus ile toplum orantılı bir şekilde gelişti ve büyüdü. Batıda başlayan birçok alandaki sanayi hamlesi haliyle gıdadan nasibini almış oldu. Tüm dünya gıda anlamında ciddi anlamda sanayileşti her şeyin hazırını bulabilirsiniz. Çorbadan makarnaya kadar köy bakkallarında süt, yoğurt, tereyağı satılıyor artık. Ben kendimden misal vereyim yaklaşık on beş sene önce bizde büyük baş hayvan bakardık sütümüz, yoğurdumuz, ayranımız, tereyağımız, peynirimiz, keşimiz veya mincimiz hiç eksik olamazdı. Her daim dolabımız bu saydıklarım ile dolar taşardı. Sağılır bir hayvan ikincisi olursa dışarıya satmak durumunda kalırsınız zaten. Yani yavaş yavaş mahallemden biliyorum süt besiciliği bitme noktasına geldi. Sadece belirli bir şekilde kurbanlık besi yapan belli başlı besiciler kaldı. Son tahlilde bu duruma üzülüyoruz tabi ki ama gelişen ortam şartlar daha büyük açık besiye yani profesyonel besiciliğe yöneldi. Hani bir kızıl dereli atasözü vardı, “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.” Umarım bunların hiç biri ile karşılaşmayız. Doğaya saygı duyduğumuz kadarı ile doğa bize nimetlerini sunuyor. Her alanda üretim, her manada üretim yapmamız gerekiyor. Başka çıkış yolumuz yok! Hoşça kalın…