Herkes mi haklı kardeşim
Herkes mi haklı kardeşim
Biz zaman sosyal medyada “Birbirimizin aklından şüphe etmiyor olsak iyi anlaşacağız aslında” şeklinde bir paylaşım yapmışım.
İletişim fakültelerinde ilk derslerde bir öğreti vardır: İletişim dinlemekle başlamadı. Dinlemekle başladı.
Seçim döneminde herkes konuşuyor. En çok da seçmen.
Çoğunca kendileri siyasi tercihini yapmış olan seçmen siyasileri dinlemekten imtina etmekle kalmıyor, siyasinin konuşmasına dahi müsaade etmiyor.
Diyelim ki kendini anlatmak için gelen milletvekili adayı CHP’li olsun. Seçmen de CHP’ye oy vermeye karar vermiş olsun. Milletvekili adayı henüz kendisini ifade etmeden seçmen ön alıyor ve iktidarı eleştiriyor. Siyasetçi veya adayın kendisini ya da politikalarını anlatmasına imkan vermiyor. Eğer kararını önceden vermiş seçmen ile siyasetçi karşı karşıya gelirse… o zaman da ya memnuniyetsiz bir yüz ifadesi ya da bağrışmalar sayesinde iletişim kazasına dönüşmüş bir görüşme.
Doğru iletişim nasıl olmalı?
Hangi görüşten olursanız olun. Gelen siyasetçiyi dinlersiniz. Gelen misafir derdini anlatır. Yapacaklarını anlatır. Sen rahatsızlıklarını, dert ve beklentilerini dile getirirsin. Eğer uzlaşabilirseniz oy verirsin uzlaşamazsanız yol verirsin.
Bağrışmaya, çağrışmaya alkışa gerek yok.
Bu dönemi verimli geçirmenin yolu da budur. Gelen adamı alkışlamaya da yuhalamaya da gerek yok.
Para kazanmak için iş yapmak
Cem Yılmaz, “Ben para etsin diye bir iş yapmadım, bir iş yaptım para etti” diyor. Semih Saygıner, “Ben bilardoyu iş olarak görmedim ki ben başladığımda iş değildi” diyor.
“Eğer sevdiğiniz işi yaparsanız ömür boyu çalışmış sayılmazsınız” diyor Konfüçyüs. Tüm bu koşullar altında insanların sevdikleri işi yapmalarını zorunlu kılıyor.
Zaman zaman bazı insanların alışılmış işleri dışında sektörlere yöneldiğini görüyoruz. Bakıyorsun adam bir iş yaparken bir anda inşaata giriyor. Eğer inşaat işini seviyor da girdiyse o alanda başarılı olması mümkün olacak ancak eğer para kazanmak için inşaatı tercih ettiyse çok yorulacak.
Karasu’da inşaat işine girip büyük paralar kazanan müteahhitlere dikkat edin. Her biri bu işten inanılmaz keyif alan adamlar. Yorulmamaları ve aslında büyük paralar kazanmaları da bu işi hobi gibi görmelerinden kaynaklanıyor.
Birileri bir işten para kazanıyor diye o alana yönelmek hem yeni sorun sahibi olmaya hem de yapılan işlerin kalitesiz olmasına neden oluyor.
Eğer ömür boyu yorgun olmak istemiyorsanız sevmediğiniz işi yapmak için gayret etmeyin. Bizi de kalitesiz işçilik ve ürünlerle muhatap etmeyin.
Sizin okumadığınızı ben niye okuyayım
Sosyal medyada sıklıkla önümüze yazım yanlışları düşüyor. İnsan en azından bir dili doğru konuşup yazabilmeli. İlkokuldan üniversiteye kadar en yoğun ders Türkçe. Türkçe dersinde de dilbilgisi… Ama bakıyorsun kimse yazım yanlışlarına dikkat etmiyor.
Samimi olduğumuz kişilere “Kardeşim sen burada tam olarak ne demek istiyorsun” şeklinde takılıyoruz. Karşı taraftaki da bize “Aceleyle yazdım. Gözümden kaçmış” diyor.
Tamam kardeşim. Acele ile yazdın.
Zaman zaman gazetede de bizim gözümüzden kaçan şeyler oluyor. Ama bizim zamana karşı bir yarışımız var. Yazını zamanında yazacaksın. Grafiker ve matbaa arasındaki uyumu bozmayacaksın falan…
Ya sizin bahaneniz ne?
Adam “Aceleden gözümden kaçmış” diyor. O kadar acil paylaşmanız gereken ne? Dünyanın en önemli mesajını mı veriyorsunuz?
Hadi diyelim öyle olsun. Madem bu mesaj saniyeler bile bekleyemeyecek kadar kıymetli bir içeriğe sahip, neden önce sen okumuyorsun?
Yazmaktan okumaya fırsat bulamadığın ve hatta bizzat senin okumaya değer görmediğin o paylaşımı ben neden okuyorum?
Başka yerde yaşayamam
Karasu’da pek çok beğenmediğim şey var. İnsanlarla her zaman uyumlu geçinmek de mümkün değil.
Ama bu ilçe gerçekten kötü gün dostu. Her koşulda her kesimden insan konu iyilik olduğunda birbiri ile yarışıyor.
Sırf bu nedenle bile bu ilçede yaşanır, kardeşim.
Bu ilçe Tolga Eray için seferber oldu. İlik bağışçısı en fazla olan ilçe belki de Karasu’dur.
Kimse de bu işin şovunu yapmadı. Yapmaz yani. Kimse iyilik yapmadı. Herkesin göreviydi, yaptı.
Sonra deprem faciası meydana geldi. Bu facia sonrasında, araştırın bakın, nüfusuna ve kişi başı gelirine göre en fazla yardım yapan ilçe, hiç şüphesiz Karasu’dur.
Şimdi Allah bizi Karan Bebek ile sınıyor. Yine bu kadar kısa sürede bu kadar iyi organize olunan başka bir SMA hastası yardım kampanyası olmadı.
Çocuklar deprem zamanından sonrası olmasına rağmen kumbaralarını boşalttı. Okullar seferber oldu. Kermesler, canlı yayınlar…
İnanıyorum ki Karan Bebek için gereken para kısa sürede toplanacak ve bu yavrumuz için de Karasu gerekeni yapacaktır.
Karasu yine Karasululuğunu yapacaktır.