Seçimle gelen seçimle gider

Önümüzdeki Partili Cumhurbaşkanlığı ve Genel seçimler toplumun gündeminden bir türlü düşmüyor.
Dikkat ediyorum, TV Haber kanalları ve yazılı basının en önemsediği konu bu seçimlerin sağlıklı ve demokratik koşullarda geçip geçmeyeceği şeklinde tartışmalara yer vermesidir.
Oysa Türkiye ekonomisi hiç olmadığı kadar zor süreçte olmasına rağmen varsa yoksa Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden adaylığı öne çıkarılıyor.
Geçtiğimiz günlerde dikkatimi çeken bir değerlendirme okudum.
Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski siyasi rakibi Cem Uzan sosyal medya hesabı Twitter’de şöyle diyor: “Bırakın erken seçimi 2023 Haziran seçimleri olursa öpüp başımıza koyalım. Sizce Recep Tayyip Erdoğan kazanamayacağı seçimin yapılmasına izin verir mi?”
Bunu söyleyen eski rakibi olabilir ama bazı basın yayın organlarında da buna benzer haberler çıkması da küçümsenmemeli.
“Parti’li Cumhurbaşkanlığı Seçim Sistemi” Otoriter bir rejim gibi algılanıyor. Bunun nedeni de yetkinin tek kişide toplanması. Bağımsız kurumların “Bağımsız” olarak karar vermekte şüpheye oluşması.
***
Peki, Sayın Cumhurbaşkanı yeniden seçilmek adına böyle bir plan düşünüyor olabilir mi?
Bakıldığında; 2017 Anayasa değişikliği Cumhurbaşkanına Genel veya Yerel seçimleri OHAL çerçevesinde erteleme yetkisi veriyor.
Anayasa Madde:12
2709 sayılı Kanunun 119’uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve kenar başlıkları metinden çıkarılmıştır.
“III. Olağanüstü hal yönetimi”
MADDE 119- Cumhurbaşkanı; savaş, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması, tabii afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da “Ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması hallerinde” yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere Olağanüstü Hal ilan edebilir.
“Ağır ekonomik bunalımın çıkması” elbette şüphe uyandırıyor ama bu gerekçeyle seçimin ötelenmesi iktidar için geri dönülmez yıkım getirir.
***
Bilindiği üzere 18 Temmuz 2021 tarihinde Türkiye’yi olağanüstü hal (OHAL) koşullarında seçime götürmekle suçlamasına neden olan “torba yasa“, muhalefetin itirazlarına rağmen TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP oylarıyla kabul edilmişti.
Muhalefet, hukukçular ve siyaset bilimcilere göre meclisten geçen ve hükümetin OHAL yetkilerini 3 yıl daha uzatan düzenleme, 2023 için planlanan milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimi ile 2024’teki belediye seçimlerinin güvenliğini tehlikeye sokacak türden düzenlemeler içeriyor. Tehlikenin bununla da sınırlı kalmadığını söyleyen hukukçular ve siyaset bilimciler, siyasi partilerin demokratik bir ortamda seçim faaliyeti yürütmesinin engelleneceği, toplantı ve gösteri yürüyüşü ile ifade özgürlüğünün doğrudan sınırlandırılacağı tehlikesine işaret ediyor.
***
18 Temmuz 2018’de OHAL’i bitirme kararı alan AKP hükümeti yine “terörle mücadele” gerekçesiyle 7145 sayılı Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’u 25 Temmuz 2018’de kabul etti. Kanun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayıyla 31 Temmuz 2018’de onaylanarak yürürlüğe girdi. Türkiye’de tüm toplum kesimlerinin “Sürekli OHAL kanunu” olarak nitelendirdiği bu kanunun süresi 31 Temmuz 2021’de sona erdi. Bu sebepten dolayı yine “Terörle mücadele” gerekçe gösterilerek yeni torba yasayla hükümetin OHAL yetkileri 3 yıl daha uzatıldı.
Tepkiler üzerine AKP hükümetinden sadece yasadaki iki yetkide 3 yıllık süreyi 1 yılla sınırlandırmaya dönük bir revizyon hamlesi geldi ancak bu revizyon da tepkileri dindirmedi. Siyaset bilimciler ve hukukçular, “Türkiye’nin OHAL yönetimine alıştırılmaya çalışıldığı ve bu yönetimin 3 yıl daha sürdürülmesinin ülkedeki hak ihlallerini yaygınlaştıracağı” endişesinin öne çıktığı bu tepkilerin hükümet tarafından dikkate alınması ve yasanın hiç uygulanmaması gerektiğini söylediler.
***
Geçtiğimiz hafta grup toplantısında konuşan Sayın Erdoğan ilk kez adaylığını açıkladı. Millet ittifakını kastederek “Henüz karşıma çıkaracak bir aday bile bulamadılar” dedi.
Bütün bunlara baktığımızda önümüzdeki süreç içerisinde büyük siyasi gerilimleri yaşayacak ortama girmiş bulunuyoruz. Gerek Sayın Erdoğan, gerekse MHP lideri Sayın Bahçeli her ne kadar seçimin 2023 Haziran ayında yapılacağını söyleseler de ben daha erken olacağına inanıyorum. “Asıl sorun Sayın Erdoğan’ın kaybetmesi halinde koltuğu bırakıp bırakmamasıdır.”
25 yıldan fazla siyasetin içinde yer alan Sayın Erdoğan bu sürelerde çok seçim kazanmıştır. Kazanımlarını bir hırs uğruna feda edemez. O nedenle kaybettiği gün demokrasinin gereği olarak makamını bırakacaktır, bırakması gerekir. “Bakmayın siz kamuoyunda yapılan yorumlara. Türkiye muz cumhuriyeti değildir. Seçimle gelen seçimle gider. Nokta!“