Zararın telafisi vardır zamanın telafisi yoktur
Nedendir bilmiyorum ama Şubat ayı geldiğinde içimi bir hüzün kaplar, oldum olası…
***
Sanki soğuk, açlık, zamlar, garip gurebanın, en çok acı çektiği zaman dilimidir diye geçer aklımdan hep…
***
Hele de, “28 Şubat Davası” diye toplum önüne konan kumpas ile ömrünün çoğunu vatanın bölünmez bütünlüğüne adamış askerlerin cezaevlerine atıldıkları 19 Ağustos’tan bu yana, her yastığa başıma koydukça, bir hüzün kaplıyor içimi…
***
3-5 bin nüfuslu bir kasaba görünümündeki Karasu’dan, (Lise tahsilimi yapmak için) gittiğim İskenderun’da, aileleriyle birlikte üç yıl yaşadığım ve yedek subay olarak Keşan’da 16 ay içlerinde birebir yaşayarak kendilerinden çağdaş yaşama dair çok şey öğrendiğim askerler, Atatürk’ün armağanı Cumhuriyeti, yaşatma uğruna ne kadar da fedakarlıklar yaptıkları, bizzat gözlemim olmuştu…
***
Bilhassa, AKEPEli yirmi yıldan beri, Din ve Milliyetçilik gibi yüce duyguların siyasallaştığı halkın “Peygamber Ocağı” diye dokunulmaz ve saygın bir kurum olarak gördüğü askerlik, büyük bir yıkım yiyecekti, kurulan kumpaslarla…
***
Önceleri, pkk ile çözüm süreci olarak kurulan tezgah ile TSK hırpalanmış, pkk’nın ikinci adamının, gizli tanık yutturmacasıyla Genelkurmay Başkanı sanık sandalyesine oturtulmuş, sonrasında da FETÖ kumpasları, TSK’nın gözbebeği kurmaylarını, Ergenekon, Balyoz gibi kurulan kirli tezgahlarla, cezaevleriyle korkutulmak istenmişti…
***
Şimdi de, MGK’nın tavsiye kararlarının, bakanlar kurulunun uygulaması olarak kısaca özetlenen 28 Şubat olayı, bir “Darbe” girişimi olarak nitelenmekte ve bu ülkenin gözbebeği 14 generalin cezaevinde çile çekiyor olmaları, zaten Şubat ayını sendrom olarak yaşayan bu satırların yazarı olarak bendenizin, kafasını yastığa koyduğu zaman, en genci 74, en yaşlısı ise 90 yaşındaki bu 14 generali düşündükçe uykularını kaçırıyor ve her sabah işe giderken uğradığım kitabevi sahibi arkadaşımın, “Abi, bugün yine moralin biraz bozuk galiba” diye serzenişte bulunması ile gün yüzüne çıkıyordu hüznüm…
***
Nasıl oluyor da, (Bir kısmı Fetöcülükle yargılanan, bir kısmı da, yurt dışına kaçan) hakimlerin verdikleri kararlar sebebiyle, bu ülkenin gözbebeği generaller cezaevindeler…
***
Hadi onu bırakın… Sivas’ta Madımak Otel’de, 35 kişiyi diri diri yakarak katletmekten hüküm giymiş Ahmet Turan Kılıç adlı meczubu, Anayasanın 104 maddesini işleterek af eden Cumhurbaşkanının bu ülkenin birliği için gecesini gündüzüne katarak, doğu ve güneydoğuda iç ve dış düşmanlara karşı müdafaa etmiş ve bugün artık 90 yaşına geldiği için bütün melekelerini kaybetmiş bu vatan evlatlarını af etmeyerek cezaevinde ölüme terk etmesi ne acı…
***
Kendini, Atatürkçü Cumhuriyetçi diye tanımlayarak, “Helalleşme” diye 28 Şubatçıların açtığı yaraların onarılması için yola çıktıklarını söyleyen siyasetçilerin, başkanları Aziz Yıldırım’a kurulan kumpasa karşı, yüksek sesle gürültü çıkaran Fenerbahçe taraftarı kadar yüreklerini ortaya koyamayarak, eşi Saadet Hanımın içine akıttığı gözyaşı ile “Peygamber Hakkı” olarak çağrılan Jandarma Genel Komutanı Hakkı Kılınç’a Jandarma sınıfındaki arkadaşları tarafından hiç aranıp sorulmaması ise, bir başka acı…
***
Unutmayalım ki cezaevinde geçen ıstıraplı günler ile uğranılan zamanın telafisi yoktur maalesef…