Yitip giden adalet duygusu

Değerli okuyucular… Şu anlaşıldı ki herkes kendi ölüsüne ağlıyor, hiç kimse kimsenin umurun da değil. Kimin ya da kimlerin ne sorunu ne derdi var diye. Biz toplum olarak çok değiştik çok!
Türk toplumuna has çok güzel değerlerimiz vardı, bize atadan, dededen miras kalan. Hepsi gün gün yok olup gidiyor maalesef. Hele hele son bir yıldır şu korona pandemisi yüzünden iyice bütün değerlerimizden koptuk gitti. Yetkililerin daha doğrusu ülkeyi yönetenlerin yanlışları ve hatalı uygulamaları, çifte standart uygulamaları, bir kesimi kayırıp diğer bir kesimi görmemezlikten, duymamazlıktan gelmeleri ve nihayetin de adaletsiz uygulamaları neticesin de toplumun hemen hemen herkesi mi rahatsızlık duymakta ve kendilerine haksızca uygulama yapıldığına inanmaktadır. İster işçi kesimi olsun isterse köylü, esnaf, memur, emekli, işadamı kesimleri hepsi yakınmakta haklı olarak. Amma velakin şu bir yıl içerisin de az buçukta olsa şu yukarı da saydığım kesimler, üç kuruş da olsa belirli periyodlar da para kazandılar, yalnız bir kesim hariç! Oda amatör futbol camiasının emekçileri… Meğer Türkiye’deki kovid-19 salgınının ana kaynağı, bölgesel ve amatör futbol liglerinde görev yapan kulüp idarecileri, antrenörler, futbolcular, sağlıkçılar, malzemecileri ve diğer personellermiş. Şimdi o yetkililere sormak lazım. Eğer sırf toplum sağlığı açısından bakıyorsanız haklısınız. Ama hangi yönden bakarsanız bakın aldığınız kararlar son derece mantıksız ve akıl dışı. Aynı zamanda da bilim dışı tabi ki. Bir an için diyelim ki sağlığı önceliyorsunuz. Biz de kabul ediyoruz, elbette ki önce sağlık. Peki, pandemi kuralları, 5-10-15-20 bin kişilik spor salonlarında yapılan parti kongreleri için geçerli değil miydi? Onların ve onların salgını yayıcılığını niye öncelemediniz? Tıka basa dolup taşan turistik oteller için geçerli değil miydi? Ve insanların kucak kucağa, sarmaş dolaş eğlendikleri eğlence merkezleri için geçerli değil miydi bu öncelemeleriniz? Şimdi bizler, amatör liglerde görev yapan teknik adamlar olarak, futbolcular olarak, kulüp idarecileri olarak soruyoruz! İki aydır aralıksız hazırlanan bu kadar futbolcunun hevesini kursağında bırakmak nasıl bir akıl tutulmasıdır. Bu kadar teknik adamın gecelerini, gündüzlerine katarak yaptıkları hazırlıklara yazık değil mi? Bu kadar harcama yapan kulüp idarecilerinin paralarına yazık günah değil mi? Kime hizmet ediyorsunuz anlaşılır bir durum değildir bu aldığınız karar!
Zaten BAL’ı kısa kısa kese kuşa çevirdiniz. Beşer, altışar guruplar şeklinde oynatmayı düşünmekle. Yahu ona da razı olduk bu sefer de sağlık kurulu kararı diyerek başlama tarihini taa Mayıs’ın son haftasına ertelediniz. Ben eminim ki bu vaklar bu şekilde devam ederse oynatmayacaksınız… Yahu hiç değilse çıkın açık açık oynatmaya cesaret edemiyoruz deyin de olsun bitsin. Eğer onu da yapamıyorsanız onurunuzla istifa edin! Nasıl olsa sizden daha iyi yapacak birileri çıkar. Bu en erdemli davranış olur diye sizlere bir öneri de bulunuyorum saygı çerçevesin de…
Selam ve dua ile.