Suçluluk

Son zamanlarda seanslarımda ortaya çıkan bir hissi daha fazla fark etmeye başladım ‘Suçlu Hissetme’. Birçok davranışı bu hisle bağlantılandırmak bazen kendinizle bazen karşınızdaki ile ilgili. Belki bununla ilişkili olarak hayır diyememek, uyku problemleri, mide rahatsızlıkları, baş ağrıları, odaklanmakta güçlük, onay alma, aşırı derecede özür dileme, pişmanlık gibi birçok problemle karşılaşmak. Ve bütün bunların sonunda da tekrar kendini suçlamak: Öyle yapmasaydım, kendime neden böyle davrandım, yine de yeterince yeterli olamadım…
Kaçınılmaz bir son gibi geliyor kulağa değil mi? Ne yaparsanız yapın, nasıl kararlar verirseniz verin, üzerine ne kadar düşünürseniz düşünün hep aynı çıkmaz ‘suçluluk çıkmazı’. Bunu kimden öğrendik peki, sorumlusu kim bu çıkmazın? Toplum mu, ailemiz mi, yaşadığımız sorunlar mı, karşılaştığımız insanlar mı? Belki de hepsi ya da hiçbiri.
Her kişinin kendi bağlamında ayrı yerlere oturur bu çıkmaz ve bir işlevi vardır, bir şeye hizmet eder. Tam da buraya bakmak en başta çok etkili olabilir. Şikayetçi olduğunuz bir durumun ne gibi bir işlevi olduğunu sorgulayabilirsiniz en başta katılıyorum. Ya da zihninizin sizin için bu acı verici hissi tutma nedeni saçma da geliyor olabilir. Şöyle düşünün zihniniz sizi geçmişte yaşadığınız ya da bir yakınınızın yaşadığı ya da şahit olduğunuz ve size acı hissettiren bir durumdan sizi korumaya çalışıyor aynı bir bodyguard gibi. Bunu yaparken de sizin hayatı nasıl yaşamak istediğinize, ne olmak istediğinize bakmıyor. Tek bir amacı var sizi korumak. Ama sahip olduğumuz bir şey de var irademiz. Zihninizin söylediği her şeyi yapmak zorunda değilsiniz, farklı da davranabilirsiniz ve bu ilk başta çok zor olabilir, size çok yabancı gelebilir, sizi çok tehlikede de hissettirebilir. Ama değerleriniz yönünde bir adım, kendinize karşı şefkatli olmak için atılan küçücük bir adım kelebek etkisi yaratabilir. Bu yöntem size bir daha acı hissettirmez demiyorum ama belki de yavaş yavaş acıyı kabul etmeyi deneyimlettirebilir.