Şakir Şen,”Eğitim öğretim”
İlkokuldan başlayıp üniversite ile sonlanan eğitim öğretim hayatı uzun soluklu bir süreçtir. Çocukluk, ergenlik ve gençlik dönemlerinin de yaşandığı bu yıllar, iyi kontrol edilmesi halinde, öğrenci, aile ve devletimiz, hep birlikte kazanmaktayız.
Bu dönem içerisinde yaşanılan başarısızlıkların üzeri büyük oranda mazeret üreterek örtülmektedir. Sor bakayım niye? Dedikten sonra konuşmaya başlayanların mazeret alanı, aile içerisinden başlar, ülkenin genel politikasına kadar uzanır. Çözüm ise mazeret üreterek değil, iyi sonuç almak için gösterilen gayret ile mümkündür.
Ailenin ve ülkenin geleceğini iyi yetiştirilmiş öğrenci grubu belirleyecektir. İleri dediğimiz sanayileşmiş toplumlarla, geri dediğimiz karnını doyurmaktan başka bir şey düşünemeyen toplumlar arasındaki esas fark, kültür seviyesidir.
Bir toplulukta, tartışma konusu olan bir sorun varsa, görüş ortaya koymak, söz hakkı elde etmek için, lisans diplomanız yoksa böyle bir hakkınız da yoktur. Çünkü lisans diploması dediğimiz belge, bilgi sahibi olmanın ölçülerinden birisidir.
“Ben çok diplomalıyı cebimden çıkarırım” demenin pratik hiçbir değeri yoktur. Hem diplomalı olmak hem de genel kültür seviyesini yükseltmek, konuşulan sözün dinlenir olmasını sağlamaktadır.
Bu yıl yapılan üniversite giriş sınavına 3 milyon 120 bin 870 aday başvuruda bulundu. 987 bin 308 öğrenci ise bir yükseköğrenim kurumuna yerleşti. Açıkta kalan, bir yükseköğrenim kurumuna yerleşemeyen öğrenci sayısı 1 milyon 767 bin 993 gibi çok büyük bir rakamdır. Yerleşme oranı %31,6’dir.
İmam hatip liseleri de dâhil olmak üzere, lise mezunlarının çoğunluğu, maalesef niteliksizdir. İmam hatip mezunu kızlardan ise ne imam ne de hatip olur. Onlar için de meslek sahibi olmak, lisans diploması ile mümkündür. Bu durumda üniversite sınavlarına girerek başarılı olmaktan başka bir yol yoktur.
Yukarıdaki üniversiteli öğrenci sayısına iki yıllık okullar da dâhildir. Bilindiği gibi iki yıllık yükseköğrenim kurumları daha ziyade ilçelerde bulunmaktadır. Anadolu’nun sosyal imkânı çok az olan ilçelerinde de MYO dediğimiz iki yıllık yükseköğrenim kurumları mevcuttur.
Tablonun bir tarafı bu durumu gösterirken, diğer tarafında nitelikli bir yükseköğrenim kurumunu bitirdiği halde iş bulamayan üniversiteliler mevcuttur.
30 yıldır üniversiteye öğrenci gönderen Özşen Özel Öğretim Kursu’nun 180 öğrencisinden 140’ı bir yükseköğrenim kurumuna yerleşmiştir. Başarı oranı % 77,7 olarak gerçekleşmiştir.
Yatırımın en iyisi eğitime yapılandır. Bütün ailelerin en büyük sermayesi iyi yetiştirilmiş çocuklarıdır. Ergenlik ve gençlik dönemlerinde, zekâ açılımı da tam olarak gerçekleşmemiş çocukları, kendi akılları ile baş başa bırakmanın zarar getirmesi doğal bir durumdur.
Daha ortaokul okunurken, kısa yoldan meslek sahibi olacaklar ile lise öğreniminden sonra meslek sahibi olacaklar için akıllı bir süreç izlenmelidir.
44 yıldır, öğretmenin ve öğrenmenin peşindeyim. Çok sayıda öğrencimizin meslek sahibi olmasına katkımız oldu. Unutmayın! Eğitim öğretim konusu su kadar, ekmek kadar öncelikli bir durumdur. Ertelenmesi ile oluşan zayıflık ve bozulmuşluğu gidermek ise daha çok zaman harcamayı, uğraşmayı gerektirir.