Köşe Yazıları

Resmen uyutuluyoruz

 

Alt liglerde yeni sezon oynansa bile ki ihtimal dahilin de bile değil, bazı yaş grupları hiç küçük sahada oynamadan direk büyük sahaya geçecek. Peki, ne var bunda diyenleriniz olabilir.

Çok şey var ve çok şey kaybettiler de ondan.

En az elliye yakın resmi lig müsabakası ve yanı sıra en az yüze yakın hazırlık maçlarını oynayamadılar. Az şey mi bu? Hele hele 2007 yaş grupları geçtiğimiz seneyi zaten boş geçirmişti pandemiden dolayı. Yani onlar için iki sene geçti gitti heba oldu. Bir başka açıdan değerlendirecek olursak üç sezon boşa gitmiş oldu onlar için. U-13 ve U-14 yaş grupları ise hiç lig oynayamadan U-15 oldular. Açıklaması şu; bu grupların kayıpları resmi maçlarla birlikte en az 300 müsabaka yani.

Devam ediyorum;

U-17 yaş grupları kendi ligini oynayamadan bir anda U-19 oldular. Bu ara da şunu hemen belirteyim unutmadan. U-19 yaş grupları en çok zarar gören jenerasyon oldular. Kendilerini gösterip A takıma geçiş yapacakken, onlar için oynayacak lig kalmadı. Şimdi onlar için iki seçenek kaldı önümüzdeki yılda, bu jenerasyon ya amatör kümelerde oynayacak yada futbolu bırakmak zorunda kalacaklar. Çok üzgünüm onlar adına…

Şimdi bu gençlerimizin psikolojik durumunu düşünebiliyor musunuz? O sebeple ne yapacaklarına girmiyorum bile, günahı kovid-19’un değil!

Başta TFF Başkanı ve alt kuruluşu TASKK Başkanı olmak üzere günahı onların boynuna.

Peki devlet büyükleri attıkları palavralar dışın da (her zaman amatörlerin ve altyapıların) yanındayızın dışın da onlarda zerre kadar samimi değiller, sözlerin de ve davranışların da. Yani amatörler ve altyapılar kesinlikle, kimsenin umurunda değil. Peki, ben ve benim gibi düşünenlerin neden umurun da dersiniz?

Karasuspor’da her yaş grubunda en az on tane profesyonel futbolcu adaylarımız var ve benim çok umurumda, hatta içim yanıyor o çocuklarımız için. Aklınıza gelebilecek her yer açık, fabrikalar, metrolar, spor salonları gibi ama futbol sahaları kapalı. Bir aralık sadece futbol okullarının açılması bir parmak bal misali idi ki, salgın artınca onları da kapattılar. Yukarıda yazdığım yerler açıksa eğer benim vurgu yaptığım yaş grupları için lisansiyer oyuncularımıza da idman yapma olanağı sağlanmalıdır. Bana gelince ömrünü futbola adamış bir teknik adam olarak bu kadar yetenekli çocuklarımız adına ben de hakkımı helal etmiyorum. Kimin bu işte dahli varsa. Kimin umurun da falan demeyin. Ah öyle bir çıkar ki adamın ruhu duymaz. Varsa yoksa profesyonel futbol ve ülkemiz futbolunda oynatılan yabancı oyunculardan bahsediyor herkes…

İşte asıl Türk futbolunun kötü sonu bu. Ve bu kötü sonu kendi kendimize hazırlıyoruz. Almanya bir buçuk milyon Türk futbolcu içinden sayısız yıldız yetiştirip dünya futboluna sunuyor. Biz ise 83 milyon Türk ile sınıfta kalıyoruz. Şimdi anladınız mı futbolumuzun niçin kalkınamadığını? Neyse boş verin zaten ben de boş boş konuşuyorum kimilerine göre. Olmayacak ve tutmayacak duaya amin demek benimkisi.

Hafta sonu Süper Lig ve 1. Lig maçları var. Hadi çayımızı alalım ve ligimizde yabancı futbolcuları izleyelim. Katarların yayıncı kuruluşu ve yabancı futbolcular avroları, dolarları kazansınlar, biz ise boş boş yorumlar yapalım. Süper Lig de ve diğer profesyonel liglerde de olmak kaydı ile her kulüp transfer peşin de. Medyadan takip ediyorum, Erzurumspor’un ve bu köklü kulübümüz gibi kötü sonuçlar alan diğer köklü kulüplerimiz umutlarını yabancı oyunculara bağlamışlar, biri gidiyor öteki geliyor. Veriyorlar milyon dolarları orta da hiç bir şey yok. Futbol taraftarları da birbirlerinin kalplerini kırıyorlar sosyal medya üzerinden.

Uyutuluyoruz ama kimse farkın da değil. Bu gidişatın sonu da hiç iyi değil. Bu yazıyı kaleme aldığım da Cuma namazı öncesi sala veriliyordu. Tesadüf işte. Kendi kendime dedim ki herhalde Türk futbolu öldü, onun salası veriliyor diye… Ve tabi içim kan ağlarken acı acı güldüm…

Sağlıkla kalın. Selam ve dua ile…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir