Köşe Yazıları

Kış uykusundan uyanmak

 

TFF’nin başkanı ve yöneticileri bir bardak suda fırtına koparır gibi TV’lerde ya da yazılı basına verdikleri demeçler de “futbolda yeni döneme girdik” diye epey iddialı konuşuyorlar.

Aslında iyice dinlediğiniz de ve demeçleri okuduğunuz da, bu beyanatların içinin boş olduğunu hemen görürsünüz zaten. Bu demeçleri neden verirler anlamak pek mümkün olmasa da bu beyanların üzerine iki kelam edelim bakalım.

Değerli okuyucular yeni dönem olabilmesi için kişilerin yahut yönetenlerin değişmesi tek başına hiç bir anlam ifa de etmez. Öncelikle sistemin ve kafalardaki zihniyetlerin değişmesi lazım en başta. Bu ekonomide de dış ve iç politikada da öyledir, sosyokültürel her türlü alanda da öyledir. Peki, futbolda durum nedir derseniz “Futbol da yeni dönem” diye bir şeyin olması için kişilerin değişimi değil, futbol düzeninin, işleyişinin ve futbol formasyonun değişmesi gerekir. Bazı örnekler verelim… Bizler, eğitimde yeni dönem dendiği zaman, her eğitim bakanı değiştikçe sistemin değiştiğini sanıyoruz. Peki, aslın da bir değişim yaşanıyor mu? Tabi ki hayır… Yine hakeza ekonomide yeni dönem, her ekonomi bakanı değiştikçe değişim mi gerçekleşiyor, maalesef bizdeki bir takım cenah böyle düşünse de, elbette ki cevabı yine hayır. Futbolda da “yeni dönem” dedikleri şeyin sadece yönetim kurulunun ve başkanının değişimi sanıyorlar, bizdeki iş başına gelen daha doğrusu getirilen kişiler. Oysaki yeni dönem, yönetim biçiminin, yaklaşımların ve üretkenliğinin değişimi demektir. Yani bu durum direk olarak futbolun sermaye ile emek, sermaye sahipleri ile taraftarlar arasındaki tercih ile ilgilidir ki bunu bilmemeleri mümkün değil. Bir başka değişle futbol üretim araçları mülkiyeti ve üretim ilişkilerinin değişimi ile ilgilidir. Velhasıl kelam kişilerin değişimi ile yeni değişim dönemi olmaz. Kişilere bağlı olarak farklılaşma olmaz. Sadece “görece iyileştirme” olur ki buna biz pansuman tedavi diyoruz. Asıl iş temel formasyonda ve somut tercihler ile ilgilidir.

Peki, o zaman akla şu soru geliyor. Yeni dönemi başlatacak futbol düzenini, yönetmek üzere en çalışkan, en dürüst, en becerikli ve en bağımsız davranabilecek kişileri iş başına getirebilir misiniz? Maalesef ülkemiz de cevabı yine kocaman bir hayır. Peki diyelim ki kazara oldu ve bu becerideki işi bilen insanları göreve getirdiniz o zaman değişim gerçekleşir mi? Yine çok zor elbette. Buradaki bütün mesele ve asıl önemli olan düzenin ve sistemin değişmesidir. Sistem iyi, yararlı, üretken, sağlam ve faydalı ise insanlar ve işleyiş değişir ve değişen yönetimler de buna ayak uydururlar zamanla. Şimdi güldüğünüzü fark etmiş durumdayım. Hocam peki nasıl olacak bu değişim ve dönüşüm diye. İşte çelişki burada. Şimdi sıkı durun benim cevabım çok net. Düzenin değişmesini mi bekleyeceğiz? Nasıl mı olacak? Vallahi bende bunu çok merak etmiyor değilim, şimdilik çok çok uzak olsa da ben inanıyorum ki vakti saati gelince aklıselim insanlar bu çarpık adaletsiz düzeni ve sistemi değiştireceklerdir. Ama o düzenin değişmesini ancak sağduyu sahibi insanlar zorlar ve ister? Tabi ki iş başına gelen insanlara bunu uygulatırlar. Şimdilik satan memnun, alan memnun gibi görünüyor olmasına rağmen. İşte o gün geldiğin de bu değişimi isteyen zihniyet sahibi insanlar, işin başına en başta endüstriyel futbolun esiri olmayan, olmayacak olan, çalışkan, dürüst, becerikli, akıllı, yeterli liyakata ve ehliyete sahip insanları getirirler. İşte futbol da yeni dönemi içeren düşünceyi yerleştirecek ve kuracak olan insanlar bu gün itibarı ile göreve getirilmiyor. Çünkü kış uykusu dönemindeyiz hala? O uykudan bir uyanabilsek iş kolay da, bir türlü uyanamıyoruz. O yüzdende birileri hala yeni düzen, yeni sistem, yeni Türkiye diye bizlere ninni söylüyorlar.

Çok zor bir durum değil mi ya da büyük bir çıkmaz? Bir kişinin, üç beş kişinin, ya da yüz kişinin işin içinden çıkması mümkün değil ama yine de uykudan uyanmak için taze bir başlangıçtır. Hadi buyurun o zaman gelin işin işinden nasıl çıkacağımızı hep birlikte sesli düşünelim. Ama ilk önce şu kış uykusundan bir an önce uyanmamız şartı ile.

Selam ve dua ile…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir