Kirli ve temiz çamaşırlar
Ülkemizde eskisi gibi hiç bir şey paspasın altına süpürülemiyor ve sümen altı edilemiyor. Çünkü iletişim çağındayız ve artık internet denen bir teknoloji var. İçinde de sosyal medya denilen ve tüm dünya da olduğu gibi ülkemizde de paylaşım siteleri mevcut. Yine tabi ki herkesin elin de bir akıllı telefon denilen ürün var. Bazen şu akıllı telefonlar için diyorum ki dünya BBG evi ve o dünyanın her anını, her saniyesini görüntüleyen bir takip cihazımız var.
Özel hayatta dahil olmak üzere herkes herkesi izleyebiliyor ve bu durum hiç kimseye bir rahatsızlık vermiyor. Yani insanların temiz çamaşırları da orta da, kirli çamaşırları da!
Çok ilginç değil mi?
Geçtiğimiz hafta milli takıma 10 milyon Euro dağıtıldı demiştim ve oyuncularımız maç esnasın da bile bu aldıkları pirimle nereye yatırım yapacaklarını ve nereler de harcayacaklarını düşündüklerinden mi maç oynayamıyorlar, yoksa başka bir şey mi var demiştim. Yani bir hesap kitap peşindeler mi diye de bir benzetme de bulunmuştum.
Meğer ne çok eksik yazmışım!
Hatırladıklarımı ve takım içindeki bize ulaşan bir takım nahoş olayları paylaşmak istiyorum.
Meğer bizim Milli takım artık maç oynama yeri değilmiş, ülkeyi onurla temsil etme yeri değilmiş, meğer yepyeni bir kazanç kapısı haline getirilmiş. Ve haliyle o gözle bakılıyormuş… Peki, bu milli takımı kim bu hale getirdi? Elbette ki mevcut TFF yöneticileri ve onların uygulamaları.
Şimdi sormak hakkımız değil mi? Hani milli ruh? Hani milli takım aşkı? Hani ülke sevgisi? Bayrak forma sevdası? Vallahi de yalan billahi de yalan Son olarak, Euro 2020’ye katılım hakkı kazanıldığı için milli takıma 100 milyon lira prim dağıtıldığını biliyoruz.
Peki karşılığı?
Milli takıma hizmet adına bazı ve çoğunlukta olan oyuncular gerçek performansını ortaya koymuyorlar. Bazı oyuncular da milli takımda olmayı çuvallarla para götürme yeri olarak görüyorlar. Her şey o kadroya seçilene kadar ondan sonrası angarya. Böyle düşünenler de her geçen gün çoğalıyor maalesef.
Ve işin ilginci ise bu insanların gözleri bir türlü doymak bilmiyor. Eskisi de aynı yenisi de aynı. Ne demiş atalarımız “atı atın yanına bağla ya tüyünden ya huyundan” misali etkileşim sağlıyorlar. Yani alıyorlar da alıyorlar hep alıyorlar! Prim alıyorlar, maç başı ücret alıyorlar, standart ödemelerini alıyorlar her yerden (reklamlardan) alıyorlar, ama iş icraata geldi mi hiç biri saha da yok. Hepsi kendi takımlarının en iyi oyuncuları, iş milli takım olunca hiç birisi tam kapasite ile oynamıyorlar. Şu oyuncudan ve oyunundan performansından memnunum dediğimiz kaç oyuncumuz var, ya da hangisinden memnunsunuz?
Avrupa şampiyonasın da hangisi ter döktü? Formayı teri ile ıslattı? Ya bir ya iki en fazla üç. Eee gerisi? Hiç birisinin umurun da değil emin olun. Yabancı futbolcular Türkiye’ye geldiklerinde hiç bir zaman tam performans vermezler ama aynı oyuncular kendi milli takımlarında yüzde yüz oynarlar. Milli ruh işte budur. Biz de ise, hoca “takım ırkçılığı” yapıyor, bunu sadece Şenol Hoca yapmıyor hepsi aynı. Her gelen hoca hangi dört büyük kulübü çalıştırıyor ise ya da kendine yakın hissediyor ise o kulüpten çok oyuncu alıyor. Takım ırkçılığı dediğim işte bu yoksa siyasi manada değil. Oyuncularımız ise zaten Avrupa Şampiyonluğu primleri kadar maç başı alıyorum neden kendimi yorayım ki diyor, federasyon derseniz topun ne olduğunu bilmiyor, sorsan bomba diye karakola götürürler vallahi. Ve biz Türk halkı ise bu yüzsüzlerden başarı bekliyoruz. Bir şey diyecektim ama aile terbiyem müsaade etmiyor neyse.
Bazı oyuncular benim için milli falan değiller.
Avrupa Şampiyonası öncesi kamp sürecin de prim hesabından tutun da futbolcuların yaka paça kavgaya tutuşmalarından çıkın. Hoca dersen? Adaleti eşit sağlamıyor adam kayırıcılığı yapıyor, yardımcı hocalar bu yüzden Şenol Hoca’ya güvenmiyorlar küsmüşler artık, topçuların hocaya saygısı yok sevgi dersen hak getire. Adaletin, saygının, sevginin olmadığı hiç bir işten fayda gelmez kardeşim. O yüzden o kendini bilmez oyunculara diyorum ki gösterdiğiniz ahlaksız tavırlar ile beş para etmezsiniz. Bundan önce ki dönemi hatırlayın para için bir birine giren futbolcular, bir birine silah çekenler… Neler neler olmuştu… Bu gün de nerede ise tıpa tıp aynı olmasa da başka bir varyasyonu yaşanmakta. Şimdiden yazıyorum. Dünya kupası maçlarını da hemen hemen aynı kadro ile oynayacağız. Gerçekçi ve adil bir operasyon yapılmazsa.2020 Avrupa Şampiyonası’nda yaşadığımız bu hüsran orada da yaşanacaktır. Demedi demeyin! Selam ve dua ile…