Kenan Tiryaki, “Türkiye Cumhuriyeti’nin kadınları”
Türkiye Cumhuriyeti’nin kadınları
Voleybol ülkenin gündemine oturdu ve en çok sevilen spor branşları içinde ilk sırayı aldı.
Dünya ülkemizi artık bir voleybol ülkesi olarak görüp kabul ediyor, daha doğrusu kabul etmek zorunda kaldılar.
Peki, kimlerin sayesinde?
Tabi ki Türk kadınlar voleybol milli takımı sayesinde. Son yıllarda öyle başarıların altına imza attılar ki bütün dünya parmak ısırıyor “İçimizdeki İrlandalılar” hariç.
Bu söz Türk Milli Takımı’na ve Türk Futboluna yıllarca hizmet etmiş ve ömrünü adamış bir teknik direktörün serzenişli sözüdür ve haklıydı öylede literatürümüze yerleşti.
İçimizde o kadar çok hain var ki hangi birini yazsam ki!
İşte bu içimizdeki İrlandalılar sözü onları içeriyor.
Neyse konuyu daha fazla deşmeden meramımızı anlatalım.
Gururumuz kadın milli voleybol takımımız dördüncü kez Avrupa Şampiyonası’nda final oynama şansını elde etti. İkinciliğimiz ve üçüncülüğümüz var ama şampiyonluğumuz yok. Elimize geçen bu fırsatı bu kez kaçırmaya hiç niyetimiz yok. Bu kez Sırpları yenip şampiyon olacağımıza yürekten inanıyoruz hem takımımız hem Türk Milleti olarak.
İçimizdeki o çürük zihniyetin sahipleri ve şampiyon olmamızı istemeyen ve içlerine sindiremeyen, Sırpların medyada verdikleri demeçlerden “ukalalıkları” deyim yerinde ise paçalarından dökülüyor. Bize karşı pozitif üstünlükleri varmış güya. Kendi pencerelerinden gördükleri manzara bu. Varsın olsun maçın sonucunu bekleyip göreceğiz “aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış”
Benim değineceğim konu şu değerli okuyucular.
Kadınlar voleybol milli takımında oynayan sporcularımıza medyanın ve dolayısı ile Türk halkının yakıştırdığı sıfat.
O sıfatı bende kullandım zaman zaman ama hiç yakıştıramıyorum ve birileri medya ve yazılı basın kanalı ile o sıfatı bastıra bastıra, tekrar ede ede ezberletip alışkanlık haline getirdiler.
Filenin sultanları diye…
“Sultan” Osmanlı dönemlerinde saraydaki padişahın ve erkanının eşlerine kızlarına ve zaman zamanda cariyelerine verdikleri bir ad, bir tanımlama şekli.
Oysa Atatürk, Türkiye cumhuriyetini kurarken o köhnemiş ve devrini doldurmuş çağdışı rejimin kökten değiştirilmesine Kurtuluş Savaşından çok önce karar vermişti zaten. Öylede oldu saltanatı kaldırıp laik sosyal Türkiye Cumhuriyetini kurdu.
Türk kadınının hakları anayasa ile korunma altına alındı ve Osmanlı’nın kuruluş dönemi hariç asırlarca Arap Kültüründen esinlenerek ve onlara özenerek Kadınları insan, bırakın insanı o aşağılanan ve özür dileyerek yazıyorum (hayvan) denilen canlılardan bile sayılmadılar saymadılar. Nüfus sayımlarında bütün evcil hayvanların sayılıp kayıt altına alınmasına rağmen, Kadınları insan olarak saymadılar…
İşte böyle bir yönetim biçiminden bütün hakları yasa ile verilmiş ve hepsinden önemlisi insan yerine konulan ve seçme seçilme hakkı da dahil tüm haklara sahip oldukları cumhuriyet ve demokrasi rejimine geçilmiştir. Üstelik bu seçme ve seçilme hakkını o medeni geçinen ülkelerden yıllar önce vermiştir Atatürk. rahmet olsun…
Kimin sayesinde?
Tabi ki dünya lideri Mustafa Kemal Atatürk sayesin de.
İşin tuhafı ise o insan yerine konulan kadınların bir kısmı bu hakları kendilerine veren bu insanı kötülüyorlar hakaret ediyorlar ve o köhnemiş zihniyet rejimine (şeriat) geçmek ve sahip oldukları tüm bu haklardan caz geçip bir erkeğin dördüncü eşi olmanın özlemini çekiyorlar.
Bende zaman zaman yazılarımda ve sosyal medya paylaşımlarımda o zihniyet sahibi kadınlara diyorum ki “bunu isteyen kadınlar, o şeriat rejimi size gelmiyorsa siz onlara gidin, adresi biliyorsunuz” diye.
İşte o yüzden kadın voleybol milli takımımızın oyuncularına yakıştırılan “filenin sultanları” sıfatını hiç sevmedim ve kabullenemedim…
Ben onlara Türkiye Cumhuriyeti’nin kadınları diyorum.
Özgür hür ve her hakka sahipler ve her şeyden önce senin gibi benim gibi onun gibi insanlar…
Adları Ebrar da olsa Ayşe de olsa…
Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte sonsuza kadar da insan olarak kalacaklar.
Bu söylemi ve sıfatı değiştirmek zor değil ama bizim Türkiye Cumhuriyeti’nin kadınları sıfatını sık sık kullanmamız lazım ve Türk Milletinin yüreğine kazımak lazım, daha fazla geç kalmadan.
Başta gururumuz takım kaptanımız Eda Erdem olmak üzere bütün takım arkadaşları ve dolayısıyla Türk kadınları ile gurur duyuyoruz ve başarılar diliyoruz, diliyorum.
İster Avrupa ikincisi olsunlar isterse Avrupa şampiyonu. Onlar bizim yüz aklarımız ve onlarla sonsuza kadar gurur duyacağız.
“Avrat” ne demek ve kimin kültürü olduğunu bilerek o kavramı kullananlara değil, “Han’ım ve Karımın” ne demek olduğunu ne anlama geldiğini bilenlere selam olsun…
Sağlıcakla kalın selam ve dua ile.