Köşe Yazıları

Bir şeyler oluyor

 

Uzun süredir Cumhur İttifakı’nın gündeminde “hdp’nin kapatılması” konusu hiç eksik olmadı. Özellikle MHP lideri Devlet Bahçeli her ortamda bunu dile getirdi.

Hukukçulara göre;

Bir siyasi partinin kapatılabilmesi için üç yol var.”

Birincisi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, partinin kapatılması için Anayasa Mahkemesi’nde dava açması gerekiyor. İkincisi,  Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında toplanan Kabine Toplantısı’nda Adalet Bakanlığı’nın Başsavcılığa başvurması kararının alınmasıdır. Bunlar gündeme gelmezse, üçüncü yol, TBMM’de grubu bulunan bir siyasi partinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na parti hakkında suç duyurusu yapması gerekir.

Sürekli gündemde olan hdp için hiçbirisi yapılmıyor ama iktidar yandaşı televizyonların bir numaralı konusu hdp’nin pkk’nın siyasi uzantısı olduğu ve aralarında bağ bulunduğu iddiasıdır. O yüzden hdp’nin kapatılması konuşuluyor. Ama bunlar gündeme getirilirken yasal boşluklardan söz eden olmuyor. hdp hakkında kapatma davası açılsa bile aynı partinin (başka bir isimle değil, aynı isimle) hemen açılabileceği göz ardı ediliyor.

Peki, kapatılabilir mi?”

***

Anayasa’nın, 68. maddesinin dördüncü fıkrasında, “Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez” deniliyor.

69’uncu maddesinin altıncı fıkrasında da şu açıklama yer alıyor: “Bir siyasi partinin 68’inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak onun bu nitelikteki fiillerinin işlendiği odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesi’nce tespit edilmesi halinde karar verilir.”

Yani, parti hakkında kapatma davası açılabilir. Bu konuda bir kuşku yok.

Siyasi Partiler Kanunu’nun (SPK) 108’inci maddesine göre, kapatma davası açıldıktan sonra parti yönetimi, partinin feshine karar vermiş olsa bile açılmış olan kapatma davası devam ederdi. Onun sonuçlarında da kapatmaya neden olanlar hakkında siyaset yasağı da getiriliyordu. Anayasa Mahkemesi, SPK’nun 108’nci maddesindeki bu hükmü iptal etti. İptal edilince şu manzara çıktı:

Eğer parti yönetimi, dava devam ederken partinin feshine karar verirse, açılmış olan kapatma davası düşer. Dolayısıyla, ertesi gün aynı isimle aynı parti tekrar kurulabilir.”

Anayasa’da şu hüküm var:

Anayasa Mahkemesi tarafından temelli kapatılmasına karar verilen herhangi bir parti yeniden kurulamaz. Ama kapatma gerçekleşmeden, parti yönetimi, partiyi kapatırsa dava düşeceği için, ertesi gün o siyasi parti yeniden açılabilir.”

O nedenle, “Şu parti kapatılsın, kapatılmasın” diye yapılan konuşmalar havada kalıyor. Artık Türkiye’de bir siyasi partinin, Anayasamızda belirtilen eylemlerin odağı olarak kabul edilse, kapatılması için dava açılsa bile kapatılmasına olanak yok. Parti yönetimi, partisini fesheder ve aynı isimle kurabilir. Yani açılmış olan bir kapatma davasını sonuçlandırma imkanı yok.

Bana öyle geliyor ki; “Parti kapatılmasıyla ilgili yasal durum dikkate alınmadan, ilgili partinin kapatılması konuşuluyor ve böylece enflasyon, yolsuzluk ve işsizlik başta olmak üzere birçok başarısızlıkların üstü örtülmek isteniyor.”

***

Başsavcılık hdp hakkında kapatma davası açsa bile, dava devam ederken partinin kapatılmasıyla dava düşmüş olacak, mevcut parti yöneticileri de hdp’yi yeniden kurabilecek. Yasalar böyle olduğuna göre “hdp’yi kapatın” demekle hdp’yi kapatamazsınız. Yasal düzenleme yapmadığınız sürece hdp’ye dokunulamaz.

Bilindiği üzere;

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ başkanlığında Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ve Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un yer aldığı AKP heyeti, başörtüsü konusunda hazırlanacak anayasa değişikliği için 2 Kasım 2022 tarihinde MHP, CHP ve İYİ Parti gruplarından sonra hdp Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş, Saruhan Oluç ve Parti Sözcüsü Ebru Günay ile görüşmüştü. Bu görüşmeye de çok tepki geldi. Üstelik heyetin başında bir Adalet Bakanı olması da “hdp’ye bir mesaj mı veriliyor?” yorumlarına yol açtı. Aslında yasal olarak kurulmuş bir partinin ziyaret edilmesinde bir sorun görülmemesi gerekir. Hatırlanacağı üzere, CHP Milletvekili Gürsel Tekin bir televizyon kanalında bir soru üzerine “Yasal bir parti hdp’den bakan neden olmasın?” şeklindeki yanıtı AKP ve MHP tarafından büyük tepki çekmişti.

Ve dolayısıyla!

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin hdp’yi pkk ile eşleştirmesine rağmen, (gerçi bu ziyareti olumlu karşılayıp destek verdi) hdp heyetinin ziyaret edilmesi kapatma konusunun artık rafa kalktığını gösteriyor. İleride neler gelişir bilinmez ama şimdilik durum böyle! “Bu görüşmede hiçbir şey olmadıysa bile bir şeyler oluyor!”