Köşe Yazıları

Ampute Milli Takımımız ve bizim çocuklarımız

 

Polonya’da yapılan Avrupa Futbol Şampiyonası’nda, Ampute Milli Futbol takımımız bir kez daha tarih yazarak ikinci kez Avrupa Şampiyonu oldu.

Çoğu insan ya duyarsızlığından ya da ilgi alanına girmediğinden veyahut bilmediğinden, Amputenin ne olduğunu bile bilmeyebilir, bu durum normal mi anormal mi ona siz değerli okuyucular karar versin.

Ampute demek tek ayağı olmayanların ve kalecilerin de bir kolu olmadığı iki değnek kullanarak oynanan bir futbol müsabakasıdır.

Toplam da 13 kişilik kadrodan oluşurlar. İlk yedi de biri kaleci olmak üzere altı kişilik kadrolarla ve daraltılmış sahalarda oynanır bu müsabakalar.

Futbol oyun kuralları geçerlidir ve altı oyuncu değişikliği hakkı vardır. Topa değnekle temas edildiği anda karşı taraf faul atışı kullanır. Bu temas altı pasın içinde gerçekleşirse penaltı meydana gelir. Kısaca bilgi verdikten sonra konumuza giriş yapalım.

Avrupa futbol şampiyonasında ilk maçımızda Gürcistan’ı 10 – 0, İngiltere’yi 2-1, İtalya’yı 10- 0, Rusya’yı – 2, İrlanda’yı 4-0 yenerek finale yükseldik.

Ve tabi ki finaldeki rakibimiz İspanya idi.

Gayet kontrollü ve baskılı bir futbolla İspanya’yı da final maçında 6 – 0 yenerek bir kez daha Avrupa Şampiyonu olduk ve kupayı gururla kaldırdık.

Gurur verici bir takım gurur verici bir oyun ve gurur verici bir tablo. Dört yıl önce İstanbul’daki Avrupa Şampiyonu oluşumuzu tesadüf diye niteleyenlere Polonya’da oynadığımız ve 36 gol atıp 2 golü kalemizde gördüğümüz, en çok gol atarak en az gol yiyip şampiyon olmamız bu bizim çocuklarımızın analarının ak sütü gibi hak edilmiş bir şampiyonluk bu böyle biline…

Yani bu başarı tesadüflere bağlanıp küçümsenemez. Eee kadere bakın ki mutlu sona ulaştığımız ve Avrupa Şampiyonu olduğumuz gün Gaziler Günü’ydü bu şampiyonluğun böylesine özel bir güne denk gelmesi apayrı bir güzellikti ve bambaşka bir anlam kattı bu Avrupa Şampiyonluğu’na.

Hocamız Osman Çakmak, 1917’de şampiyon olduğumuz o takımda takım kaptanı idi. Bu günkü şampiyonluğu kazanan milli takımımızın başın da teknik direktörü olarak sahaya çıktı. Bilgisiyle, becerisiyle tecrübesi ile ve kocaman yüreği ile Ampute Türk milli takımının başında hoca olarak çıktığı ve tarih yazdığı ilk organizasyonu idi.

Türk insanının ve Türk hocalarının da gerek Avrupa da gerek dünyada neler başarabildiklerini gösterdi ve kanıtladı. Hele hele bu gün A milli futbol takımımızın başına yabancı bir teknik adam getirip anlaştıkları gün, bu başarı ve aldıkları Avrupa kupası o TFF’nin başındaki başkan ve yönetici olarak bulunanlara da kapak olsun.

Bu konuya daha sonraki yazılarımızda uzun uzun yer verip yazmak üzere yazımıza devam edelim.

Baktığımızda Ampute Milli Futbol takımımızın kadrosuna ayakları ve kolları olmayan ama amatör bir ruhla ve o ruhun vermiş olduğu inançla ve yürekle her müsabaka da on kişilik futbol oynadılar ve her biri onar kişilik yürekle oynadılar ve tabi ki her şeyin para olmadığını ve maddiyata dayanmayan, pirim için oynamayan sadece ve sadece futbol oynamayı düşünüp ve ay yıldızlı formayı şanla şerefle temsil etmeyi düşünen futbol ve spor sevdalıları da varmış bu ülkede dedirttiler.

Hep söylüyorum yazıyorum çiziyorum keşke diyorum şu futbola para bulaşmasaydı da hep o çocukluğumuzdaki gibi saf tertemiz bir şekilde oynansaydı. Bahislerden, şikelerden ve milyar dolarları bulan bir rantın paylaşımı, bölüşümü olmasaydı ve keşke futbolun adı parayla anılmasaydı ve hiç “kirlenmeseydi” bu ad.

Ve tabi ki keşke bu pirim hırsı olmadan oynanarak A Milli Futbol takımımıza da yansısaydı ve o kardeşlerimizde “para” kazandıkları kulüplerdeki oynadıkları ve canla başla mücadele ettikleri futbolun onda birini A milli futbol takımımızda oynasalardı.

Geçtiğimiz günler de aldığımız kötü neticelerin hiç birini almaz ve bu gün dünya ve Avrupa sıralamasın da çok daha üst sıralarda olurduk. Aradaki zihniyet ve anlayış farkını anlatmama gerek yok zaten, herkes olanı biteni biliyor.

Avrupa Şampiyonluğu’nu ikinci kez üst üste kazanan Ampute Milli Futbol takımımızı cani gönülden kutluyorum. Malzemecisinden, hocasına kadar hepsinin o olmayan ayaklarından ve kollarından öpüyorum.

Teşekkürler bizim çocuklar. Ne desem ne söylesem ne yazsam azdır sizler için. Darısı diğer bizim çocuklara… Selam ve dua ile.