Melih Erol, “Alkalen fosfataz nedir?”
Alkalen fosfataz nedir?
Vücutta bulunan çeşitli biyokimyasal maddelerin normal değerlerinin dışına çıkarak yükselmesi veya düşmesi durumlarında; çeşitli sağlık sorunlarından şüphelenilerek tanı ve tedavide ek adımlar atılır. İşte bu önemli parametrelerden biri de alkalen fosfatazdır.
Alkalen fosfataz (ALP), vücudumuzda özellikle iskelet sistemi ve mide-bağırsak sisteminde yoğun olarak üretilen bir enzimdir. Kemik dokusunda ve safra yollarında hücre ortamının alkali halde olduğu durumlarda fosfor iyonunun metabolizma işlemlerinde rol oynar. Bu yönüyle, alkalen fosfataz enziminin vücuttaki miktarı kemik ve mide-bağırsak dokularının metabolizma hızı ile yakından ilişkilidir. Yine bu bölgelerin hastalıklarında doku yıkımına paralel olarak alkalen fosfatazın kandaki miktarı artabilir.
Alkalen Fosfatazın Normal Değer Aralığı Nedir?
Alkalen fosfataz seviyesi kan testi ile tespit edilir. Sağlıklı bir bireyin kanından yapılan ölçümde alkalen fosfataz miktarı 20 – 140 IU/L olarak hesaplanır. 140’ın üzerinde hesaplanan ölçümlerde ALP yüksekliğinden bahsedilirken; nadiren 20’nin altında hesaplandığında ALP düşüklüğü tespit edilir.
Tüm bunların yanında, ALP’nin normal değeri yaşla değişkenlik gösterebilir. Büyüme çağındaki çocuklarda normal değer aralığı daha yüksek iken, ileri yaşla beraber kemik metabolizması yavaşladığından normal değer aralığı düşer. Aynı şekilde gebelik durumunda da, ALP normal değer aralığı değişkenlik arz eder. Tüm bu sebeplerle, ALP miktarındaki değişimler mutlaka uzman bir hekim tarafından değerlendirmeye alınmalıdır.
Alkalen Fosfataz Yüksekliği Nedenleri Nelerdir?
Çeşitli durumlarda ve sağlık problemlerinde ALP’nin kandaki miktarı artar ve tetkiklerde bu gösterilebilir. ALP’nin artış gösterdiği durumlar aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Büyüme – gelişme: Çocukların büyüme hızının yüksek olduğu dönemlerde kemik metabolizması arttığı için ALP’de hafif yükseklikler görülebilir.
Gebelik: Plasenta ALP üreten dokulardan biri olduğundan, gebelik durumunda sağlıklı bireyde yüksek ALP miktarı saptanabilir.
Kırıklar: Kemiklerin kırılması, iyileşme süreci ile beraber kemik metabolizmasının ciddi hızlanması anlamına geldiğinden, ALP ciddi olarak yükselir.
Kemik hastalıkları: Paget hastalığı gibi doğrudan kemikleri ve kemik metabolizmasını hedef alan hastalıklarda ALP aşırı yükselir.
Safra kesesi taşı: Safra kesesinin veya safra yollarının taş geliştirmesi ve taşla tıkanması durumlarında serum ALP düzeyi artar.
Karaciğer hastalıkları: Hepatit, siroz gibi karaciğerin ciddi hastalıklarında ALP miktarında artış izlenir.
D Vitamini eksikliği: Çocuklarda büyüme döneminde yetersiz D vitamini alımı raşitizmle sonuçlanır ve kemiklerin büyümesi ciddi anlamda olumsuz etkilenir. Yetişkinlikte görülen D vitamini eksikliği ise osteomalazi ile sonuçlanır. Sonuçta kemiklerin gücü ve dayanıklılığında azalma meydana gelir. Her iki durumda da serum ALP düzeyi artar.
Enfeksiyonlar: Doğrudan kemik dokularının veya safra yollarının enfeksiyonlarında ALP miktarı artar. Bunun yanında mononükleozis gibi viral enfeksiyonlarda da ALP hafif derecede yükselebilir.
Kemik tümörleri: Kemik dokusunun kendi tümörlerinde veya çeşitli kanserlerin kemiğe yayılımı meydana geldiğinde ALP miktarında artış meydana gelir.
Paratiroid bezi hastalıkları: Özellikle paratiroid bezinden yoğun hormon salınımı durumunda kemik metabolizması hızlanarak ALP miktarını yükseltir.
Böbrek yetmezliği: Kronik böbrek hastalıklarında çeşitli zararlı maddelerin vücuttan uzaklaştırılması azaldığından, kemik metabolizması olumsuz etkilenir ve ALP artar.
Kalp yetmezliği: Kalbin yeterli pompalama yapamadığı durumlarda iç organlar olumsuz etkilendiğinden, ALP miktarı artabilir.
İlaç yan etkileri: Özellikle karaciğer hasarına neden olabilen asetaminofen gibi ilaçlar ALP’de yükselmeye yol açabilir.
Alkalen Fosfataz Yüksekliğine Eşlik Eden Belirtiler Nelerdir?
ALP yüksekliğine sıklıkla rutin kan tetkikleri sırasında tesadüfen rastlanılır. Bu anlamda, ALP yüksekliği nadiren bir şikayete neden olur. Bununla birlikte, çeşitli sağlık durumlarında ALP miktarı arttığından, bazı şikayetlere ALP yüksekliği eşlik edebilir. Bu durumlar aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Kemik veya karın ağrısı,
Bulantı – kusma,
Halsizlik – yorgunluk,
Kabızlık,
Hazımsızlık,
Kaşıntı,
Sarılık,
Kemiklerde deformiteler,
Eklem hareketlerinde kısıtlılık,
Kilo kaybı.
Alkalen Fosfataz Düşüklüğü Nedenleri Nelerdir?
Alkalen fosfatazın yüksekliği gibi düşüklüğü de meydana gelebilir. Her ne kadar, ALP düşüklüğü oldukça nadir görülse de, oluştuğunda aşağıdaki durumlar akla gelir:
Yetersiz ve yanlış beslenme: Tüm besin ögelerinin yeterli miktarda ve dengeli alındığı bir beslenme alışkanlığına sahip olunmadığında, vücut metabolizması olumsuz etkilendiğinden ALP miktarında azalma görülebilir.
Vitamin eksiklikleri: Çeşitli nedenlerden ileri gelen, özellikle C vitamini, folik asit ve B6 vitamin eksikliklerinde ALP miktarında düşüşler saptanabilir.
Mineral eksiklikleri: Fosfor ve çinko gibi minerallerin yeterli alınmadığı durumlarda da ALP miktarı düşebilir.
Malnütrisyon: Alınan gıdaların vücutta yeterli sindirilememesi veya emilememesi durumlarında, besin yetersizliği ile paralel olarak ALP miktarında düşüş olabilir. Özellikle çölyak hastalığı gibi bağırsak sisteminin fonksiyonunu bozan durumlarda görülür.
Alkalen Fosfataz Yüksekliğinde veya Düşüklüğünde Ne Yapılır?
Alkalen fosfataz değerindeki bozulmalar tek başına bir hastalık tanısını koydurmada yeterli değildir. Bu anlamda, altta yatan herhangi bir sağlık sorununun olup olmadığını uzman bir hekimin değerlendirmesi karar verir. Bu yüzden, alkalen fosfataz yüksekliği ile beraber farklı biyokimyasal parametrelerdeki değişimler incelenerek, gerekli görüldüğünde ek görüntüleme tetkikleri ile birlikte tanı kesinleştirilir ve tanıya göre tedavi planlanır.
Karaciğer ve safra yolları temelli ALP değişimlerinde, karaciğer fonksiyon testlerinde de bozulmalar yaşanacağından ALP’nin bu parametrelerle birlikte değerlendirilmesi gerekir. Bu anlamda ALP’nin yanında sıklıkla AST, ALT, GGT ve albümin gibi değerlere bakılır. Aynı şekilde, bu hastalıklarda batın ultrasonografi gibi ek görüntüleme tetkikleri çok değerlidir.
Kemik kaynaklı hastalıklarda, kemik metabolizmasına işaret eden kalsiyum, fosfor ve parathormon gibi diğer kan tetkiklerine başvurulur, böbrek fonksiyonları incelenir, gerekli görüldüğünde direk kemik grafileri veya tomografi gibi yöntemlere başvurulur.
Bir diğer önemli konu, hastanın yaşıdır. Büyüme çağındaki çocuklarda görülen ALP değişimi ile yetişkinlikteki ALP miktarı farklı sağlık durumlarına işaret edebilir.
Çocuklarda görülen ALP yüksekliği, büyüme ve gelişme nedeniyle tamamen sağlıklı olabilirken; aynı değer yetişkinde bir hastalığı düşündürebilir. Bu anlamda, değerlendirmenin uzman bir hekim tarafından yapılması çok önemlidir.
Bunların yanında, kişilerin ALP miktarında değişime sebep olabilecek sağlık sorunlarına karşı yapabilecekleri, şu şekilde özetlenebilir.
Yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazanılmalıdır. Özellikle C vitamini, folik asit, D vitamini, B6 vitamini, kalsiyum, fosfor ve çinko gibi vitamin ve minerallerden zengin beslenme kemik ve mide-bağırsak sistemi sağlığı açısından faydalıdır.
D vitamininin vücuda alınma yolları arasında en önemlisi, güneş ışığına maruz kalmaktır. Cildimizden üretilen D vitamini miktarını artırmak için, güneş ışığının zararlı etkilerinden korunacak şekilde tedbirler alınarak, yaklaşık 30 dakika güneş ışığına maruz kalmak yararlıdır.
D vitamini güneş ışığı dışında, somon gibi yağlı balık ve deniz ürünlerinde bol miktarda bulunur. Aynı şekilde mantar çeşitleri de D vitamini açısından zengindir. Bunların dışında; yumurta, inek sütü, tofu veya mısır gevrekleri de D vitamini içerir. Beslenme ile düzeltilemeyen D vitamini eksikliklerinde takviye gıdalara başvurulabilir.
Kemik sağlığı ve vücut metabolizması için vazgeçilmez olan alışkanlıklardan biri de düzenli egzersizdir. Haftanın belirli günlerinde yaş ve vücut yapısına uygun egzersiz yapmak, sağlığı korumak adına son derece önemlidir.
Sigara ve alkol tüketimi gibi zararlı alışkanlıklara son verilmelidir. Kemik ve mide-bağırsak metabolizmasını olumsuz etkiledikleri gibi; başta kanser olmak üzere çeşitli ciddi hastalıkların gelişiminde de önemli risk faktörleridir.