Köşe Yazıları

Kablonun ucunu çektikçe

 

Karasu Belediye Meclisi’nde Mehmet Çatalbaş tarafından gündeme getirilen kayıp kablo konusu bir olay haline gelmeye başladı.

İddiaya göre TEİAŞ’a ait kablolar, sahildeki çalışma esnasında Karasu Belediyesi ekipleri tarafından yer altından çıkarılıyor. TEİAŞ envanterine kayıtlı olan ve TEİAŞ’ın malı olan bu kabloların kuruma iadesi gerekiyordu.

Yine iddiaya göre çıkarılan kablolar koparılmış ve parçalar halindeydi. Yani kablo artık hurda statüsündeydi.

Yine yine iddiaya göre bu şekilde kablo ve benzeri artıklar önceki dönemlerde işçiler tarafından satılıyordu. Bu durum da vakayı adiyeden (sıradan) kabul ediliyordu.

Yeni dönemde bu konuda hassasiyet gösterileceği iddia edilmişti. Ancak iddiaya göre gelenek bozulmamış, hatta yeni işe alınanlar da bu sisteme entegre edilmişti.

Bir başka iddiaya göre konu Karasu Belediye Başkanı’na TEİAŞ’ta aktarıldı. Bunun üzerine sinirlenen Başkan Sarı yine iddiaya göre saha sorumlusunun işten atılması talimatını verdi. Talimat uygulandı ve saha sorumlusunun iş akdine son verildi.

Ancak iddialar bununla sınırlı kalmadı. Saha sorumlusunun savunmasına (ve dolayısıyla iddiasına göre) saha sorumlusu, yer altından çıkarılan kabloları sırası ile birim amirlerine aktarmıştı. Hatta aktardığı birim amirleri arasında belediye başkan yardımcısı bile vardı.

Buraya kadar olan iddiaları aktarmak mümkün. Bundan sonraki kısmı iddiadan dedikoduya dönüyor.

Dedikodulara göre soruşturmanın kapsamı genişlemiş. Satılan hurdanın bedeli sanılanın çok üstünde çıkmış. Bununla da kalınmamış. Farklı yolsuzluklar da yaşanıyormuş. Bunlar da tespit edilmiş. Bir kişinin daha iş akdine son verilmiş. Bununla da kalınmamış. Bundan sonrası için de bazı isimlerle yolların ayrılacağı falan gündemdeymiş.

Yine dedikoduya göre Başkan İshak Sarı bazı isimleri odasına çağırıp “Ben size güvenmiştim” demiş. Dedikodunu dedikodusuna göre bundan sonra çok daha sert adımlar atılacakmış.

Bunlar gerçekten konuşulması, yazılması kimseye yakışmayan konular.

Konuşulup yazılmamasının yolu ise çok basit. Bu konuda atılmış ya da atılacak olan adımların kamuoyu ile paylaşılması kablolu yayın yapılmasının önüne geçer.

Çöpleri halının altına süpürmek yerine çöp kutusuna atmak, pislikten arınmanın en sağlıklı formülüdür.

 

Rekolte dekolte

Fındıkta rekolte tespitleri bahar sonrası başlar. Bunun çeşitli yöntemleri vardır. Her sene rekolte tahmini yapılır. Gerçekleşen rekolte ile ilgili bilgiler ise genel olarak beklentinin altında kalır.

Bunun nedeni çok basit. Bir ürün ne kadar fazla olursa fiyatı o kadar düşük olur. Fındık rekolte tahmini her yıl fazla çıkar.

Üretici birlikleri her sene rekolte tahmininin yüksek olduğunu dile getirir. Ancak üretici bu isyanın nedeni ile bile ilgilenmez.

Oysa rekolte tahmininin yüksek gösterilmesi senin alın terinin çalınması manasına gelir.

Sen umursamazsın. Hatta zaman zaman “Ne iş yapar bu odalar” falan diyenlere dahil olursun.

Rekolte tahmininin yüksek çıkmasının başka neticeleri de vardır. Orman arazisi sayılan yerlerdeki rekolte o sene ödenecek bedeli de belirliyor. Geçen sene fındığın “var” yılıydı. Bu yıl “yok” yılı. Geçen yıl rekolte tahmini 106 kilo olmuş (gerçekleşeni kim ölçecek).

Bu sene yani “yok” yılında 103 kilo olacağı öne sürülüyor.

Muhtarlar isyan ediyor falan. Ama rekolte tahmini çok önceden, bilimsel yöntemlerle yapılmış. Zamanında konu gündeme getirilememiş. Bugün ürün toplanma noktasına gelinmiş. Bedel yüksek çıkmış. İsyanın manası yok.

Bir Kızılderili atasözünün dediği gibi, susadığınızda kuyu kazmak için geç kalmışsınız demektir.

 

İnsan gerçekten üzülüyor

Geride kalan hafta Karasu’daki milli eğitimin hali ile ilgili yazımızdan sonra pek çok öğretmen arkadaşımız aradı. Çoğu yazılanların doğruluğunu kabul etti.

Yazının muhatapları bizi muhatap almadı. Zaten biz de yazıya “Yazsak sözümü kar etmiyor” diyerek başlamıştık.

Karasu’da ilçe milli eğitim müdürlüğüne layık görülmeyen, gitmesi için seferber olunan, hatta lavaboya gidip elini yıkadığı esnada koltuğuna oturulan adama bir ilin milli eğitim müdürlüğü emanet edildi.

Yerine kadro verilen (Görevi devralmak için adamın lavaboya gitmesini bekleyen) müdürün ilde görevli olduğunu duyuyoruz. İkisinin de yerine atanan müdür beyin yaptıklarına duacıyız.

Neyse gelelim bir başka konuya. Karasu’nun Çatalövez diye bir mahallesi var. Duymuşsunuzdur. Yuvalıdere’nin üst tarafında kalıyor. Her mahallede olduğu gibi burada da bazı çocuklar okula gitmek istiyor. Öğrenci sayısı 20. 20 öğrenci için okulun açılması hem yasal değil hem de milli servete zarar verir. Taşımalı sisteme geçiliyor.

Geride kalan yıllarda Yuvalıdere’ye taşınıyor, öğrenciler.

Sonra bir müfettiş geliyor. “Birleştirilmiş sınıf olan okula taşımalı sistemle öğrenci getirilemez” diyor. Hop öğrencilerin Darıçayırı’na taşınması kararlaştırılıyor. Ama o da ne! Darıçayırı okulu tadilata alınmasın mı? Oradaki öğrenciler de Karapınar’a aktarılıyor.

Çatalövez’deki öğrenciler açısından hayat şöyle gelişiyor: Az öğrenci olduğu için mahallenizde okul yok, taşımalı sistem birleştirilmiş sınıfa gidemediği için en yakınınızdaki Yuvalıdere’ye gidemiyorsunuz. İkinci en yakın okul olan Darıçayırı’na yollayacaktık ama orasını da tadilata aldık. Sizi 4 kilometre yakınınızdaki okula değil 12 kilometre uzağınızdaki Karapınar’a yollayacağız.

Peki çok daha kolay bir formül var mı?

Var aslında!

Darıçayırı’ndaki öğrencileri Yuvalıdere’ye taşırsınız. Birleştirilmiş sınıflar ortadan kalkmış olur. Çatalövez’deki öğrenciler daha erken ve daha az tehlike geçirerek okullarına kavuşur. En azından kimse günde 2 saatini yolda geçirmek zorunda kalmaz.

Taşımalı sistem kilometre hesabına göre ödeme yapıyorsa hem Darıçayırı hem de Çatalövez’deki araçlar için daha az para ödenir. Falan filan.

Geçen haftaki yazımıza başladığımız şekilde bu haftaki yazımızı bitirelim:

Söylesem sözüm kâr etmiyor, sussam gönül razı değil.

 

Karasuspor güme gitmesin

Bölgesel Amatör Lig’e çıkmasını davul zurna ile kutladığımız, her başarısı ilçede büyük sevince neden olan, Karasu’nun en büyük markası Karasuspor krizden kurtulamıyor.

Bölgesel Amatör Lig gibi, profesyonelliğin eşiğindeki ekibin sahipsiz bırakılması içimize sinmiyor.

Bu konu ile ilgili detaylı yazıyı haftaya bırakıyorum.

Ancak siz Karasuspor’u kendi kaderine bırakmayın!

 

@muniralikara