Züğürt tesellisi
Züğürt tesellisi
Ülkemizde yabancı menşeli bazı kurumların asıl amaçlarının neler olduklarının apaçık belli olmasına karşın, futbolu ve diğer spor branşların da devletin spor teşkilatını da işin içine katarak, sözde sporun futbolun gelişmesi ve yaygınlaşması amacı güderek çeşitli organizasyonlar adı altında faaliyet yürütmekteler.
Daha doğrusu 2008 yılında TFF reform!! niteliğinde bir karar alarak amatör kulüplerin Gençlik Geliştirme Bölümleriyle, profesyonel kulüplerin (GGB) ayırarak, amatörleri ASKF aracılığı ile kendi aralarında mücadele yapmaya, (GGL) TFF organizasyonu olarak profesyonel takımları kendi aralarında müsabaka yapmayı hayata geçirmek için bu bahse konu yabancı şirketlerin kasasına para aktarmaya (pardon) amaçlarına hizmet etmeye başladılar…
İlk anda bakıldığında devrim niteliğinde gibi görünen bu planlamanın ileride nelere sebep olabileceği öngörülemediğinden, bir takım şirketlere yüklü miktarlarda dolar ve avro üzerinden kaynak aktarımları başladı ve devam edip gidiyor bu furya.
İlk başlarda Türkiye Futbol Federasyonu, Türkiye futbolunu kucaklıyor projesinin en önemli parçası olan ve Türk futboluna çağdaş ve yenilikçi bir eğitim sağlayarak, yeni nesil antrenör ve oyuncuların yetiştirilmesi amacıyla hayata geçirdikleri, Coca Cola Akademi Ligleri start almıştı iki bin sekiz yılında…
Akademi liglerine 2008-2009 sezonundan itibaren 14 ve 15 (1994 -1995) yaşlarından başlanarak, her çocuğun kendi yaş grubuna ait ve her yaş grubunun birlikte, aynı yetenekte oynayacağı bu lig, Türk futboluna yetenek gelişimindeki açılan yeni bir pencere olarak değerlendiriliyor olacaktı güya…
Coca Cola Akademi ismiyle başlayan bu proje yıllar içinde değişik isim ve yapılanmalarla bugünkü adı Gençlik Gelişim Ligleri adı altında hep arayış içinde olunmuş ve yine güya, bu organizasyonlar Türk futboluna bir arpa boyu yol aldırmamıştır.
Bu arada mantık olarak 2008 de amatörlerinde kendi aralarındaki mücadele etmeleri doğru karşılandığından, onlarda kendi kategorilerinde, profesyonel takımlardan ayrıştırıldıklarından ötürü ve yine güya güç adaletsizliği ortadan kaldırılmış olacaktı.
İlk bakışta ilaç gibi gelmişti ama sonraları gerçek amaç görülmeye başlandığında işin ne kadar anlamsız bir proje olduğu gözler önüne serildi. Tabi görenler için…
Fakat değerli okuyucular, TFF kendi organizasyonu olan(GGL) gösterilen hassasiyeti, amatörlere azda olsa, eğitim olarak, eğitimci gelişimi olarak, ekonomik olarak ,tesis olarak, organizasyon kalitesi olarak, göstermedi, göstermiyor da, göstermeyecekte…
TFF asıl amacı Türk futboluna kaynak olan amatörleri kurutmaya terk etmekti ve öylede oldu…
Bu arada o malum şirketler ve futbol hırsızı menajerler bu vesileyle oraları da, ele geçirdiklerinden gençler üzerinden nemalanarak futbol sevdalarını giderme değil rant alanlarını çok daha, çok daha genişletme hamlesine kavuşmuş oldular.
TFF kağıt üzerinde kalan o günkü talimat ve yönetmelikler ile denetimsiz ,takipsiz, başıboş bıraktıklarından bir çok vatan evladının ziyan olmasına sebep oldular ve hala olmaya da devam ediyorlar.
Oysaki Amatör takımlar, çocuk ve gençler, çağdaş normlarda geliştirilseydi yahut gerçek amaçları bu olsaydı, TFF bu tür organizasyonları yeterince ve yerinde denetlenebilseydi (GGL) kalitesi artacak, gerçek amacına hizmet olacağından, bu durum yetişkin futboluna olumlu yansıyacaktı…
Ve bakın başka neler oldu bu ülkede…
Bu tür organizasyon ligleri olan Coca Cola Akademi Liglerinde görev yapacak çalıştırıcılar da sertifikasyon programına katılarak eğitimlerini tamamlıyorlar artık…
Yani oralarda çalışmak için özellikli sertifikalar diplomalar ürettiler. TFF kanalı ile statü de kazandırdılar. Yani herkes o liglerde görev alamıyor o seçkin sertifikaları yoksa…
İlk bakıldığın da içeriğinde, 15 yaş altı gençlerde ve çocuklarda kişilik gelişimi, yöneticilik, iletişim, motivasyon, güven, hedef, odaklanma, pekiştirme, stres, takım olma, zihinsel antrenman konuları yer aldı. Nasıl sevindik, bir bilseniz aklınız durur. Çünkü bizim de ilk anda aklımız durmuştu…
Bir süre sonra araştırma yapınca bir de ne göreyim ABD patenli ve ABD vatandaşı olan Ahmet Güvener bu işin başında imiş.
Kim mi bu zat-ı muhterem, çifte vatandaş olan bu seçkin! İnsan?
Yeni nesil pek hatırlamaz o yüzden detaya inmeden iki cümle ile geçiştireyim.
Benimde klasman hakemi olduğum yıllarda ABD’den getirtilip MHK nın başına oturulan felekten torpilli bir vatandaş. Peki, ne için getirmişlerdi bu kardeşimizi biliyor musunuz?
Türk hakemliği kurtulsun diye.
İşin tuhafı doksanlı yılların ortasından beri hakemlik çöküşte ve hala belini doğrultamıyor.
Orası bitti şimdide bu tür organizasyonların başında olduğundan Türk futbolunun da beli bir türlü doğrulamıyor…
Ülkeyi yöneten yerli ve milli olduklarına inanmamızı bekleyen sayın yöneticilerimizin dikkatine sunuyorum.
Sunsak ne değişecek ki…
Sunmadığımız da değişmediği gibi hiç bir şey.
Bizimkisi züğürt tesellisi işte.
Sağlıcakla kalın selam ve dua ile.