Yeni kredi mi alıyoruz

Tarih 13 Mayıs 2013. Karasu’da doğalgaz kaynak töreni yapılıyor. Dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu törene katılıyor.
O tarihte Mehmet İspiroğlu henüz MHP’de. Şimdiki adı Başbuğ Alparslan Türkeş Parkı olan parkın adı Kentpark…
Dönemin Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu ile dönemin İl Valisi Mustafa Büyük de Karasu’ya gelenler arasında.
O zamanlar bakanlar milletvekillerinden seçiliyor. Ak Parti Milletvekili de olan Bakan Veysel Eroğlu Karasu’daki ilk ziyaretini Ak Parti Karasu İlçe Teşkilatı’na yapıyor. Belediye Başkanı Mehmet İspiroğlu’nu değil kendi teşkilatını ziyaret ediyor.
Sonra tören yapılıyor falan…
Ama bir şey dikkatlerden kaçmıyor. Dönemin Sakarya Valisi Mustafa Büyük, Veysel Eroğlu’nun Ak Parti ziyareti sırasında aşağıda bekliyor. Basın mensuplarının “Sayın Valim! Neden yukarı çıkmıyorsunuz? Bir sorun mu var” şeklindeki sorusuna, Vali Büyük, “Ben devlet memuruyum. Devlet memurunun parti ziyaretine iştirak etmesi yasal değil” diye yanıt veriyor.
Koskoca vali, yanındaki bakana sığınsa kim ne diyecek! Ama devlet adamı devlet adabına göre hareket eder.
Geçen hafta bir habere baktım. Aslında memur olan Karasu Belediye Başkan Yardımcısı Ak Parti’nin haftalık olağan yönetim kurulu toplantısına iştirak etmiş.
Hey gidi günler hey!
Aynı belediye başkan yardımcısı zamanında Ak Parti’nin meclis grup toplantısına katılmıştı. O toplantıda anlattığı kredi yüzünden Karasu borç batağında.
Hani kanunları bir kenara koyalım da…
Bu arkadaş o toplantıya katıldıysa yeni bir kredi alıyor olmayalım…
Korkmayın konuşandan
Konuşan insan samimidir. Söyler içindekini. Sizin hata yapmanızı engeller. Biz çok net konuştuğumuz için sevilmiyoruz. Canları sağ olsun. Yalnız adam desinler, yanlış adam diyeceklerine…
Dostum da olsa düşmanım da olsa ben mertçe söylerim söyleyeceğimi.
Geçenlerde bir sevdiğim uyarıyor beni, “Herkesin yanında her şeyi konuşma. Gidip muhataplarına yetiştiriyor…”
Ona söylediğimi size de söyleyeyim, “Ben kimse için art niyetle bir şey söylemem. Söylediklerin iletilmesinden de endişe etmem. Onun için asla, “Aramızda kalsın” diyerek söze başlamam. Kendi tutamadığım sırrı başkasına emanet etmem.
Da… Konuşan, sizin hatalarınızı yüzünüze söyleyen insanlardan korkmayın. Bu kişiler sizin hata yapmanızı engeller.
O insanlara kızmak yerine onların kıymetini bilmeyi deneyin…
Resen emeklilik
Karasu Belediye Başkanı İshak Sarı, Belediye Meclisi’nde iki kişiyi resen emekliliğe sevk ettiklerini söyledi. Daha doğrusu CHP’li Şakir Şen’in bu konudaki sorusunu yanıtlarken, “Biz çocuktuk bu adamlar buradaydı. Hala buradalar. Biz bunlara ‘emekli olun’ dedik olmadılar. Biz de bu yola karar verdik” dedi.
İşin görünen kısmı bu kadar. Bir insanın hayatına bir başka insan yön veriyor, teknik olarak. Sizinle ilgili kararı bir başkası alıyor. Hani “iki dudağının arasında” derler ya. Tam da o hesap.
İşin başka detayları da var.
Mesela resen emekliye sevk edilen kişi 61 yaşına kadar maaş alamıyor. Hiç maaş alamıyor. Çalışmadığı için hak ettiği maaşını, emekli olmadığı için de emekli maaşını alamıyor. Emekli ikramiyesi de 61 yaşına kadar kendisine verilmiyor.
Resen emekli etme Türkiye’de çok çok nadir uygulanıyor. Karasu bu anlamda da Türkiye’nin bir adım önünde yer alıyor.
Şimdi emekliye sevk edilenlerden biri 58 yaşında. Adam yargıya giderse çok yüksek ihtimalle geriye dönecek ama…
Yarından itibaren maaşı yok. Bu adam kredi kullandıysa yargı sürecinin sonuna kadar çoktan icralık olacak. Çocuğu okuldaysa belki okuldan almak durumunda kalacak. “Bana ne bana mı güvendin” deme hakkımız yok. Zaten bize değil devlete güvenmişti bu adam. Dikkat ederseniz memurlar “Devlet memuru” sıfatı ile anılır. Kimse belediye memuru falan değildir.
Neyse…
İshak Sarı Meclis’te, “Bu adamlar sizin kendi işyerinizde çalışsa sabretmezsiniz. Ama iş kamuya gelince öde gitsin” diyerek Şakir Şen’in sorusunu tersine yüklenme aracı olarak kullanmıştı.
Şimdi dönelim geriye. Karasu Belediyesi’nde hukukçu belediye başkanı tarafından hukuksuz şekilde işten atıldığı tespit edilen kişilere ne yapılmış? Adamlara çalışmadıkları sürenin maaşı, sigorta karşılığı tazminatı, mahkeme masrafları ödenmesi kararlaştırıldı. Bunun yanında maddi manevi tazminat ve tüm yukarıda saydıklarımın faizlerini ödemek zorunda kaldık mı?
Şimdi resen emekli ettiklerimizi ikna edip emekli etmeyerek, bu kişilere çalıştırmadan 3 yıllık maaş, mahkeme masrafı, sigorta bedeli ile maddi manevi tazminat öder miyiz?
Konu bir iki kişi değil. Ama çalıştırmadığınız insana para ödemek de kamu kaynaklarının israfına girmez mi?
Gazeteci çok tuzağa düşer
Gazeteci toplumsal olaylara daha duyarlı olan kişidir. Herkesin acısını kendi acısı gibi düşünür.
Bir olay gördüğünde en yüksek sesli tepkiyi gazeteci verir. Eğer bir olaya gazeteci tepki vermezse kimse tepki vermeye cesaret edemez.
Hafta sonu Cihan Emre takipçilerinden gelen bir ihbarı paylaşmış. Video görüntüsü de olan ihbarda mısırcının tezgahı ve zabıta var. Bu hesaba göre zabıta mısır tezgahını devirmiş. Zaten ihbar da bu şekilde yapılmış.
Haberci içgüdüsü ile hemen sayfada paylaşılmış.
Haberi okuyanlar da başlamış eleştiriye. Eleştiri bitmiş başlamış hakarete. O da bitmiş olay linçe dönmüş. Yüzlerce kişi yorum yapmış.
Kimse de dememiş ki “Aga bu ne?”
Çünkü tek tarafın iddiası var, ortada dökülmüş mısırlar ve zabıta memuru.
Olay arbedede mi oldu, satıcı kendi tezgahını mı devirdi, olayın öncesi var mı? Bilmiyoruz. Yorum yapanlar yangına körük sallıyor.
Sonuçta geldiğimiz noktada elimizde bir sürü hakaret kaldı. Bir sürü kırgınlık, bir sürü kızgınlık…
Cihan Emre’nin sayfası çok ziyaret edilmiş olabilir. Hatta Cihan Emre gündemi belirlemiş de olabilir.
Peki aslında böyle mi oldu?
Birileri Cihan Emre’ye tuzak kurup haberi yaptırmış mı oldu?
Bu soruların yanıtını zaman gösterecek. Ama ortada birbirimizi kırdığımız ve yargısız infazda bulunduğumuz gerçeği kalacak.