Köşe Yazıları

Yaralar sarılıyor, hesabı bekleniyor

Yaralar sarılıyor, hesabı bekleniyor

 

Türkiye 6 Şubat sabahında Güneydoğu bölgesinde Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 11 ili etkileyen iki ayrı büyük depremin dehşetiyle sarsıldı.

Bu afetin yaraları sarılırken 20 Şubat tarihinde Hatay’ın Defne ve Samandağ merkezli da bir başka fayın kırılması sonucu 6,4 ve 5,8 şiddetinde iki deprem daha meydana geldi. Bazı binaların yıkımı sonucu 6 vatandaş daha hayatını kaybederken 294 kişinin de yaralandığı bildirildi.

27 Şubat itibariyle AFAD’ın açıkladığı bilgilere göre Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ illerinde  toplamda 44 bin 374 kişi hayatını kaybetti.108 bin civarında vatandaş da yaralandı. (Tabi ki, resmi olmayan rakamların bunun çok üzerinde olduğu gerçeği de var.)

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum  Türkiye’nin bütününde İncelenen 1 milyon 316 bin binada, 534 bin bağımsız bölüm ve 173 bin binanın ağır hasarlı, yıkık ve acil yıkılacak olduğunu tespit edildiğini söyledi.

“Benim kafama takılan bu kadar kısa sürede nasıl oluyor da 1 milyon 316 bin bina incelenebiliyor?” Bazı depremzedeler hasar tespitlerin gelişigüzel yapıldığını öne sürmektedir.

Bütün bunlar bir yana kamuoyunda artan tepkiler nedeniyle şehirlerin moloz yığınına döndüğü bölgedeki depremler için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Yıkılan binaların yüzde 98’i 1999 öncesinde yapıldı” diyerek yapıların dönemlerinden önce olduğu savunma moduna geçmesi dikkat çekti. Fakat

ortaya çıkarılan uydu fotoğraflarına göre Kahramanmaraş’ın batısındaki binaların büyük kısmı 2004 sonrasında inşa edildiği görüldü. Ayrıca;

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2021 itibariyle Türkiye’de 25 milyon 330 bin hanehalkı bulunduğu, bunların yüzde 47,4’ü 2001 ve sonrasında inşa edilen binalarda ikamet edildiği, yüzde 30,9’u ise 1981-2000 yılları arasında inşa edilen konutlarda yaşadığı,1980 ve öncesinde inşa edilen binalarda yaşayanların oranının yüzde 12,6, bina yaşının bilinmediği binalarda oturanların oranı da yüzde 9,1 olduğu belirtiliyor.

Öte yandan TÜİK verilerine göre, depremden etkilenen 11 ilde hanehalklarının yarıdan fazlasının (yüzde 51,1)2001 ve sonrasında inşa edilen binalarda ikamet ettiği bilgisi yer alıyor.

Neyse bu tartışmayı bir tarafa bırakalım.

*

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, Kahramanmaraş merkezli depremlere ilişkin, “Binaların yıkılmasındaki müteahhit, yapı denetim firmaları ve imara ilişkin yapılan yanlışlara imza atan sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacağız” dedi. Dedi ama o kadar çok sorumlu var ki, kime karşı suç duyurusu yapılacak?

Yıkılan  binaların bulunduğu bölgede bu imarı veren şehir plancısı, bu planı onaylayan belediye imar komisyonu ve belediye meclisi ile, sonrasında zemin etüdü yapan jeoloji mühendisi, projesini tasarlayan mimar, statik yapısının tasarımını yapan inşaat mühendisi, binayı inşa eden müteahhit, inşaatı yapım aşamasında kontrol eden yapıdenetim görevlisi binanın durumundan zincirleme doğrudan sorumluluğu vardır. Hatta bu yıkımların “İmar Affı” nedeniyle siyasi sorumluları da vardır. Bu aşamada hiç istifa edeni de görmedik. Hangilerine suç duyurusu yapılacak?

İmar affınının bana göre açıklaması şudur:

”Yapının depreme dayanıklılığı yapı   malikinin sorumluluğuna bırakmak. Yani, senin binan depreme dayanaksız olabilir ama ben sana sağlam raporu verdim,ilerde deprem olur ölürsen ben karışmam, sorumluluk bana değil sana ait olur.”

Ceza Hukuku Uzmanı Doç. Dr Hasan Sınar 11 Şubat Perşembe günü Fox TV’de yaptığı açıklamada soruşturma ve delillerin toplanması ile ilgili Hakimler Savcılar Kurulu (HSK)’nun sitesinde deprem bölgesine gidecek gönüllü savcıların isimlerinin belirtilmesinin istendiğini söyledi. Yani böyle bir durumda  gönüllülük esasına göre bölgeye gidecek savcıların “hukuk ve adaletin tartışılır olduğu günümüzde” soruşturmanın inandırıcılığı tartışılmaz mı?

*

Koordinatör olarak görevlendirilen Şırnak Valisi Osman Bilgin, 20 Şubat tarihinde Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde yaptığı açıklamada durumun resmi açıklamalardan daha vahim olduğunu belirterek “Açıklanan rakamlardan en az 3-4 belki 5 kat daha kötü. 150 ölü çıkan apartman var. Bazı illeri komple yıkıp yeniden iller yapacağız” dedi.

Devletin valisi böyle diyorsa gerisini siz düşünün!

Artık herkesin beklentisi vicdanların huzuru için ve gelecekte bu tür hataların önlenmesi için sorumluluk taşıyanların bedel ödemesidir.

Esasında “İmar Affı” diye birçok çürük ve kusurlu binalara ruhsat verilmiş olmasının da yıkımlarda önemli payı var.

Oysa bu tür yapılarla ilgili

3194 sayılı imar kanunu 39. maddesi uygulanmış olsaydı belki de birçok canlar bugün hayatta olurdu.

“İmar affı” denilen uygulama bu kanunu pasifize ediyor.

Çünkü “İskanlı bina var, inşaat ruhsatlı olup iskanı olmayan binalar da var. Burada fazladan kat çıkabiliyor. Nasıl olsa İmar affı çıkar hesabı beklentisi oluşuyor.”

Artık depremde çıkan çıktı çıkmayanlarla ilgili yıkıntıların resmi olarak kaldırılması ile gerçek tablo görülecektir.

Evet… Acıları unutmak mümkün değil ve hayat devam edecek.

Acıların bir nebze hafilemesi için devlet, millet el ele yaraları sarma zamanı diyoruz da… “Sorumlularla ilgili hesabı da görelim” istiyoruz!