Köşe Yazıları

TFF antrenör sistemi ve hatası

 

Ben köşe yazılarımı yazmaya başladığımdan beri savunduğum bir tezim var. Türk futbolunda eğitim sistemi tepeden tırnağa hatalı diye. Ve ne hikmetse her gelen yönetim ya da TFF’ye başkan olan ve tabi ki futboldan gelmiş biri olamayanlar hep bu sistemi kökten değiştireceklerini söylerler vaat ederler ama bir türlü ne el atarlar nede düzeltmek için bir çaba sarf ederler.

TFF’ye ve yönetim kadrolarına göre antrenör kurslarında antrenör olmak için bir oyuncu Profesyonel futbol oynamamışsa, Morinho yeteneğinde bir filozof da olsa, yada başka bir bilim dalında uzman dahi olsa Türkiye’de antrenör o l a m a z…

Şöyle örnekleyeyim değerli okuyucular… Bugün Boğaziçi Üniversitesi’nden bir fizik profesörünü getirelim, TFF kurs sisteminde antrenör olamıyor. Profesyonel futbol oynamış bir aday kursiyer anında o fizik profesörünün önüne geçiyor. Bunu Türkiye ve dünyada herkes bilir ve kabul eder. Teknik direktörlük yetenek işidir. Antrenör olmak futbolun temel dinamikleri ve karar alma süreçleri ile ilgili mental, teknik, taktik, ilk yardım, pedagoji, iletişim, diksiyon, anlatım becerisi, etkileme, karizma gibi tüm bu konulardan kursa tabi tutulurlar ve puanlama buna göre yapılır.

Genelde uygulama şudur. Bir takım verirler ve 20 dakika teknik direktörlük yapmalarını isterler kursiyerlerden ve jüri değerlendirmede bulunur. Kriterler nedir? Kursiyerin oyuncular üzerindeki etkisi, oynattığı oyun, oyuncuları kullanımına bakarlar ve yetenekli olduklarına inandıklarını, özel bir eğitim ile dünya futboluna hazırlamak için şans ve diploma verirler.

Başka ne gibi kriterler var peki derseniz. Teknik direktörden maçın taktiğini isterler, raporlama isterler, bu raporlama üzerinden de değerlendirme de bulunurlar. Yanı sıra, maç konuşması, soyunma odasındaki tutum ve davranışları, takımı hazırlaması, hepsini uzman kişiler değerlendirir ve puanlama yapılır.

Peki, jüri diyoruz da bu jüride bakın kimler yer alır. Bir ya da iki psikolog olur, yine bir ya da iki iletişim uzmanı, diksiyon eğitmeni, mental koçu, işte bu uzmanlar kendi alanları ile ilgili kriterleri değerlendirirler puanlarını verirler ve tabi ki raporlarlar.

Yetmez durun daha…

Jürinin üzerinde de karar vericiler olur. Tamamen futboldan gelen, eğitimli, adil, kişilikli karakterlerden oluşan bir uzman bir kadro daha vardır.

Teknik direktör adayını analiz ederler, gözlemlerler, maçına bakarlar, oynattığı futbola bakarlar, tüm değerlendirme notları ile birlikte kendi değerlendirme raporlarını hazırlayarak eksik buldukları ve artı buldukları konuları belirtirler yanına da puanlamasını yaparlar.

Jüri ve karar vericilerden gelen datayı kontrol departmanı inceler değerlendirmeler ve puanlardaki uyumluluğu kontrol eder aday kriterlerin üzerinde puan almış ve değerlendirme raporları olumlu ise özel yetenek teknik direktörlük eğitim programına dahil edilirler.

Herkes teknik direktör olamaz, herkes resim yapar ama ressam olamaz.

Teknik direktör olabilmek için özel yetenekleriniz olmalı.

Ama bu yazdıklarımı siz okuyucular, bizim ülkemizdeki sistem sandınız değil mi…

Kocaman bir HAYIR…

Bu yazdığım kriterler batının ve dünyanın kriterleridir…

Biz de iki tane topa vuran hasbel kader üç – beş yıl futbol oynamış ve Ankara’da DAYISI ve tabi ki parası olan kişiler, o yukardaki dünyada geçerli olan kriterleri taşıma zorunluluğu yoktur ve on beş günde ya da otuz günde antrenör olurlar maalesef…

Üzgünüm ama ülkemizin gerçekleri bunlar.

Selam ve dua ile…