Köşe Yazıları

Recep Özdemir,”Tasarruf oda ne? İtibardan tasarruf olmaz”

Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan 31 Ocak- 4 Şubat 2016 tarihinde Şili,Peru ve Ekvator’u kapsayan Güney Amerika gezisinde çıktı.

Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ı gideceği ülkelerde binmesi için S600 Mercedes  marka zırhlı makam arabası da Kayseri Hava Üssü’nden kalkan C130 tipi askeri kargo uçağına yerleştirildi. Uçak Senegal ve Brezilya’da yakıt ikmali yapıp 14 bin kilometre giderek Şili’ye ulaştı. Peru’da Erdoğan bu uçak yerine devlet başkanı Humala’nın kendisi için tahsis ettiği aracı kullandı.  Kayseri hava üssünden kalkan askeri kargo uçağı makam arabasını Şili’ye götürmek için Asya Afrika ve Amerika kıtaları arasında bir seyahat yaptı. 3 gün süren kargo uçağı yolculuğunda Türkiye’den Senegal’e oradan da Brezilya’ya uçuldu. Peru ve Ekvator ziyaretlerinde de yine aynı yöntemle makam arabası taşındı.

Devlete ait uçak filosu bakımından bir çok ülkeden de öndeyiz. Uçağı yapan biz değiliz ama kullanan biziz. Almanya’da 12 Fransa’da 14 İtalya’da 11 Japonya’da 2 özel uçak bulunurken bizde bu sayı 16’dır.

Hatta eski Çevre ve Şehircilik Bakanlarımızdan Mehmet Özhaseki tapu ve kadastro genel müdürlüğünün havadan chek-in için kullanması gereken araçla Kayseri’ye evine gittiği biliniyor.

Makam arabalarına gelince bu alanda da açık ara öndeyiz. Ülkemizde 115 bin kamu aracı bulunurken bu sayı Fransa’da 2 bin İtalya’da ise 29 bin. Milletvekillerinin bakan ve belediye başkanlarının parlementoya ve çalışma yerlerine bisikletle gitmelerine alışkın olduğumuz İngiltere’de kamu kurumlarının kullanımına ayrılan araç sayısı diğer Avrupa ülkelerinin oldukça arkasında kalıyor.

Fındık hasat dönemine girmiş bulunuyoruz. Üretici doğal olarak bu yüksek enflasyon ortamında makul bir ücret bekliyor. Fındık üreticisini korumakla görevli Fiskobirlik başkanı ve devletlü milletvekilimiz açıklama yapıyor. “ Üreticiyi şımartmayacak bir ücret bekliyoruz.”  Kargo uçağıyla kullanılmayan aracı fersah fersah gezdirmek normal , üreticinin alın terine değer biçmek şımarmak.

Bizim siyasetçilerimiz kürsüye çıktıklarında Hz. Ömer’i dillerinden düşürmezler hatta yeni Ömerler aradıklarını söylerler. Oysa Hz. Ömer bir beldeye gider ve kendisine bal ve süt ikram edilir. Hz.Ömer sorar “Bu beldedeki herkes bunları yiyebiliyor mu?” hayır yanıtını alınca “Alın bunları önümden.!” demiştir.  Bir yönetici yönettiği halkın en fakirinin yediğini yemedikçe giydiğini giymedikçe zalimdir.