Erman Cinasoğlu”Sanıldığı kadar basit değil”

Her ne kadar ömrümün sekiz on yıllık dönemini dışarıda geçirmiş olsam da doğma büyüme buralıyım. Nüfus kağıdında doğduğum yer Manavpınarı Köyü yazsa da ben kendimi sadece Karasulu değil hem Karasulu Hem de Kocaalili biri olarak tanıdım bildim. Dışarıda olduğum dönemde de ne Karasu’dan ne Kocaali’den hiç ayrı kalmadım. Geçmişe dönüp baktığımda çocukluk ve gençlik yıllarımın en hafızada kalan anıları yaz aylarında olmuştu. En çok da Temmuz aylarını hatırlıyorum. Çünkü Temmuz ayı bizim için sadece deniz ve kum sezonunu değil aynı zamanda festival ve eğlenceyi de temsil ediyordu. Bölgemizin en güzel günleri festival zamanında geçiyordu. Karasu ve Kocaali’de ardı ardına festivaller oluyordu. hepsine de yetişiyorduk. Birçok kez sırf festival için Kocaali’ye geldiğimi hatırlıyorum.
Sonra gel zaman git zaman büyüdük, evlendik yuva sahibi olduk ve hayat bir şekilde bizi, geleceği Kocaali’de inşa edecek duruma getirdi. Uzun yıllardan bu yana da mesleğimi hakkı ile yapmaya çalışıyorum. Tabi eskilerden akılda kalanları da unutmamak kaydıyla.
Velhasıl uzun zamandır Kocaali’de yapamadığımız bir festival vardı fındık festivali. Bu Kocaali’nin hem bölgesel anlamda hem de ulusal anlamda tanıtımına büyük katkı sağlayan önemli bir organizasyondu. Yapılamaması bizim için çok büyük bir kayıp dersek abartmış oluruz belki ama büyük bir eksik oldu. İnşallah bu hafta sonu üç gün sürecek bir şölene imza atacağız. Bu arada fındık festivalini konuşurken önemseyerek anlatıyoruz ama arada yaptığımız Kalkan Balığı Festivalleri ve Motokros Enduro müsabakalarını es geçtiğimi düşünmeyin. Onlar da çok önemli işlerdi. Emek verenlerin haklarını yememek lazım. Ancak içerik olarak bu daha ayrı bir konumda bulunuyor. O yüzden fındık festivalini ayrı bir yerde tutuyorum.
Sokakta gezerken birçok kişiyle bu konuda konuşuyoruz. Önemli bir bölümü bunun ehemmiyetini anlıyor ve Kocaali için iyi bir iş olacağına inanıyor. Ama buna rağmen önemli bir bölümü de bu tür organizasyonların çok faydası olmadığı kanaatinde. Bense zamanımın önemli bir bölümünü onları ikna etmeye uğraşmakla harcıyorum. Zira bu iş dışarıdan görüldüğü kadar basit değil. Hem oldukça meşakkatli hem de getirisi yüksek. Sanatçıların organizasyonundan tutun sahnesinden ışığına kadar, güvenlik hizmetinden sağlık hizmetine kadar, yeme içmesinden oturmasına kadar her şey ayrı bir emek istiyor. Ve tabiki onlarca insan gerekiyor. O insanların organizasyonunu ise hesaba katmıyorum bile. Dolayısı ile gerçekten zor iş. Öyle sanıldığı kadar basit işler değil.
Getiri kısmına gelirsek bunun en büyük faydasını ulusal basında görüyoruz. İlçenin adının yaygın bir şekilde kullanılması hem buranın bilinirliğini artırıyor hem de insanların buraya olan güven duygularını pekiştiriyor. İlçeye dışarıdan bakanların buraya olan ilgisi de doğru orantılı olarak artıyor. Sadece birkaç sanatçının gelip şarkı söyleyip gitmesi olarak görmeyin yani. Dolaylı olarak hem sosyal hem kültürel hem de ekonomik anlamda büyük getirisi oluyor.
Öte yandan çok büyük bir maddi külfet gerektiriyor. Günümüz şartlarının ne denli yüksek olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Maliyetler bir kaç yıl öncesine göre bir kaç kat artmış durumda. Böyle bir zamanda, maddiyatı ikinci planda tutarak elini taşın altına koyan ilçe esnaflarımızı özellikle tebrik etmek istiyorum. Yine belediyemizin ciddi bir katkısı olacak. Onları da ayrıca tebrik etmek lazım. Sonuç itibariyle, bizi içinde bulunduğumuz sıkıntılı dönemden biraz ayıracak, hani ‘Kafa dağıtmak’ derler ya biraz da o misal, kafamızı dağıtıp rahatlamamıza vesile olacak koca bir üç günü iple çekiyoruz.
Burada özellikle gençlerimize hem çağrıda bulunmak hem de uyarmak istiyorum. Bu tür organizasyonlar bütün ilçeyi ilgilendiren en ufak bir tatsızlığın bütün ilçeye mal edildiği önemli işlerdir. Hiç bir şekilde tatsızlığa mahal vermemenizi, buna neden olabilecek hal ve hareketlerden de uzan durmanızı önemle rica ediyorum. Sağlıkla kalın…