Köşe Yazıları

Ramazan gitti dini hayatta bitti mi? 

 

Ramazan-ı Şerif’te dini şuur kazanmış bir insan, Müslümanlığını elbette Ramazan ayı ile sınırlamaz, Ramazan’dan sonra gömlek çıkarır gibi dini hayatı çıkarıp da eski gaflet gömleğini giymeye yönelemez. Belki Ramazan’da kazandığı ibadet alışkanlıklarını iyice benimser, Ramazan sonrasında da aynen devam ettirme sadakati gösterir, bir ihmal ve ilgisizlik yanlışına düşmez. Zira Rabbimizin emrettiği Müslümanlık günlük, aylık değil ömür boyu devam eden Müslümanlıktır. Nitekim ibadetin son nefese kadar sürmesi gerektiğini emreden Rabbimiz, Hicr Suresi’nin son ayetinde böyle buyurmaktadır: “Sana ölüm gelinceye kadar ibadetine devam et!” Onun için Müslüman ‘Ramazan gitti, dini hayat bitti’ demez. Ramazan gider; ama dini hayat ömür boyu sürer, son nefese kadar devam eder. Kimse Ramazan Müslüman’ı durumuna düşmek istemez. Diyelim ki, bir insan Ramazan boyu beş vaktine beş daha ilave etmiş, sabahlara kadar namaz kılmış, akşamlara kadar da oruç tutmuş. Elinden tespihini, başından takkesini düşürmeyen bir sofu insan haline gelmiş, ama bu titizlik ve dikkat, sadece Ramazan ayına mahsus kalmış, Ramazan’dan sonra tespihler, takkeler sandığa, dini görevler gelecek Ramazan’a bırakılmış. İşte bu, Allah yanında makbul olan hal değildir. Allah’ın insanlara ihsan ettiği el, ayak, göz, kulak gibi eşsiz nimetleri nasıl sadece Ramazan ayına mahsus kalmıyor, ömür boyu kullanıyorsak, O’nun emirlerine olan itaatimiz de Ramazan ayına mahsus kalmamalı, ömür boyu devam ettirmeli, son nefese kadar sürdürmeliyiz. O kadar ki, nasıl havasız, susuz yaşayamazsak, ibadetlerimizi de yerine getirmeden yaşayamaz hâle gelmeliyiz. Ramazan ayı bize bu aşkı şevki vermeli, bu alışkanlığı kazandırmış olmalıdır. Bu sebeple, bayramda bu konuyu kendi vicdanımızda değerlendirmeli, Ramazan’da kazandığımız iyilik ve ibadet alışkanlıklarımızı Ramazan’dan sonra da devam ettirme kararı almış olmalıyız. Bu karar bize, Ramazan’ı tam değerlendirenlerden olduğumuzu da ifade etmiş olur. Çünkü aldığımız bu karar, dini hayatımızı firesiz devam ettirme kararıdır. Hayatımızı değerlendirme adına bundan daha mühim bir karar olamaz bayramlarda.

Ramazan Müslümanlığı konusunda bir ibretli hatıra: Bayram namazını kıldıktan sonra yaklaşan bir zat, İmamdan helallik isteyerek şöyle der: – Hocam, Ramazan boyunca bize vaaz ettin, teravih kıldırdın hakkın geçti, helal et, gelecek Ramazan’da yine görüşmek üzere haydi Allah’a ısmarladık, kalın sağlıcakla!

– Bayram namazında camiden böyle helalleşerek ayrılan bu Ramazan Müslüman’ı başında takkesi, elinde tespihiyle evinin yolunu tutar. Kapıya gelince hanıma seslenir: Hanım aç kapıyı da al şu takkeyi, tespihi sandığın en emin yerine sakla. Gelecek Ramazan’da yine lazım olacak. O zaman tekrar isteyeceğim bunları senden.

İşte bu tip aylık Müslümanlık Allah’ın ve Resul’ünün istediği Müslümanlık değildir. Hadis bu yanlış anlayışı şöyle tashih etmektedir: “Efdal’ül A’mali Edvemüha veİn Kalle” Amellerin en faziletlisi, devamlı olanıdır. Ramazan’dan sonra bırakılanı değil.

Bu itibarla, gönlümüzün istediği, Ramazan’da kazandığımız ibadet aşk ve şevkimizi Ramazan’dan sonra da sürdürüp ömür boyu devam ettirmektir. Rabbimiz cümlemizi, ibadetlerimizi ara vermeden devam ettirme aşk ve azmimizi muvaffak eylesin! Bu duygu ve düşüncelerle başta aziz milletimiz olmak üzere bütün İslam aleminin Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyorum. Bayramın insanlığa hayırlar getirmesini ve bir an önce bu salgın hastalıktan kurtulmamızı Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.