Köşe Yazıları

Özürleri kabahatlerinden büyük

 

Türkçe karşılığı ile salgın olan pandemi dönemin de nerede ise mağdur olmayan kimse kalmadı ya da bir aile ferdini, yakın dostunu, arkadaşını, hısımını, akrabasını kaybetmeyen yok nerede ise.

Hayatını kaybedenlere rahmet olsun hastalarımıza acil sağlıklar diliyorum…

Daha da önemlisi pkk’ya Gara Operasyonu esnasında yıllardır bu şerefsiz örgütünün elin de rehin tutulan 13 güvenlik görevlimizin kafalarına kurşun sıkılarak şehit edildiklerini öğrendik, duyduk en yetkili ağızlardan. Operasyon esnasında da 3 askerimiz şehit olmuştu. Bütün şehitlerimize Yüce Tanrı’dan rahmet diliyorum. Ülkemin başı sağ olsun…

Şunu belirtmeden geçemeyeceğim. Hükümet terörle mücadele gerek yurt dışı, gerek yurt için de çok büyük bir başarının altına imza atmışlardır. Askerimizden, polisimizden, güvenlik görevlilerimizden Allah razı olsun.

Amma tüm bu başarıya rağmen bu 13 güvenlik görevlimizin kurtarılma esnasın da gözden kaçırdıkları bazı güvenlik zafiyetlerinin olduğunu düşünüyorum. İnşallah bir daha böyle acıları ülke olarak yaşamayız. Benim inandığım ve savunduğum bir ilkem var. Bütün dünyayı ötekileştirmiyorum elbette fakat son derece haklı olduğuma inanıyorum. “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur kardeşim” diyorum.

Gelelim konumuza…

Bu “pandemi” evrensel bir salgın elbette. Bütün dünyayı etkiledi etkilemeye de devam ediyor. “Evrensel salgınlar” evrensel düzeyde  “yok edici hastalık tehlikesi ve varlığı” demektir. Bu koşullar da elbette hayatın normal şartlarda devam etmesi beklenemez.

Fakat gelin görün ki; üzücü olan ve adil olmayan yanı ise “her şeyin normal devam etmiyor” olmasının yanı sıra, alınan kararların herkes için aynı şekilde adil ve eşitçe devam etmiyor olmayışıdır.

Özellikle belirtmek istediğim husus şudur. Altını çizerek belirtiyorum! Ekonomide, sağlıkta, eğitimde normal seyrinde devam etmeme halleri ve gidişatı bazıları için geçerli değil… Aksine bazıları için ciddi bir avantaj ve kazanç sağlayan bir durum halini almış durum da. Bizim uzmanlık alanımıza giren futbolda durum tam da böyle. Pandemi özellikle (futbol) amatör camianın hayatını durdururken, bazı “özellikli” kesimler için hayat devam ediyor. Bazı çok çok özel kesimler içinse avantajlı bir hayata dönüşüyor… İşte bu durum zaten adalete, hakka, hukuka muhtaç olan ülkemizin güzel insanlarının çok büyük kesimini mağdur, çok mağdur ederken, bir kesimin ise nere de ise (ekonomik ve refah) anlamın da zerre kadar etkilenmediğini gösteriyor. Yani pandemi süreci bile insanları eşitsiz kılıyor. Büyük bir kesim iyice açlığa, yokluğa itilirken, bazılarını da kazançlı çıkarıyor. Onun için ben de diyorum ki naçizane; en büyük hastalık, “hakkaniyetsizlik ve eşitsizlik hastalığıdır.” Peki, ne demek bu çaresiz hastalık? Şu demek efendim. Futbol endüstrisini her ülkede yöneten, organize eden federasyonlar vardır. Bu federasyonlar ülkemizde olduğu gibi uzun bir dönem Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak varlıklarını sürdürdüler. TFF’de dahil olmak üzere. Bende çok uzun bir süre TFF bünyesin de görev yaptım, bölge antrenörü olarak. TFF daha sonra özerk bir hal aldı ve ne oldu ise ondan sonra oldu…

Ne mi oldu?

Ah ahhh neler olmadı ki değerli okuyucular. İşte bu futbolun içinde doğmuş, büyümüş ve gelişmiş, mutfağında yetişmiş ve hizmet etmiş bir futbol uzmanı olarak, dilimin döndüğünce özetle izah etmeye çalışacağım.

O gün bu gündür bu kurum (TFF) sürekli “düzeltme” “düzeltilme” ihtiyacı duyuyor ve sürekli “düzeltici müdahaleye” maruz kalıyor. Yine özerkleştirildiği günden beri bu kurum da hiç bir iş iyi gitmiyor. Ya da iyi gitmemesi isteniyor. Yine o gün bu gündür futbol alanına giren ne varsa, futbol kurumları bu anlamda hep olumsuz tablo sergiliyor. Niye mi? Çünkü; futbol alanına giren ne varsa bu kurum da gereksiz, liyakatsiz, verimsiz ve faydasız kişilerin ellerine teslim edilmiş durumdadır. Ve bu çoğu yararsız ve verimsiz, liyakatsiz kişilerin elindeki kurum, futbolun bütün nimetlerinden haksız ve hukuksuz olarak yararlanıyorlar.

TFF’nin iç birimleri ve alt kolları dahil olmak üzere yeniden ve acilen yapılandırılmalıdır. Bir yıla yakın bir süreçtir TFF’nin alt birimi olan TASKK görev süresi dolmasına rağmen kongreye gitmiyorlar. Ve hukuki olmayan bir süreçte bir sürü haksız, hukuksuz ve mesnetsiz kararlar alıp uyguluyorlar. Hukuken bu alınan kararlar yok hükmündedir. Ama gelin görün ki onların da bahaneleri hazır. Pandemi sürecinden dolayı “yasak” olduğundan kongre yapamıyoruz diye de yine hukuksuz bir mazerete sığınıyorlar. Yani “özürleri kabahatlerinden büyük” vesselam…

İşte bu ülkede futbolunun ve sisteminin düzeltilmesi isteniyorsa ilk önce TFF’nin iç ve alt birimlerinin temizliğinden başlanmalı.

Selam ve dua ile…

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir