Köşe Yazıları

Önyargıdan uzak duralım

Karasu’ya bir balık çiftliği kurulacak. Daha doğrusu kurulması için çevresel etki ve değerlendirme toplantısı yapılacak.
Karasu’ya yapılacak her şey bizi ilgilendirir. Basın her ne kadar negatif olarak değerlendirilse de sorgulamak basının görevidir. Bu bilinçle Karasu’ya yatırım yapmayı planlayan firmayı aradık. Sabit telefondan sonra cep telefonu üzerinden bir hanımefendi ile görüştük. Kendilerine Karasu’da basının etkin olduğunu anlattıktan sonra, “Elbette siz bunu bilmek zorunda değilsiniz. Ancak Karasu’daki halka erişmek isterseniz bizim sayfalarımız size ücretsiz olarak açık” dedik. Kendileri de tavrımızı nezaketli bulduklarını ifade ederek, “Patronla konuşup size bilgi vereceğiz” dediler.
Bize bir dönüş olmadığında bir kez daha aradık ve bu kez telefonumuz da açılmadı. Son görüşme yaptığımız cep telefonu numarasına gazetemizi yayına hazırladığımıza ve Karasu halkına bir şey söylemek isteyip istemediklerini sorduk. Bu mesajımız da yanıtsız kaldı.
Biz elbette kalkıp “Bize nasıl dönmezsiniz” diyecek değiliz. Firmanın kendi tercihi bu şekilde olabilir. Bizim gazetemizi beğenmiyor da olabilirler. Herkes “Sakarya Kuzey’e güvenecek” diye bir şey yok.
Bizim sayfalarımızı kullanmıyorlar, bize haber vermiyorlar diye bizim firmaya yer vermediğimizi düşünmeyin diye kendi okurlarımıza bilgi veriyoruz.
“Bizi bilen bilir bilmeyen kendi bilir” diyip geçmiyoruz. Herkese saygı gösteriyoruz.
Drone ile kurtarma yapılır mı
Bu konuyu daha önce bir kere yazdım kimse ciddiye almadı. Önümüzdeki ay muhtemelen cankurtaranlar göreve başlayacak.
Önceki yıl gezdiğimiz bir fuarda drone yani uçan kameralar aracılığı ile ilaçlama yapıldığına tanık olduk. 100 kilonun üstünde ilaç taşıyan ve bir saati aşkın süre havada kalan bu hava araçları aslında denizden adam kurtarmada da kullanılabilir.
Drone havadan gittiği için çok hızlı boğulma alanına varabilir. Vakanın yaşandığı yere drone ile çok kolay şekilde can simidi ulaştırılabilir ve hatta can simidi uçan kameraya bağlı kalarak, suyun içindeki kişi karaya kadar çekilebilir.
Tüm bunlar hayal mi değil mi yapan olursa görürsünüz.
Diğer türlü deniz araçları ile yapılan kurtarmalar hem zaman konusunda hem de dalgaların yoğun olduğu dönemlerde cankurtaranların can güvenliği açısından dezavantajlı oluyor.
Bu bahsettiğim yöntem ile hayat kurtarmak çok daha kısa sürede mümkün olabilir.
Pahalı veya ucuz kısmını ölçmedim ama hiçbir şeyin insan hayatından daha pahalı olduğunu da düşünmüyorum.
Fındık yanınca sevinen insanlar
Geçtiğimiz hafta don olayı meydana geldi. Don olunca yüksek yerdeki fındıklar zarar gördü. Bu zarar aslında üreticiyi üzmeli değil mi? Öyle olmadı. Don olayı meydana gelir gelmez fındık fiyatları 150 hatta 165 liraları gördü. Mutlu olduk. Oysa fındığımız falan yok elimizde.
Sonra hemen Doğu Karadeniz’deki fındıklıkların zarar gördüğüne ilişkin haber geldi. Demek ki önümüzdeki yıl da fındık yüksek fiyat olacak diye bir tur daha sevindik.
Bir arkadaşıma, “Yanan senin fındığın olsa da sevinir miydin” dedim. “Vallahi sevinirdim. Daha az uğraşacağız diye” dedi.
Dünya üzerinde başka bir topluluk yoktur ki kendi ürettiği üründen utansın…
Güneş enerjisine ret veren balık tesisine ne der
Karasu’da balık üretme tesisi kurulması ile ilgili ÇED toplantısı öncesi bir basın mensubu arkadaşımız aradı. “Vatandaş bu işe ne der” diye sordu. Biz de “Sosyal bilimlerde mutlak doğru yoktur ama..” dedik, “Bölgeye kurulması planlanan güneş enerji sistemine müsaade etmeyen vatandaş, balık üretme tesisine ne der?”
Aslında konu bu kadar basit. Bölge halkı, doğru bilgilendirme yapılmayan bir şeye olumlu bakamıyor.
Ama Perşembe günü sonuç ne çıkar onu da Allah bilir.
Tarsim yaparken
Tarım sigortası yaptıranlar, sigorta aşamasında sorgulanmıyor. Yani gittiniz ve dediniz ki “Benim şu kadar dönüm yerim var ve bu kadar verim alıyorum” sigortacı da hesap yaptı ve dedi ki “Şu kadar ödeyeceksin…” Siz ödemeyi yaptınız. Bu aşamada beyan esas. Ama ola ki bir sıkıntı oldu, mesela yakın zamanda don yaşandı. O zaman diyorlar ki “Şu bizim kara kaplı kitaba bir bakalım…”
Firma eksper yolluyor. Siz üst seviyeden prim ödemişsiniz ama yetkili geliyor diyor ki “Bu tarla bu kadar verim vermez…”
Hayda… Bunu prim alırken neden kontrol etmediniz? Önemli değil. Alt seviyeden prim ödediyseniz zaten Allah selamet versin. Ama üst seviyeden ödediyseniz de aldınız yanıt bu.
Sigorta şirketi belli bir seviyedeki hasarı da kabullenilebilir olarak değerlendiriyor ve ödemiyor.
Hayallel Sela…
Bu sigorta yapılırken de ekspertiz yapılırken de ödeme yapılırken de adil davranılsa belki sigortaya olan ilgi de artar. Ancak benim dediğim tablo ile karşılaşıldığında insanlar sigortadan da uzaklaşıyor.
Hani Temel’in dediği gibi, “Böyle kötü davranırsanız buraya kimse gelmez…”