Ne şiş yandı ne kebap
Türkiye’de yaklaşık 7 milyon civarında asgari ücretli için “Asgari Ücret” pazarlığı taraflar arasında anlaşmazlıkla sonuçlanırken son sözü Sayın Cumhurbaşkanı söyledi.
Gelişmelere kısaca bir göz atarsak;
Asgari Ücret Tespit Komisyonunu ilk toplantısı 7 Aralık, ikinci toplantı 14 Aralık’ta TİSK ve Türk-İş tarafları arasında yapıldı. Beklendiği gibi bu toplantılarda ücret konusunda herhangi bir mutabakata varılamadı. Zaten varılması da beklenmiyordu.
Toplantıya Bakan Vedat Bilgin, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Genel Başkanı Özgür Burak Akkol ve TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay katıldı. TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol, “İşverenler olarak bu dönemde üçlü imza için elimizi taşın altına koyacağız” dedi. TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay ise asgari ücrette kırmızı çizgilerinin açlık sınırı olarak tespit edilen 7.785 TL (Kasım ayı) olduğunu, pazarlığın bu miktar üzerinden yapılacağını aksi taktirde masada olmayacaklarını belirtti. Ayrıca asgari ücretten daha önemli olan vergi düzenlemeleridir” dedi.
*
Bu görüşmelerden önce Çalışma Bakanlığı da asgari ücret anket çalışması yaparak işverenin 7 bin, asgari ücretlinin 7 bin 630, kamuoyunun ortak beklentisinin de 7 bin 845 lira tespit edildiğini açıkladı. Tabi bu anketin tek taraflı olması nedeniyle ne kadar inandırıcı olduğu da tartışılır. Neyse biz görüşmelerde neler yaşandığına bakalım.
Asgari Ücret Komisyonu üçüncü toplantısı 20 Aralık tarihinde yine TİSK, Türk İş ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafları arasında yapıldı. Taraflar arasında gerçekleştirilen son toplantının ardından Türk-İş Başkanı Ergün Atalay toplantı sonrası yaptığı açıklamada önceki açıklamasında yer alan 7 bin 785 TL açlık sınırı üzerine ilave yaparak “TÜRK-İş’in resmi teklifi 9 bin liradır. Verirlerse imzalarız, vermezlerse imzalamayız” diyerek resti çekti.
Tabi bu reste yanıt gecikmedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da “Sırtında küfe olmayanlar rahat konuşur” diyerek işçi tarafını temsil eden Türk İş Başkanı Atalay’a gönderme yaptı.
Bu gelişmelerin 1 gün sonrasında yapılan basın toplantısında Türk İş Başkanı Atalay’ın olmadığı masada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ve TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol hazır yer aldı.
Erdoğan “İşverenlerin üzerine altından kalkamayacak yük gelmesine izin vermeyiz. Gerekirse bu yıl da ara düzenleme yapabiliriz” diyerek asgari ücretin 8 bin 506 lira olduğunu açıkladı. Artış oranı yüzde 54,66 oldu. Böylece işverenin sırtına aylık 11 bin 759 lira civarında bir maliyet yüklenecek. İşverene sağlanan asgari ücret desteği de 100 liradan 250 liracığa çıkarıldı.
Ha, bu arada; bizi kıskanan 24 Avrupa ülkesi arasında Türkiye 504 Euro’ya karşılık gelen asgari ücret ile 19.sırada yer aldı. (Kaynak: Eurostat)
*
Tam da burada şu tespiti bilginize sunmak istiyorum:
2018 yılından itibaren ortalama emekli aylığı ile asgari ücret aylığı arasındaki makas asgari ücretli lehine giderek açıldı.
2018 yılında ortalama emekli aylığı Bin 500 lira iken, asgari ücret Bin 603 liraydı. Bugün itibariyle emekli aylığı ortalama 5 Bin 500 TL, hadi yeni yıl zam artışını da üzerine katarsak 6 bin 500 lira olsun. Oysa Asgari Ücret aylığı 8 Bin 506 TL oldu.
Asgari ücretin 8 bin 506 lira olarak açıklanması, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yaptığı alan çalışması ile Türk-İş’in belirlediği açlık sınırının üzerinde oldu.
Bu oran işçi kesiminin önemli bir bölümünü tatmin etmedi. Sadece işçi kesimini değil, özel sektör patronları da mutlu olmadı.
“Neden her iki taraf da mutlu olmadı sorusuna şöyle yanıt verilebilir?”