Münir Ali Kara, “Sadece sağlık mı sorun”
Karasu Devlet Hastanesi’nin durumu ile ilgili Belediye Başkanı İshak Sarı da dile getirince Sakarya Ak Parti Milletvekilleri Sağlık Bakanlığı’na ziyarette bulundu. Ziyarette Karasu Devlet Hastanesi’nin eksikleri dile getirildi ve bu konuda iyileştirme istendi.
Peki Karasu’da sadece hastane sorunu mu var? Mesela asayiş sorunu yok mu? Çevik Kuvvet evrak işlerine karışmıyor. Herkes caydırıcı olması açısından çevik kuvvet istiyor da, bir olay olmadığı sürece çevik kuvvetin bir etkinliği yok. Eyleme müdahale ettikten sonra başlayan yargı süreci yine Karasu’da görev yapan ekip tarafından takip ediliyor. Onun için Karasu’ya çevik kuvvet talep etmektense geçici görevle de olsa ek personel talep etmek gerekiyor. Bu personel de varlığını sadece kimlik kontrolü ile göstermek zorunda değil. Toplumda asayiş sağlandığında zaten o polisin ne işe yaradığı anlaşılmış olur.
Canımız yanmadığı için farkında olmadığımız bir başka eksiklikten daha bahsedeyim mi size? İtfaiye… Karasu’da itfaiye kaç kişi ile nöbet tutuyor? Kaç personeli var? Aynı anda iki yangın çıksa mesela, Kocaali’den yardım istenmesi gerekiyor. Kocaali’de kaç personel var?
Bölgemiz olası orman yangını tehdidi altında. Bölgedeki yangına müdahale edebiliyor muyuz? Bu kısım da Allah’a emanet duruyor.
Karasu’da PTT var. Yazlıkçılar, yurtdışından para bekleyenler, kargo alanlar veya gönderenler kurum önünde kuyruklar oluşturuyor. Peki soruyorum size, PTT kaç kişiye hizmet veriyor ve bunu kaç kişi ile yapıyor? Sizce Karasu’ya gelen misafir sayısı her yıl artıyor mu azalıyor mu? Bence artıyor. Peki devlet böyle mi düşünüyor? Bence düşünmüyor. Zira PTT’deki personel sayısı önceki yıllardan daha fazla değil. Hatta daha az. Giden personelin yerine yenisi atanmıyor.
Büyükşehir hastalıkları Karasu’ya da sirayet etmiş durumda. Mesela mı? Mesela şehirde korsan taksi var, biliyor muydunuz?
İlçedeki taksicilerin sayısı az olduğu için konu pek gündeme gelmiyor da… Bu büyükşehir hastalığı da gözümüzün önünde ilçemize gelmiş durumda.
Günlük ev sorununu artık söylemeye gerek yok. Karasu’da günlük evler kontrol edilemiyor. Kontrol edilemeyen bu evler her türlü suçun işlenmesine imkan sağlıyor. Beraberinde asayiş sorunu geliyor falan…
Şimdi Karasu’nun durumuna el atmak imkansız. Bu sene kaybedilmiş yıllar arasındaki yerini almış durumda. Bugün kalkıp doktor isteseniz atanması aylar alır. Bugün PTT’ye personel isteseniz gelmesi için bir sürü yazışma gerekir. Bugün itfaiyeye personel alacak olsanız prosedürde boğulursunuz.
Bir Kızılderili atasözünde dendiği gibi, susadığınızda kuyu kazmak için geç kalmış oluyorsunuz…
İşleri kolaylaştıralım
Karasulular olarak birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olan günlerden geçiyoruz. Marketlerimiz daha kalabalık, trafiğimiz daha çekilmez, hastanede daha uzun sıra bekliyoruz, PTT’de daha fazla zaman geçiriyoruz, bankamatik kuyrukları canımızı sıkıyor…
Tüm bunların yanında ekmeğimizi, suyumuzu, doğamızı paylaştığımız insanlarla minibüste ayakta itişmek ve “Bizim İstanbul’da” diye başlayan cümleleri dinlemek zorunda kalıyoruz.
Tüm bu koşullar altında dokuz ay Karasu’nun cefasını çekip tam sefa süreceğimiz zaman dışarıdan gelen konuklarımızla keyfimizi paylaşmak zorunda kalabiliriz. Hatta kendi keyfimizden feragat etmemiz gerektiği olabilir.
Tüm bu çileleri çekerken bir de kaba ve aceleci insanlara denk geliyor da olabilirsiniz. Ama sabretmeliyiz. Kendi davranışlarımızla misafirlerimize örnek olmalıyız.
Neden Mersin Balığı Festivali
Karasulu mersin balığını bilmez. Hatta festivali yapılana kadar pek çok kişi bu tür bir balık olduğunu dahi bilmiyordu. Daha sonra birden bu balıkla ilgili çalışmalar, üniversite tezler falan ortaya çıktı. Ardından da bu balıkla ilgili festivaller ve etkinlikler düzenlenmeye başladı. Hatta Karasu Belediyesi’nin logosunda bile mersin balığı resmi var.
Peki ama neden?
Çok basit aslında. Yöreye özgü bir tür ile ilgili etkinlik düzenlendiğinde uluslar arası kuruluşlar destek oluyor. Maddi kaynak sağlanıyor. Avrupa Birliği fonları devreye giriyor. Yani mersin balığı festivali için harcanan hiçbir şey ziyan olmuyor. Elbette bu durumu daha verimli kullanmak, mersin balığını gerçekten üremesini sağlamak ve sonunda da kalıcı gelir ve marka elde etmek ana amaç olmalı.
Ama tabi bize sorsanız “Balığın festivali olacaksa hamsi festivali yapalım” deriz.
Hiç unutmuyorum bir festival sonrası ziyaretçilerden biri “O kadar balık festivali yapmışlar bir tane bile balık yiyemedik” demişti. Bizimki de o hesap.