Muharrem ayı ve hicret
Allah’ın izni ile 9 Ağustos Pazartesi bir kez daha Muharrem ayına kavuşacak olmanın ve yeni bir hicri yıla girmenin heyecanını yaşamaktayız. Hz. Adem ve Havva ebeveynimizin cennetten yeryüzüne adım atışlarıyla başladı insanlığın ilk hicret hikayesi. Ardından pek çok hicret bunu takip etti. Kah bir gemi ile tufanlara karşı duruldu; kah dağlardan aşıldı, çöllerden, denizlerden geçildi. Kah Kabe-i Muazzama oldu hicretin semeresi; kah Yesrib’in Medenileşmesi, medeniyet güneşinin oradan ışıldaması. Kah fedakarlığın ve vefakarlığın adı oldu hicret, kah Ensar-muhacir kardeşliğinin ve dostluğun tadı. “Fetihten sonra hicret yoktur” buyuran Efendimiz, kıyamete dek ümmetin asıl hicretinin Allah’ın yasak kıldığı şeylerden uzak durmakla gerçekleşeceğini haber veriyordu.
Hicret, bir mekandan diğerine yapılan yolculuk değildir sadece. Hicret, maddeden manaya, fenadan bekaya yürüyebilmek, Yüce Mevla’nın yarattığı tertemiz fıtratımızı muhafaza edebilmektir. Şirkten, küfürden, nifaktan uzaklaşıp, iman ehli olabilmektir. 20 Ağustos Perşembe günü Muharremi idrak edeceğiz, birbirimizle tebrikleşeceğiz. Ancak hicret ruhunu yüreğimizde yaşamadıkça, kardeşlik iklimini yeryüzüne yaymadıkça, kötülükleri terk edip iyiliklere seyri-sefer eylemedikçe gerçek manada hicreti yaşamış olur muyuz? 1442 yıl önce hüznü mutluluğa, bedeviliği medeniliğe dönüştüren hicretin, bugünün Bedevileşen dimağlarını ilim pınarlarıyla, çölleşen yüreklerini merhamet ve muhabbet yağmurlarıyla yıkamasına insanlık olarak ne kadar da muhtacız değil mi? Bugün hepimiz Nuh’un gemisindeyiz. Kurtuluş ve selametimiz ömür gemimizi tevhit rotasında yüzdürebilmemize bağlıdır. Lakin gemi su almaya başlarsa, nasıl baş edebiliriz modern çağın türlü biçimde tezahür eden tufanlarıyla? O halde gelin bugün bu kutlu mekan da, bu mübarek saatte Allah ile misakımızı, Resulullah ile biatımızı yenileyerek, hep birlikte günahlardan hayırlara hicrete, hakiki bir muhacir olmaya söz verelim. Gelin her türlü zulmü, kötülüğü, husumeti ayaklar altına alıp adalete, iyiliğe, merhamete ve muhabbete hicret edelim.
Gelin şiddeti, Vandalizm’i, yakıp yıkmayı terk edelim de yeryüzünü imar etmeye, harabeleri mamur etmeye hicret edelim. Gelin saldırmayı, yıldırmayı, öldürmeyi bir an önce bırakıp, yaşanan bunca dehşet ve vahşet karşısında yangın yerine dönen yüreklerin ateşini söndürmeye, öksüzlerin, yetimlerin yüzünü güldürmeye, mahzun gönülleri şad etmeye hicret edelim. Yeni yılın, İslam ve insanlık aleminin huzur ve selametine vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ediyorum.