Mal canın yongası, ama…

Mal canın yongası, ama…
Birkaç hafta önce de yazmıştık. Son yıllarda en büyük sorunlarımızdan birisi hiç şüphesiz değişen iklim şartları ve aşırı yağışlar diye. Zira son dört yılda Kocaali en büyük hasarlarını, meydana gelen sel afetlerinden ve taşkınlardan aldı. Önce 2019 yılında yaşadığımız büyük Melen afeti, sonra sık sık Demiraçma, Kadıköprü, Alandere, Yayla, Hızar Mahalle’de dere yataklarına yakın yerlerde yaşanan taşkınlar ki bunlardan en büyük zararı Alandere ve Demiraçma gördü. Mahalle içinden geçen dere güzergahlarına yapılan temizlik genişletme ve ıslah çalışmalarıyla sorun büyük oranda çözülmüş oldu. İki hafta önce yağan yağmurda çok şükür sıkıntı yaşamadık ama bu kez de merkez mahallerinde sorun oldu. Ben başkan Ahmet Acar’ın yaptığı açıklamalara istinaden vatandaş rızası olmadığı için yapılamayan işlere hem haber olarak yer vermiş hem de birlikte beraberlik olunması için çağrıda bulunmuştum. Bu hafta da yine benzer bir konuda yazacağım için konuya buradan giriş yapmak istedim.
Bildiğiniz gibi en büyük afeti Melen taşkınında yaşamıştık. Yüzlerce ev, ahır, kümes harap olmuş, yedi kişi ölmüş yüzbinlerce hayvan da telef olmuştu. Hatta selden birkaç gün sonra yolların kurumasını fırsat bilip yıkılan Bezirgan Köprüsü’ne gittiğimde, Melen’de yüzerek karşıya geçen ve şans eseri sağ kalan inekleri görüp haber yapmıştım. Kısacası canımızı ve cebimizi en fazla yakan yer Melen. Selin hemen ardından bölgede önce temizlik çalışası yapıldı. Sonra AFAD koordinatörlüğünde hasar tespit yapıldı. Ondan birkaç ay sonra da Melen’in ıslahı için ne yapılabileceği konusunda çalışmalar yapılmaya başlandı. Hemen hemen üç yıldır devam eden çalışmaları ilk kez yaklaşık iki yıl kadar önce yine buradan biz yazmıştık. Çok büyük bir proje geliyor, vatandaşın canı da malı da kurtulacak diye. Zira şimdiye kadar birçok ekip onlarca kez bölgeye gelerek sahada inceleme yaptı hem de havadan görüntüleme yöntemiyle kod farkları, yatak kaymaları, tali dereler, mahalle içi kanallar, taşkın sınırları gibi birçok veri toplandı. Elde edilen veriler doğrultusunda projeye dair somut adımlar atılmaya başlandı. En son geçtiğimiz hafta içi çevresel etki değerlendirme konusu da noktalanmış oldu. Muhtemelen bu yılın sonuna kalmadan çalışma başlamış olacak.
Konuyla ilgili bazı bilgileri haber metninde paylaştık ama tekrar etmekte fayda görüyorum. Öncelikle proje maliyeti yaklaşık 610 Milyon Lira olarak belirtilmiş ama öyle sanıyorum ki görüldüğü gibi sabit kalmayacak. Projenin üç yıl olan tamamlanma süresini göz önüne aldığımda yaklaşık maliyetin 1 Milyar Lira’yı aşabileceği hatta 1,5 Milyar Lira sınırına kadar dayanabileceğini tahmin ediyorum. Öyle ki her ne kadar yazımı ve okuması basit bile olsa bu rakam Kocaali için kolay kolay hayal edilemeyecek kadar büyük bir rakam. Yine proje bilgilerinde görünene göre bedelin yarısı inşaat gideri diğer yarısı da köprü ve kamulaştırma için ayrılmış durumda. Bu da şimdiki rakama göre 300 Milyon Lira gibi görünse de, maliyet artışları ile birlikte ikiye veya üçe katlanacak gibi görünüyor. Hal böyle olunca kamulaştırma maliyetleri de aynı oranda artmış olacak. Ancak burada benim tereddüt ettiğim farklı bir konu var.
Projede sorunsuz olarak yürüyecek olan kısım inşaat ve köprü yapımları ama asıl sıkıntı her zaman olduğu gibi kamulaştırmalarda olacak. Biz bunu zaten yıllardan bu yana yaşıyoruz. Zira ta Melen Barajı inşaatı için istimlakların başladığı dönemlerden bu yana aynı sorunları görüyoruz. Vatandaş rızasından dolayı halen bitmemiş davalar var. Yine baraj yolu istimlakları meselesinde de aynı. Geçtiğimiz hafta da yazdık. Mahalle içi derelerin ıslahı konusunda da vatandaş uyuşmazlığından dolayı hem sorun yaşamaya devam ediyoruz, hem de bedel ödüyoruz. Şimdi önümüzde yine çok büyük bir proje ve yine ok büyük rakamların konuşulduğu zorlu bir kamulaştırma süreci olacak. Biliyorum her ne kadar en ufak bir selde komple batıp gidiyor olsa da mal maldır. Boşuna dememişler “Mal canın yongası” diye. İnsanın malından vazgeçmesi elbette kolay değil. Hele ki bu projede sadece araziler değil. Melen’e yakın onlarca ev ve yapı kaldırılacak, bazı küçük mahallelerin taşınması gündeme gelecek. Bazı yerlerde dere yatakları değiştirilecek, bazı noktalarda yol güzergahları değişecek bazı noktalarda çok büyük miktarlarda dolgular yapılacak. Ve ben eminim ki biz yine birkaç ay sonra dönüp dolaşıp kamulaştırma konusunda bir noktada tıkanacağız. Ben anlayabiliyorum elbette. Evinden malından arazinde vaz geçmek kolay değil. Geçeceksem de en fazla ne kadar para alabiliyorsam alayım diye düşünmek de normal. Benim de olsa aynı şeyi düşünürüm. Keza oldu da. Yeni yapılan Aydoğan yolu için yapılan istimlaklardan benim fındık bahçem de az da olsa etkilendi. Bir yere kadar yok deyip, meblağ iyi bir rakama geldiğinde okey deyip devletin işini kolaylaştırdık, hızlandırdık. Kaldı ki o sadece bir yol meselesiydi.
Ama bu çok daha büyük mesele. Az önce de dedik ya, proje süresi üç yıl diye. Şayet orada da uyuşmazlıklar olur ve iş sürüncemeye girerse proje değil üç yıl on yılda bitmez. Hele ki hukuki sürece falan takılacak olursak yandık ki ne yandık. Bu konuda şimdiden uyarmak istiyorum. Mesele hak hukuk meselesi ve devlet hiç kimsenin hakkını yemez, emin olun sizinkini de yemeyecek. Benim korkum buydu ricam da bu olacak. Devletinize hem sahip çıkın hem de yardımcı olun ki Melen gibi her an canımızı yakabilecek büyük bir dertten bir an önce kurtulalım. Sağlıkla kalın.