Liman faktörü

Hafta sonu Karasu’ya gelen Yeniden Refah Partisi Genel Başkanvekili Doğan Aydal, kendi ilgi alanı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Karasu’yu kendisinin tercih ettiğini söyleyen Aydal, bu bölgede kıyı erozyonuna değerlendirmelerde bulundu.
Siyasi değerlendirmeleri kendi fikirleridir. O kısma katılmak zorunda değiliz. Ancak bilimsel olarak söyledikleri noktasında dikkat çekici olan limanın Karasu’ya etkileri vardı. Buna dikkat etmek lazım.
Bir iyi bir kötü şey söyledi.
Kötü şey limanın kıyı erozyonuna neden olduğu. Bunu zaten tahmin ediyorduk. İyi yön ise bundan çok daha kötüsünün olamayacağı. Zira liman zaten verebileceği kadar zarar vermiş bundan daha kötü ne olabilir ki…
Elbette limanın büyümesinin bir tık daha etkisi olacak ama… Bundan çok daha kötü olmayacak.
Dikkate alınması gereken bir başka nokta, denizin içine yapılan tahkimatlar. Bu tahkimatların yatay yapılmasının sakıncalı olduğunu söylüyor ve dikey tahkimat öneriyor. Anca biz dikeyleri de denedik. Randıman alamadık.
Bir denemediğimiz T tahkimat kaldı yani hem yatay hem dikey şekilde olan.
Bizim için değerli olan bir başka şey de Karasu ile ilgili uzman birinin ilçeden ciddi incelemede bulunması. Bu açıdan Yeniden Refah Partisi’ni tebrik etmek ve hakkını da teslim etmek lazım…
Sansür mü değil mi
Geçtiğimiz hafta gazetemizde yayınlanan İshak Sarı ile röportajı okumuşsunuzdur. Röportaj sonunda Başkan Sarı’dan bir ricada bulunduk. Belediye Meclisi’nde basın mensuplarının izlemesi için yer ayrılmasını istedik.
Nedenine gelince…
Ben kendi adıma bir izleme yapmıyorum. Sizin için izliyorum. Bizim gazetenin tirajını, internet ortamı ve sosyal medyadaki paylaşımlarda da doğru ve sağlıklı bilgi aktarabilmek için görebilmemiz lazım.
Daha açık ifade ile normal konuk kendi gözü ile biz toplumun gözü ile bakmak zorundayız. Bunun için de bize görebileceğimiz yerden alan ayrılmasını rica ettik. Başkan da Allah razı olsun, bu isteğimize uygun olarak üç kişilik yer ayırtmış.
Ancak salona girdiğimizde zabıta ekipleri gelip oturum başlamadan görüntü alınmasını, toplantı başladıktan sonra basın mensuplarının ortalarda dolaşmasının çirkin olduğu ve işleyişi bozduğu gerekçesi ile yasaklandığını söyledi.
Biz de bunun mümkün olamayacağını söyledik. Zira belediye meclisleri halka açıktır. Belediye meclis üyesi veya başkanın eğer konsantrasyonu bozulacak olursa zaten izleyiciden de bozulur. Ya da belediye meclis üyesi şov yapacak olursa zaten basın olmasa da seyirciye şov yapabilir.
Diğer bir nokta basın gizli olmayan tüm ortamlarda hatta saygı duruşlarına, İstiklal Marşı okunurken ve hatta cenaze namazı kılınırken bile resim-görüntü alır. Almalıdır da…
Meclis öncesinde aldığımız görüntü ile haber içeriğinde kullanacağımız görsel örtüşmeyebilir. Yani adamı meclis öncesinde güler yüzlü çekersiniz ama kızgınlık ifade eden bir haber yazmak zorunda kalabilirsiniz.
Bu işin gazetecilik bilmeyen kişiler tarafından yönetildiği fikrine sahibiz. Kanuni durum dışında fiziki olarak da saha uygulaması olarak da çok uygulanabilir bir durum değil.
Anlık durumun yaşanmasının ardından da biz belediye yetkilileri ile görüştük ve neticesinde basından bir kişinin toplantı boyunca fotoğraf çekmesinin uygun olacağı noktasında anlaştık. Elbette bu durum da bir sorun teşkil eder. Ancak en azından geçici olarak sorun çözülmüş oldu.
Parkomatçıların resim çekmesi
Karasu’da parkomat uygulaması yapan personel, zabıta ya da fahri trafik müfettişi gibi çekim yapıyor ve aksaklıkları zabıtaya ya da polise bildiriyor.
Bu personelin gönderdiği görüntüler delil kabul ediliyor ve vatandaşa cezai yaptırımda ya da işgal cezalandırılmasında bulunuluyor.
Yakın zamanda bu şekilde bir uygulamaya maruz kalan bir arkadaşımız bize ulaştı ve bu durumun gerçek olup olmadığını sordu. Biz de “Bu şekilde bir uygulama olduğunda haberimiz olduğunu” söyledik. Sonrasında “Bu durum yasal mı” diye sordu. Yani parkomat uygulamasının dışında, zabıta görevinin de bu kişilere yüklenmesinin yasal dayanağı var mı? Aslında yok. Ama bunlar bireysel ihbar niteliğinde kabul edilebilir. Peki bu uygulamada art niyetli biri dilediği kişi için hafiyelik edebilir. Ama bu durum zaten parkomat uygulaması için de geçerli.
Yine bu görevliler tanıdıkları kişinin aracının hatasını es geçebilir. Bu da adaletsizliğe neden olur.
Bir de bu fotoğrafları çeken parkomatçılar, görmemeleri gereken görüntüleri de fotoğraflayabilir. İnsanlar araçlarında olmadık rahatlıkta olabilir, aracın içinde kişisel eşyaları olabilir… ya da yanlarında görünmemeleri gereken kişiler de olabilir. İlla bunu kadın erkek ilişkisi olarak değerlendirmemek de lazım. Siyasi olarak da görünmemesi gereken kişiler olabilir. Bu da sorun teşkil eder.
Parkomat görevlileri görev tanımlarının dışında hareket ederken vatandaşla karşı karşıya gelir ve şiddete veya küfre maruz kalırsa bunun yaptırımı ne olacaktır?
Tüm bunların iyi hesaplanması ve buna göre hareket edilmesi gerekir.
Aksi halde evlere gönderilen 900 liralık cezalar can yakıcı hale dönüşüyor.
HECATİ: Seni görünce “Adam işte” mi diyorlar yoksa “İşte Adam” mı diyorlar o önemli…