Zatürre ve verem

Sağlığımızın mevcut durumunu değerlendiren duyarlı profesörlerin, zatürree ve tüberküloz (verem) vakalarındaki artışa dikkat çektiklerini görüyoruz. Öyle ki! Ölüm nedenleri sıralamasında özellikle zatürree, hızlı bir yükselme gösteriyor.
Bunlar mikrobik hastalıklardır. Yerinde ve zamanında antibiyotik kullanımı ile enfeksiyon hastalıklarını kontrol altına almak ve ortadan kaldırmak mümkündür. Peki! Ne oldu da mikrobik hastalıklar sağlığımızı daha fazla tehdit etmeye başladı.
Pandemi öncesini hatırlayalım. TV ekranlarına çıkarılan Ahmet Rasim Küçükusta ve Canan Karatay gibi Türk Tabipler Birliği ile de uyuşmazlık içerisindeki profesörler, aşı karşıtı programlar yapıyorlardı. Bunların karşı olduğu, aslında kişinin yaşına ve kronik rahatsızlıklarına göre kullanılması tartışmasız kabul edilmesi gereken aşılardı. Bu aşılar devletin ilaca ödediği parayı azalttığı gibi insanlarımızın daha sağlıklı ömür sürmelerine katkı sağlıyordu.
Dünya, korona virüsü ile mücadeleyi aşı ile aşarken, ülkemizde de yoğun bir aşılama kampanyası yapıldı. Bu dönem içerisinde, hastalığı çok ağır geçirenler ve her şeye rağmen kaybettiklerimiz oldu. Aşı karşıtları, bu dönemden sonra bir daha eski havalarını bulamadılar, itibarları azaldı. Yanlış yayınlarla oluşan aşı karşıtlarının bir kısmı, bunun bedelini, hayatlarını kaybederek veya çok ağır bir hastalık süreci ile ödemiş oldular. Ancak aşı karşıtı yayınların, toplum sağlığı üzerindeki zararları sanılandan büyük olmuştur. Hacamat ve sülük tedavisi itibar görmüş, ilaç ve doktor değer kaybetmiştir.
Aşı karşıtlığı yanında, antibiyotik kullanımına getirilen kısıtlama ve yine, büyük oranda TV ekranları kullanılarak yapılan “antibiyotik kullanımı zararlıdır” algısı, mikrobik hastalıklarda, bakterilerin üremesini ve yayılmasını kolaylaştırdı. Öyle ki! Doktora giden hastaya yazılan antibiyotik dahi, bazı hastalar tarafından kabul görmedi.
Aşı karşıtlığından önce, kış mevsimine girerken, yaygın olarak yapılan grip aşılarına karşı ilgi azaldı. Halen 65 yaş üstü hastalarda bu aşılar ücretsiz olarak devlet tarafından karşılanmaktadır. Durum böyle olmakla beraber onlar da aşı olmaktan uzak durmaya başladılar.
Ekim, Kasım aylarında yapılmayan grip aşıları, genel olarak insanların enfeksiyon hastalıklarına yakalanmasını artırdı. 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olan vatandaşın, daha çok hastalanması nedeniyle, hastanelerin yoğun bakım üniteleri, hasta kabul edemez duruma geldi.
Grip aşısı kullanımı, hastalanma sayısını düşürdüğü için, devletin sağlık giderlerinde azalmayı da beraberinde getirmektedir. Grip aşısı yaptırma oranının azalması, hem vatandaşın hem de devletin zarar görmesine neden olmuştur.
Buna göre çözüm ne olmalıdır.
Devlet, yazılı ve görsel basında aşı kullanımını teşvik eden yayınlar için çalışma başlatmalıdır. Aşıların insan sağlığı için bugüne kadar sağladığı faydalar güzel bir dil ile anlatılmalıdır. Cehaletin getirdiği aşı karşıtlığı havası dağıtılmalıdır.
Üst solunum yolları için verilen basit grup antibiyotik kullanımında yeni bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. “Antibiyotik zararlıdır” algısı ortadan kaldırılmalıdır.
Aksi takdirde, çok rahat, tedavisi olabildiği halde, yanlış sağlık politikası nedeniyle, mikrobik hastalık olan zatürree ve verem için kapılar ardına kadar açılmış olacaktır. Ölüm nedeni olarak, bu hastalıkların payı maalesef artmaya devam edecektir.