Kimse babasının hayrına gelmez

Bundan birkaç gün önce çarşı içerisinde koştururken bir büyüğümün daveti üzerine yanımdaki bir başka büyüğümle birlikte yeni yeri için hayırlı olsun ziyaretine gittik. Kendisi siyasetin içinde olduğu için konu tahmin edebileceğiniz gibi ilçenin genel sorunları üzerine oldu. O sıra yönetiminden iki büyüğüm daha gelip sohbete dahil olunca konu bayağı derinleşti. Velhasıl üzerinde durduğumuz şey ilçenin nüfus potansiyeli ve gençlerimizin çalışmak için dışarıya gitmek zorunda kalmalarıydı. Şikayet nedeni ise ilçedeki iş sahasının yetersizliğiydi. Fabrikalaşma dolayısı ile sanayileşmenin düşük seviyede kalması gençlerin dışarıya göçünün en önemli sebeplerinden biri. Düşüncesi ise onları yeniden geriye getirebilecek projeler üretmek. Ama bir yandan da genç olmayan nüfusun yani aile büyüklerinin fındık işleri bittikten sonra parayı cebine koyup dışarıya gitmesinden dert yanıyor. Burada ilginç olan şu ki, büyükleri ilçede tutamıyorken küçükleri gittikleri yerden geri getirmeyi düşünmek hayli tezat. Tezat ve bir o kadar zor. Ama imkansız değil. İlçedeki iş sahasının neden gelişemediği konusunda o kendi fikrini söyledi ben de kendi fikrimi. Onun düşüncesine göre bu durum siyasilerin ve idarecilerin bu konuda eksik kalmalarından kaynaklanıyor. Elbette etkisi var ama temel neden bu değil. Zaten ben de kendisinden bunu beklerdim, siyasi olduğu için diğerlerini eleştirerek başlaması gayet normal bir davranış. Hazır konu iyi yerden açılmışken oradaki sohbetin kendime ait kısmını bir kez de buradan paylaşayım istedim.
Evet, siyasiler ve idareciler istihdam sağlama anlamında büyük sorumluluk sahibiler ama bu tek başına yeterli değil. Coğrafi şartlar, altyapı ve iş gücü potansiyeli çok önemli. Kocaali bu üç seçenekten birincisi konusunda oldukça avantajlı ve cazip. Liman olsun, sahil yolu projesi olsun, tren yolu projesi olsun bu ve benzeri projeler Kocaali’yi lojistik anlamında cazip hale getirip ön plana çıkarıyor. Ama diğerleri biraz sıkıntı. Özellikle altyapı konusunda yetişemediğimiz yerler var. Son birkaç yılda ciddi mesafe kat ettik ama yeterli değil. Hala yapılacak çok iş var. Sadece ilçenin düşük kesimini baz alacak olursak yatırıma müsait yaklaşık 18 kilometre uzunluk ve ortalama 3 kilometre derinliğinde bir araziden söz etmiş oluruz ki bu da 50 kilometrekarenin üzerinde bir alanı kapsar. Kaldı ki bizim ölçeğimizdeki bir ilçenin böyle bir alanı yolu, suyu, kanalizasyonu, doğalgazı, telefonu, internetiyle kısacası bütün altyapı hizmetleriyle ihtiyacı karşılayacak nitelikte ve kusursuz bir şekilde donatabilmesi bunun üstüne bir de, hemen hiçbir caddesini sokağını es geçmeyecek şekilde ulaşım ağını kurup işler hale getirebilmesi kolay iş değil. Bunun neden önemli olduğuna gelince konuya bu taraftan değil, yatırımcı tarafından bakmak lazım.
Tamam, Kocaali coğrafi ve lojistik anlamda ilgi görebilecek bir yer ama yatırımcı sadece buna bakmıyor. Hiç kimse tutup sırf önünden yol geçiyor diye, yok bilmem kaç sene sonra tren geçecek diye bilmem kaç kilometre yanında liman var diye hiçbir yere yatırım yapmaz. Yol her yerde var liman her yerde var. En yakın en uygun neresiyse gider oraya yapar. Sadece bu da değil. Az önce bahsettik, altyapı çok önemli. Bizim şu anda o konuda eksiğimiz yolduğu için yeterli gördüğümüz sınırlı alanlarda yatırımcıya yer gösterip rica minnet getirmeye çalışıyoruz. Eksik olan yerleri de yetiştireceğimizi söylüyoruz. Ama yatırımcı bunu istemiyor. Yatırımcı ilk kazmayı vurduğu gün her şeyi tam olsun istiyor. Ve milyonlarca lira para dökerken bunu istemekte de gayet haklı. Ve sadece bu da değil tabii ki. Şimdiye kadar olanlardan bence daha önemli olan nitelikli personel sıkıntısı. Zira büyük yatırımcılar bir yere para bağlayacağı zaman gidip babasının hayrına iş yapmıyor.
Yatırım yapacağı yerin geçmiş nüfus popülasyonu ve hareketliliği, gelecek beklentisi, eğitim düzeyi, altyapısı, lojistik konumundan tutun sosyoekonomik hareketliliğine kadar derin bir fizibilite çalışması yaptırıyor. Kalifiye eleman ihtiyacını nasıl giderebileceğini, ilçedeki iş gücü potansiyelinin bunu karşılayıp karşılayamayacağını, ulaşımlarının, eğitimlerinin ve diğer ihtiyaçlarının nasıl sağlanacağını araştırıyor. İlçede faaliyet gösteren diğer işletmelerle irtibata geçip onlardan ilçedeki iş gücü potansiyeli ile ilgili bilgi alıyor. Velhasıl bütün bunları bir yerde toplayıp yatırımın karlı bir yatırım olup olmayacağı konusunda fikir oluşturuyor. Ve bunların hepsi matematiksel değerler üzerinden hesaplanıyor. Şayet o yatırım kazanç getirecekse gerçekleşiyor, en ufak bir şüphe tereddüt oluşursa rafa kalkıyor. Yani kimse parasını körü körüne bir yere bağlayıp çöpe atma riskine girmiyor. Hele ki bu devirde, bir yıl içinde bütün fiyatlar üç, dört, beşe katlamışken yatırım maliyetleri uçuk düzeylere çıkmışken kimse kolay kolay bir yere adım atmıyor. Bu ancak siz bütün imkanları sağlayıp yatırımcıya gerçekten kazanç vaat edecek bir zemin hazırlayabilir ve ikna edebilirseniz getirebiliyorsunuz.
Velhasıl biz elbette büyük sorunları konuşacağız, elimizden geldiği kadar gündeme getirip tartışacağız ama öncesinde yapılması gerekenleri, nedenleri, niçinleri, nasılları daha fazla konuşmak durumundayız. Bu biraz da şey gibi. Hasta olup acile gidersen ilaç verip gönderirler. Uzman doktora gidersen ağrıya göre ilaç verip gönderirler. Ama araştırma hastanesine gidersen hastalığa neyin sebep olduğunu bulana kadar ve net tedaviyi verene kadar hiçbir yere göndermezler. Bizim yapmamız gereken de bu. Önce sebepleri sorunları tespit edip çözeceğiz. Sonra gereken tedavi için harekete geçeceğiz. Sağlıkla kalın.