Karasu

Kendi yaptığınız binada oturabilmelisiniz

Kendi yaptığınız binada oturabilmelisiniz

İnşaatla ilgilenen herkesin hassasiyetle davranması gerektiğini söyleyen Hikmetoğlu İnşaat Sahibi Hilmi Yavuziğit, “Biz hayati önemde bir iş yapıyoruz. Kendi hayatımızı sürdürmeyeceğimiz, kendimiz içinde yaşamayacağımız binaları inşat etmemeliyiz. Aslında tüm kriterlerin başında bu durum değerlendirilmeli” dedi.

Tüm binalar elden geçmeli

1999 Depremi öncesinde yapılan tüm binaların denetlenmesi gerektiğini söyleyen Hikmetoğlu İnşaat Sahibi Hilmi Yavuziğit, “Bir defa sarsıntı yemiş binaların yıpranmamış olduğunu söylemek mümkün değil. Bundan dolayı bu binaların tamamının denetimden geçirilmesi zorunlu. Aralarında sağlam bina olma olasılığı da mutlaka vardır. Ama 99 Depremi öncesinde yapılan tüm binaların gözden geçirilmesi zorunlu. Bu binalar en az 30 yıllık yapılar. Zaten bu binaların yönetmelik ve teknolojik yönden değerlendirildiğinde yenilenmelerinin zorunlu hale geldiği ortaya çıkar” dedi.

Kentsel dönüşüm

Kentsel dönüşüme sokulması gereken yapılarla ilgili en önemli konunun ekonomi olduğunu da dile getiren Yavuziğit, “Kentsel dönüşüme gidilirken maddi detaylar ortaya çıkıyor. Kimse keyfinden kentsel dönüşümden kaçmıyor. Ancak ‘Elimiz düzelsin sonra kentsel dönüşüme bakarız’ diyen insanlar depremin ne zaman olacağını bilmiyor. Sürekli bir kaderci yaklaşım içindeler. Müteahhitlere gidildiğinde de ilk sorulan sorular maddi içerikli oluyor. Binanın sağlamlığı kimsenin önceliği olmuyor” şeklinde konuştu.

Müteahhidin sorumluluğu

Müteahhitlerin işleyiş açısından günah keçisi yapılmasını da yanlış bulduğunu söyleyen üteahhitlerin işleyiş açısından günah keçisi yapılmasını da yanlış bulduğunu söyleyen Yavuztiğit, “Ben inşaat yapmaya karar verdiğimde bir mimar ile anlaşıyorum. Bu kişi ilgili firmalardan zemin raporu alıyor. Belediyelerden imar durumu alıyor. Mühendis eşliğinde çizimlerini gerçekleştiriyor. Tüm bu yapılanları yapı denetim firmaları denetliyor. Eğer sistem doğru ve sağlıklı işlerse müteahhit binanın finansmanı dışında hiçbir iş yapmamış oluyor. Ancak kağıt üzerindeki uygumalar sahada aksaklık gösteriyor” dedi.

Detaylar önemli

Bazı müteahhitlerin yetki ve sorumluluklarını önemsemediklerini söyleyen Hilmi Yavuzyiğit, “Müteahhidin hiç mi suçu yok! Elbette var. Tüm bu sistemdeki aksayan noktalar aslında müteahhitlerin ‘Bize de mi lolo’ demesinden kaynaklanıyor. Yani sistemi özdenetimden geçirmeyen, ucuz iş gücü olması dolayısıyla göçmen çalıştıran, yaz aylarında beton sulamaktan imtina eden, inşaatın önünden geçerken sadece işçilerin çalışıp çalışmadığına bakan, arabasından inmeye bile tenezzül etmeyen müteahhitler yapıların yıkılmasına şaşmamalıdır” şeklinde konuştu.

Önce sağlam olmalı

İnşaatın öncelikle sağlamlık yönünden ele alınması gerektiğini söyleyen Hilmi Yavuziyğit, “Binanın önce sağlam olması gerekiyor. Sonra ekonomik olması gerekiyor. Daha sonra estetik ve fonksiyonel olması gerekiyor. Tüm bunlar arasında sadece ekonominin öne alınması, yıkımları beraberinde getiriyor. Eğer bu şekilde olmazsa, satan kişi ekonomiyi öncelerse, alan kişi ekonomiyi öncelerse o zaman binaların yapı güvenliği tartışılır hale gelir” ifadelerini kullandı.

Ana aksam yüzde on kar ettirir

Müteahhitlerin inşaatın ana aksamından çalmasının mantıkla bağdaşmadığını da dile getiren Hilmi Yavuzyiğit, “Müteahhit binanın ana aksamından ne kadar çalabilir? Ne kadar çalarsa çalsın en fazla yüzde on çalabilir. Demirden ne çalabilirsiniz? Betondan ne kadar kar edebilirsiniz? Bu yüzde ona tamah edilmez. Eğer illa kar edeceksen hazır ürünlerde pazarlık et. Zemin kaplamasında, kapı doğramasında tasarrufta bulun. Ama betondan demirden tasarruf edilmez” diye konuştu.

Doğru soru sorulmalı

İnşaat sektörünün ticaretin her alanında olduğu gibi arz-talep dengesi doğrultusunda ilerlediğini de ifade eden Yavuzyiğit, “İnsanlar ev alırken evin mutfak dolabını, kapı doğramasını sorar. Mevkisine bakar. Oysa evin mevkiinden önce zeminine bakmak lazım. Dolabından, kapısında önce projeye uygun yapılıp yapılmadığını görmek lazım. Eğer siz evin projesinden önce penceresinde cam balkon olmasını önemser ve sorarsanız, iyi niyetli olmayan müteahhit de sizin gözünüze hoş gelecek yapılar inşa eder. Güvenliği geri plana atar” dedi.

Sistem değişmeli

Müteahhitlik sisteminde değişiklik olması gerektiğini söyleyen Yavuzyiğit, “Yapılar mimar tarafından, mühendis eşliğinde, mevzuat kapsamında ve yapı denetimlerin gözetiminde yapılmalı. Kağıt üzerinde var olan sistem sahaya harfiyen yansıtılmalı. Çıkan yönetmelikler kimsenin gözünün yaşında bakmadan uygulanmalı. Kimse de buna karşı çıkacak cesarette olmamalı. Bileğine güçlü, cebine güçlü ya da adamı olan kişilere ayrıcalık tanınmamalı. Sistem tam işler hale gelmeli” şeklinde görüş belirtti.

Sürekli yönetmelik güncelleniyor

Türkiye’de yaşanan her depremin ardından farklı bir deneyim elde edildiğini ve tüm bunların neticesinde yönetmeliklerde güncelleme yapıldığını söyleyen Hikmetoğlu İnşaat Sahibi Hilmi Yavuziğit, “Sorun çıkmadan önce çok da öngörülemeyen durumlar depremden çıkarılan ders çerçevesinde değerlendiriliyor. Bilimsel çalışmalar ışığında, yaşanan depremlerde ortaya çıkan hasar ve yıkımlar değerlendiriliyor. Sonucunda yönetmelikler buna göre şekilleniyor. Öngörülemeyen pek çok detay yönetmeliklerin güncellenmesine neden oluyor” diye konuştu.

Güven vermeli

Müteahhitlerin hayati önemde bir iş yaptığını sözlerine ekleyen Yavuziğit, “Her birimiz hayati işler yapıyoruz. Müteahhidin işten anlaması gerekiyor. Ülkenin hatta dünyanın yönetildiği binaları, bilimsel çalışmaların yapıldığı alanları, ameliyatların yapıldığı hastaneleri, milli savunma sanayinin üretildiği tesisleri hep müteahhitler üretiyor. Canımızı emanet ettiğimiz evler, çocuklarımızı gönderdiğimiz okullar hep müteahhitler tarafından inşa ediliyor. Bu kadar önemli bir işi yapan kişilerin, vicdani değerlendirmede bulunması şart” ifadelerini kullandı.

 

Hilmi Yavuzyiğit, “Canımızı emanet ettiğimiz evler, çocuklarımızı gönderdiğimiz okullar hep müteahhitler tarafından inşa ediliyor” dedi