Şakir Şen, “Karasu ve longoz”
Karasu’nun turizm değerleri içerisinde longozumuzun da yerini almasını memnuniyetle ve keyifle izliyorum. Daha güzel projeler için ise iş görecek yöneticilerin, sırasını beklediğini düşünüyorum.
Geçmişi iyi bilirseniz, geleceğinizi kurarken daha az hata yaparsınız. Kara Müezzinler ve Deniz Köy’ ün güneyinde bulunan longoz, nasıl oldu da Karasu’nun turizm değerleri içerisinde bugünkü yerini aldı.
2007 yılında Umur-Kalkavan grubu Karasu kurulacak kömür termik santralı için girişimde bulundu. Ada Postası gazetesinde iki tam sayfalık haberle bu durum kamuoyu ile paylaşıldı. Bu haberde, kurulacak termik santralın ülke ekonomisine katkısından ve çevre kirliliği konusunda ise masumiyetinden söz ediliyordu.
Konu ile ilgili KASİAD(Karasu sanayici ve iş adamları derneği), Karasu Haber Gazetesi birlikteliği ile bir karşı duruş sergiledik. Umur-Kalkavan grubunu temsil eden 5 yönetici ile Özşen Dershanesi eski binasında, yüzden fazla vatandaşın da katıldığı karşılıklı tartışmalı programı gerçekleştirdik. Bir Cuma günüydü, toplantı uzamıştı ancak o gün toplantıya katılanların hiçbirisi Cuma namazı için salondan ayrılmadı. Çünkü ortada Karasu’nun kaderi vardı.
Termik santral kurucularına Yeni Mahalle’de balıklı bir yemek ile veda ederken “Biz tekrar gelmeyeceğiz, ancak bilin ki sizi rahat bırakmayacaklar, ayrıca gelecek olanlar sizleri çok da dikkate almayacaklardır” ifadesini kullanmıştı.
Dedikleri gibi oldu. 2009 Yılında bu defa Suez-Güney Enerji grubunun Karasu’da kömür termik santralı kurmak için, gerekli yasal izni aldığı, halkı bilgilendirme toplantısı için Karasu Lisesi Konferans Salonunda yapılacak toplantının günü ve saati belliydi.
Önümüzde çok az bir zaman vardı. On gün içerisinde vatandaşın Karasu Lisesi Bahçesini ve konferans salonunu doldurmasını sağlamalıydık.
Kömür Termik Santrallarının çevreye verdiği zararları konu alan iki sayfalık, anlaşılır bir metin hazırladım. Oluşturduğumuz çalışma grupları derslerini çalışarak, merkez mahallelerde ve köylerde dolaşmaya başladılar. Ben de oluşturduğum bir grupla mahalle ve köy nereye ulaştıysak, vatandaşı karşı duruş için davet ettik.
En güzel toplantımız ise Kocaali ilçesinde oldu. Kocaali merkezde çok geniş katılımlı toplantı gerçekleştirdik. O günün konuşmacısı olarak vatandaşın ilgisini görmüş, bu durumdan da büyük keyif almıştım.
Şahsımın ve ekip arkadaşlarımızın yaptığı çalışmalar meyvesini vermiş Karasu Lisesi’nin bahçesini yaklaşık üç bin kişi ile doldurmayı başarmıştık.
Salon adeta ana-baba günüydü. ÇED Toplantısı gerçekleştirilse, oldu- bittiye getirilerek, kömür termik kurulumunun önü açılacaktı. Bu nedenle toplantının yapılması engellenmeliydi. Hazırlanan programda ise Karasu halkına konuşma sırası verilmemişti. Böyle bir toplantının figüranı olamazdık. Salon büyük oranda bayanlarla doluydu ve hiç kimse yerinde oturmuyordu. “Kömür Termik İstemiyoruz” haykırışları hiç durmadı.
İkram için getirdikleri yemekleri ile birlikte, kafalarına atılan yumurtalarla, korkudan titreyerek araçlarına bindiler. Polis ekibi eşliğinde de Karasu’yu terk ettiler.
Kömür Termik Santralına karşı olurken, gerekçelerimizden birisi de longozun göreceği zarardı.
Bu durumu beğenmeyen AK Partili bir il genel meclisi üyemiz şöyle diyordu. “Bataklığın adını longoz koydular. Bataklığı gerekçe göstererek fabrika kurulumuna karşı duruyorlar”
Geçen hafta, Karasu Belediye Başkanı ve Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı’nın longozda çektirdikleri resim ile ortamın doğal güzelliğini paylaştıklarını gördüm. Dün hükümete rağmen emek veren organize çalışmalar olmasaydı, bu gün Ak Parti belediye başkanları o güzel fotoğrafı paylaşamayacaklardı. Nereden nereye geldik.
Biz Karasu’da kömür termik santral kurulumunu engellerken biraz şanslıydık. Karasu Haber Gazetesi yeni kurulmuştu. Olmasa olmazdı. Kasiad ve Karasu sivil insiyatifi çok iş gördü. Dönemin Karasu Avukatları çok iş gördü. Biz başardık ve zor kademelerden geçerek başardık.
Longozda bu gün poz verenler, o dönemi bir de Prof. Mustafa İsen’den sorsunlar. Dönemin Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Sayın İsen’i longoza davet ederek o günkü duygu ve düşüncelerini sorsunlar. Hükümet çevre katliamı yatırımlara izin çıkarırken, Mustafa İsen yapılan yanlışların farkındaydı. Bir pozu da birlikte versinler. Resimler amacına daha çok ulaşacaktır.
Şimdi gelelim, biz burada bu belayı def ederken ülkemizin diğer yörelerinde olanlara; Amasra gibi doğa harikası turizm cennetine kömür termik santralı kuruldu.
Fatsa’ya siyanürle altın arama ruhsatı verilerek çıplak tepeler oluşturuldu. Doğa ve çevre katliamı devam ediyor.
Erzincan İliç’teki siyanürlü altın arama tesisinde halen 9 işçimiz toprak altındadır. %80’i yabancılara ait, vergi borçları silinen, kollanmalarına büyük özen gösterilen kuruluşlar, doğamızı yok etmeye devam ediyor.
“Yaparsa Ak Parti yapar” görüşünün bu günkü durumu budur.
Erzincan’da meydana gelen felaketten sonra, Ak Parti siyasilerinin yorumuna bakınız. “Daha kötü bir tablo oluşmaması için rabbimize dua ediyoruz”
Kafasızlığı yaparken elinden geleni ardına koymayacaksın sonra da “Rabbime dua ediyorum” diyeceksin.
“Yaparsa Ak Parti Yapar” görüşü ile geldiğimiz yer ortadadır.
“Ben ekonomistim” diyen büyük reisin ülke ekonomisini getirdiği yer de ortadadır. Ekonomiyi düzeltiriz de kömür termikle kirlettiğimiz topraklarımızı, siyanürle zehirlediğimiz doğamızı nasıl kurtarırız, aklım ve bilgim buna yetmiyor.