Eşref saati, eşek saati

İşimiz gereği her ne kadar sosyal medyada vakit geçiriyor olsak ta bazı şeyleri gözümüzden kaçırdığımız veya üzerinde durmadığımız durumlar da olabiliyor. Bunan hemen hemen on gün önce böyle bir durum benim de başıma geldi. Kocaali merkezde meydana gelen bir asayiş olayından bir gün kadar sonra Sakarya’da ırkçı saldırı gibi bir habere denk geldim ama bizi ilgilendirmediğini ve art niyetli bir girişim olduğunu düşündüğüm için üzerinde durmadım. Hatta açıp okumaya gerek bile duymadım. Aradan baya bir zaman geçti. Geçtiğimiz Pazar akşamı geç saatlerde sahile indim. Üstünden çok fazla vakit geçmedi Selim Çabuk’la karşılaştık. Kısa bir selamlaşma hal hatır sormadan sonra birer çay içelim sohbet edelim diye oturduk. Zaten Selim abi daha yolda yürürken başına gelen olaydan bahsetmeye başladı. İşin biraz derinine inince, gösterdiklerinin benim üzerinde durmadığım o sosyal medya haberi ile ilgili olduğunu fark ettim. Haber de Kocaali’de bir fındık işçisine ırkçılık maksadıyla saldırı yapıldığı bilgileri yer alıyor ama paylaşım yapan yerler çok ilginç.
Her neyse biz oturduk hemen hemen iki saate yakın konuştuk. Selim abi olayın ne olduğunu tane tane anlattı ki işin aslında ırkçılıkla veya yevmiyeyle parayla alakası yok. Meselenin özü bambaşka. Tartışma ilk olarak bahçede düzgün çalışıp çalışmama meselesiyle başlıyor. Sonra şahıs, sözleşip teyitleştiği günün öncesinde yani bahçenin işi bitmeden yevmiye istiyor. Selim abi de ödemeyi acil ihtiyaç varsa erken yapabileceğini, acil bir durum yok ise de sözleştikleri gününde yapacağını söylüyor. Sonra şahıs hakaret etmeye küfür etmeye başlıyor. Selim abinin yanında eşi, ailesi ve başka insanlar varken defalarca hakaret ediyor tehditler savuruyor, yanındakiler de buna şahit oluyor. Velhasıl bir üç beş derken konu uzuyor. Uzuyor da insanın sabrı var sabrın sınır var. “Bir eşref saati var bir de eşek saati var” derler. Eşref saati keyifli olur da eşek saatine denk geldiğin zaman ne olacağını önceden kestiremezsin. Velhasıl Selim abiyle şahıs sabrın tükendiği eşref saatinin bitip eşek saatinin başladığı vakitte birbirlerine denk geliyorlar. Selim Çabuk dolaylı da olsa akrabamdır, iyidir, hastır, neşelidir, şen şakraktır ama tersi de terstir. Şahıs da Selim abinin tersine denk gelmiş ama bundan haberi yok tabi. Hala hakaret etmeye, tehdide devam ediyorkeneee…
Sonra, hastanede çekilen bir video servis ediliyor, ropörtaj servis ediliyor. Konu bütünüyle çarpıtılarak basit yaralanmalı asayiş olayı değil de ırkçı saldırı gibi lanse ediliyor. Bunu bu şekilde özellikle servis eden yerler de daha önceden mimli yerler. “Böyle bir şey olsun da ortamı gerelim” diye hazırda bekleyenler de var zaten. Tutuyor, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu sosyal medya hesabından “Kürt işçi Esat Abatay, Sakarya’da fındık işinde çalıştı, parasını alacağı zaman verilmesi. ‘gel verelim’ dendi, gidince biri konuştu diğeri arkadan sopayı indirdi! Darp eden Selim Çabuk hakkında hangi işlem yapıldı?” notu ve “@SakaryaValiliği @EmniyetSakarya” etiketleriyle “Konunun takipçisiyim” ifadelerini kullanarak açık isim ve hedef göstererek paylaşıyor. 28 Temmuz tarihli tweet bu gün itibariyle olduğu yerde duruyor. İsteyen gidip bakabilir.
Tabi iş öyle büyüyünce konu emniyeti kaymakamlığı falan aşıyor Valiliğe kadar gidiyor. Olayın ne maksatla çıktığı, kamera kayıtlarından telefon kayıtlarından belli, emniyet tutanaklarıyla da kayıt altına alınmış. Selim abi kendisi gidip ifadesini falan veriyor işlerini hallettikten sonda bir şekilde Gergerlioğlu’na ulaşıyor. Durumu izah edip olayın ırkçılık olmadığını aksine hakaret ve tehdit nedeniyle meydana geldiğini, gerçeğin lanse edilenden farklı olduğunu tek tek izah ediyor. Bunun üzerine Gergerlioğlu üzüldüğünü söyleyip özür diliyor. Ama paylaşımını kaldıramayacağını bunu yerine üst üste paylaşımlar yaparak Selim Çabuk ile ilgili tweetini aşağılara iteceğini söylüyor. Dediğini de yapıyor. Zira bu yazıyı yazmadan önce ben olayın paylaşıldığı birçok yeri tek tek araştırdım bizzat baktım. Gergerlioğlu da dediği gibi, paylaşımın kaldırmamış ama üst üste paylaşımlar yaparak onu aşağılara itmiş. Ama birkaç dakika içinde özür dilenip, el sıkışılıp barışmayla halledilebilecek basit bir asayiş olayı öyle çarpıtılıp büyütülmüş ki dosya terörle mücadeleye kadar gitmiş. İşin boyutu değişmiş.
Bunu şunun için söylüyorum. Her yıl fındık sezonunda Kocaali’ye en az 3 500 ila 4 Bin işçi geliyor. Sadece Kocaali’ye değil tabi fındık üreten her ilçeye on binlerce mevsimlik işçi geliyor. Ve her yıl sistematik olarak bu haberler yapılıyor. Her ilçe için en az bir adet ırkçı saldırı haberi yapılıyor. Mimli siteler de bunları tahrik amaçlı özel metinlerle süsleyip provoke ediyor. Hatta birisi bu olaylardan son 10 15 yılda meydana gelenlerini listelemiş. Tek tek okudum. Provokasyonda öyle çığır açmışlar ki işçilerin kendi aralarındaki olayı bile ırkçı saldırı diye listeye koymuşlar.
Velhasıl Kocaali’nin öyle bir yer olmadığını kendileri de biliyorlar ama kasıtlı olarak gerginlik yaratmaya çalışıyorlar. Bundan önce de oldu, şimdi de var. Bundan sonra da olacak. Bize düşen herhangi bir sorun olduğunda kasıtlı yapılan ali cengiz oyunlarına aldanıp, yalana dolana itibar etmeden tahriklere kapılmadan meseleyi kısa yoldan çözmek. Sağlıkla kalın…