Köşe Yazıları

Ciğerimiz de yanıyor, yüreğimiz de

 

Türkiye, 1 haftadan beri orman yangınlarını büyük üzüntüyle izliyor.

28 Temmuz’da Antalya’nın Manavgat ilçesinde başlayan ve ardından en az 24 farklı ilde çıkan 135 civarında yangın bazı noktalarda hafta boyunca devam etti. Birkaç nokta dışında kontrol altına alınan yangınlarda ne yazık ki, Manavgat’ta 7, Muğla’nın Marmaris ilçesinde ise bir kişi yaşamını yitirdi. Yüzlerce hayvan telef oldu, orman ve tarım arazileri ile bölgedeki sera alanları küle döndü. Yangınların tehdit ettiği köy ve diğer yerleşim yerleri tahliye edildi.

Bu süre içerisinde orman yangınına sahne olan şehirler Adana, Aydın, Osmaniye, Antalya, Mersin, Muğla, Kayseri, Manisa, Kütahya, Balıkesir, Tunceli,  Kilis, Kahramanmaraş, Kocaeli, Kastamonu, Sakarya, İstanbul, Kocaeli, Hatay, Bursa, İzmir, Diyarbakır, Isparta ve Karaman olarak sıralandı.

“Buraya dikkat buyurun.”

Her sene özellikle Akdeniz ve Ege başta olmak üzere çeşitli bölgelerde yaz aylarında orman yangını oluyor. Ve her sene orman yangınlarının olacağını bekliyoruz. Bekliyoruz da gereken önlemler alınıyor mu?

İşte bu noktada birçok soru işaretleriyle karşılaşıyoruz.

“Orman yangınları neden çıkar?”

Uzmanlardan alınan bilgilere göre;

– Güvenlik tedbiri alınmadan ateş yakılması,

– Yakılan ateşin söndürmeden bırakılması,

– Sönmemiş sigara izmariti ve kibritin yere atılması,

– Orman içinden geçen enerji hatlarının kopması,

– Yıldırım düşmesi,

– Orman içinde veya bitişiğindeki tarlalarda istenmeyen ot veya anızın yakılması,

– Gece aydınlatma için ormanda ateşle dolaşılması,

– Cam ve cam kırıklarının ormanda bırakılması

– Çocukların orman içinde ateşle oynamaları,

– Kasıtlı çıkarılan orman yangınları,

– Tarla veya otlakları genişletmek için ormanın bilerek yakılması,

– Orman içinde yapılan kanunsuz işleri gizlemek için yangın çıkarılması,

– Birilerinden intikam almak veya bir şeyi sabote etmek için yangın çıkarılması,

– Yabani hayvanları uzaklaştırmak için yangın çıkarılması gibi gerekçeler olabilir.

Şimdi size bunlardan hangileri daha makul ve mantıklı geliyor, diye sorsam muhtemelen birkaç nedeni öncelersiniz!

Orman yangını öyle birkaç eleştiriyle geçiştirilecek bir konu değildir.

***

Bakınız, ormanların yanması ile çevre ve toplum üzerinde nasıl olumsuzluk yaratıyor bir inceleyelim…

Ormanların yanması ile birlikte;

– Biyolojik çeşitlilik büyük zarar görür.

– Ormanlarda yaşayan canlıların yaşam alanları yok olur.

– Canlı ve cansız örtünün yok olmasıyla erozyon, sel-taşkın ve hava kirliliği gibi doğal afetlerin sayısında ve hızında artma görülür.

– İklim sisteminde (sıcaklık, rüzgar, nem ve yağışa doğrudan etki ederek) bozulmalar görülür.

– Orman ve orman ürünlerine dayalı turizm, sağlık, spor, avcılık gibi sektörler olumsuz yönde etkilenir.

Görüldüğü üzere ormanların yanmasını, insan bedeninin de yanması gibi düşünüldüğünde nasıl bir korkunç durumla karşı karşıya olduğumuz ortaya çıkar.

***

Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verilerine göre, 2009 yılından 2020 yılına kadar 29 bin 965 orman yangını çıkmış. Bu yangınlarda toplam 98 bin 950 hektar orman alanı yanmış.

Bu yıllar içerisinde rekor 3 bin 399 yangında toplamda 20 bin 971 hektarın yandığı 2020 yılına aitmiş.

Orman yangınları sadece bizim ülkemizde olmuyor. Hatırlarsanız, önceki hafta da

ABD’nin Kaliforniya eyaletinin doğu sınırında kuzey-güney hattı boyunca tarihin en büyük yangınları oldu. Komşumuz Yunanistan’da geçen hafta 60 civarında yangın oldu ve bazı noktalarda devam ediyor. Önceki ay Rusya’nın Sibirya bölgesinde yaklaşık 1 aydır devam eden orman yangınlarında 1.5 milyon hektarlık alan küle dönmüştü.

Bu tür yangınlar dün de vardı, bugün de var, yarın da devam edecek. Yangınları sadece sabotaj veya ihmal yönünden değerlendirmeyi noksanlık olarak görüyorum. Çünkü dünyamız giderek ısınıyor ve bunun önüne geçebilmek için dünya ülkeleri hemen her yıl çeşitli İklim toplantılarında önleyici tavsiye kararları alıyor. Alıyor ama yangınlar bir türlü önlenemiyor. O halde yapılması gereken öncelikli bazı tedbirlerle bu yangınları daha aza indirmek mümkün olacaktır.

***

Teknolojinin geliştiği günümüzde “Erken müdahale sistemleri”ni daha da geliştirmek zorundayız.

İlk etapta “Helikopterler ve yangın söndürme uçakları” yangın yayıldıktan sonra değil, başladığı anda müdahale edilirse başarılı olur. Bunun yanı sıra yerleşik bölgeler başta olmak üzere yüksek kulelere kurulacak erken uyarı sistemi denilen cihazlarla ilgili bölge kontrol edilebilir ve bu bölgede orman söndürme timleri oluşturup kısa sürede yangınlara müdahale edilebilir.

“Yangınların sayısının artmasının ve tahrip ediciliğinin yükselmesinin bir diğer sebebi de orman alanlarının giderek daha fazla parçalanması.”

OGM’nin verilerine göre 2008 ile 2019 yılları arasında ormanlardaki parça sayısı 101 bin 890’dan 158 bin 519’a çıktığı, bunun da yaklaşık yüzde 55,6’ya tekabül ettiği belirtiliyor.

Orman içinde yerleşimlerin yangın riskini artırdığını da göz önünde bulundurarak madencilik, otel yapımı, köprü ve karayol yapımı gibi sebeplerle yapılaşmaya açılmaması gerekir. Ormansız ülke çıplak beden gibidir.

“Ormanlarımız yandıkça ciğerimiz de yanıyor. Ama ondan öncesi bu tehlikenin var olduğunu bilerek yetersiz tedbirler ve olanaksızlıklar yüreğimizi yakıyor!”