Bir yanımız eksik kalacak
On bir ay boyunca hasretle beklediğimiz, heyecanını aylar öncesinden yaşamaya başladığımız ve müjdecisi gecelerde ellerimizi semaya açıp hayır, rahmet, mağfiret ve bereketiyle gelsin diye dilediğimiz o mübarek günlere nihayet kavuştuk. Her şeyden önce rahmet, bereket ve mağfiret ayı olan Ramazan-ı Şerifimizi tebrik ediyor, cennet ilçemiz Kocaali’miz başta olmak üzere, bölgemize, ülkemizde ve tüm İslam Alemi’ne hayırlar getirmesini diliyorum. Ramazan ayı boyunca yapılacak, en çok zikredilecek duanın da tüm insanlığın başına bela olan bu salgın hastalık illetinden kurtulmak niyeti ile edileceğini bildiğim için en büyük dileğimin yeniden eski günlere kavuşmak için hastalığın son bulması olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Zira geçtiğimiz yıl Ramazan ayının nasıl geçtiğini gördük. Evet, manevi bir huzuru doygunluğu var ama her şey olması gerektiği gibi olmayınca bir yerler eksik kalıyor. Maalesef bu yıl da geçtiğimiz yıl gibi olacak.
Az önce de söyledim hepimizin en büyük duası bu salgın belasından kurtulmak olacak ama iş dua etmekle bitmiyor. Elbette hepimizin bir maneviyatı, Hakk’a olan bağlılığı, yürekten inancı ve tevekkül inancı var ama takdir edersiniz ki bu yeterli değil. Daha önceden de bir kaç kez yazmıştık Ramazan ayı aslında salgından kurtulmak için bir fırsat niteliğindeydi. Geçtiğimiz yıl alabileceğimiz daha sıkı tedbirlerle bu işi noktalayabilir, aynı nizam ve hassasiyeti devamında da gösterip binlerce insanımızın hayattan kopup gitmesine engel olabilirdik. Üzülerek söylüyorum ki buna bir yıl kadar geç kaldık. Bu yıl Ramazan geçen yıla göre biraz daha sıkı geçecek. Zira ilgili bakanlıklar bu konudaki hazırlıklarını günler öncesinden tamamladı ve genelgeler gönderildi. Ancak yapılan tüm uyarılar ağırlıklı olarak sokak yaşantısı üzerine kurulu. Alışverişinden cemiyetlere toplu taşımasından günlük ticari faaliyetlere göre düzenlenmiş bir tedbir ve kontrol sistemi mevcut. Ama asıl önemli olan bu maddelere girmeyen ve kontrol edilemeyen kısmı. Yani konu komşu bağı.
Biz toplum olarak bu bağlarımızdan nesiller boyu kopmayan bir yapıya sahibiz. Her ne kadar genel anlamda komşuluk ve akrabalık bağlarımızı yitiriyor gibi görünsek de özelikle manevi izahı, anlamı olan gün ve gecelerde, Ramazan ayı gibi dönemlerde aile bağları, komşuluk bağları ve ilişkilerini zirvede yaşamayı seviyor, şartlar ve koşullar ne olursa olsun bundan vazgeçmiyoruz. Hele Kocaali bu konuda çevremizdeki gelişmiş statüsündeki birçok ilçeye göre çok daha tutucu ve birbirine daha çok bağlı. Ancak bu yıl bir şekilde vazgeçmek zorundayız.
Yukarıda da bahsettiğim gibi gerekli tedbirler alındı ve genelgeler gönderildi ama asıl hastalığı bitirecek olan bizleriz. Sabır, irade ve kararlılığımızla bu işin içinden alnımızın akı ile çıkmak zorundayız. Benim bu konudaki en büyük korkum iftar ve sahurlar. Diyeceksiniz ki ‘İftar hadi neyse de sahur nereden çıktı?’ Geçtiğimiz yıl Ramazan’da kısıtlama günlerinde bu iş sıkı tutulduğu için konu komşu arasında iftar oturmaları biraz zor olmuştu. İnsanlar sokakta denetlemeye denk gelip ceza yememek için az da olsa önlem almıştı ama Türk Milleti pratik zekasıyla bu işin de çözüm yolunu bulmuştu. Hem sosyal medyada gördüm, hem de kendi çevremde şahit oldum. Yasaklardan dolayı aile ve komşu iftarları zorlaşınca toplu sahurlar olmuştu. Yani hastalık yayılmasın diye iftarları bir nebze de olsa engelledik, namazları kısıtladık, toplu yapılacak cemiyetleri önledik ama toplu sahurların önüne geçmeyi başaramadık. İnşallah bu yıl öyle olmaz. Çünkü gerçekten bunaldık.
Hem sosyal anlamda hem psikolojik anlamda hem de ekonomik anlamda ciddi derecede yıprandık. Bunun bu şekilde daha ne kadar devam edebileceğini kestirmesi de güç. Sadece bitsin diye ümit ediyoruz. Ve istersek yapabileceğimizden eminim.
Dedim ya bakanlık, valilik v.s. gerekli tedbirleri aldı diye. Aslında her biri sadece birer ayrıntıdan ibaret. Asıl tedbir bizim kendi kendimize aldığımız tedbir, asıl kısıtlama bizlerin kendimize kural, kaide veya herhangi bir yasal baskı olmadan koyduğumuz kısıtlama. Asıl karantina kendi kendimize aldığımız karantina. Bunun için de bazı şartları yerine getirmemiz gerekiyor. Bir, kısıtlama harici vakitlerde sokakta temizlik maske ve mesafe kuralına riayet edeceğiz. İki cemiyet işini asgari düzeye indirecek, cemiyete katılmak durumunda kaldığımızda ise süresini asgari düzeyde kısıtlı tutacak ve yine üç temel kurala riayet edeceğiz. Üç, sokakta veya konu komşu ile geçireceğimiz vakitleri bağ bahçe işlerinde insanlardan uzak geçireceğiz. Dört, ki bence en önemli maddedir, akraba ve konu komşu arası toplu iftar ve sahur oturmalarından bu yıl için vazgeçeceğiz. Aksi takdirde önümüzdeki bir yıl veya birkaç yıl daha bu mübarek günlerin manevi huzurunu doyasıya yaşayamayacağız. Bir yanımız hep eksik kalacak. Ramazan-ı Şerifimiz tekrardan mübarek olsun. Sağlıkla kalın…