Bir gönül insanı
Türkiye’de en güvensiz meslek grubu hangisidir, diye sorulsa eminim büyük çoğunluk “Siyaset” diyecektir.
Özellikle 2001 krizinde ortaya çıkan sonuçtan sonra toplumun büyük çoğunluğu siyasi partiler ve siyasetçilere mesafeli duruyor.
Her ne kadar seçimlere katılım oranı Avrupa ortalaması üzerinde olsa da bunun nedeni toplumun demokrasiye sahip çıkma istencidir.
Bakınız; 17 Ekim 2019 tarihli dünyanın en büyük araştırma şirketlerinden kabul edilen IPSOS araştırma şirketinin 23 ülkede yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de en çok ve en az güvenilen meslek grupları belirlendi.
Buna göre, araştırmaya Türkiye’den katılanların güvendiği meslekler arasında ilk üç sırada bilim insanları, doktorlar ve öğretmenler yer alırken son iki sırayı ise din görevlileri ve politikacılar oluşturdu.
IPSOS’un araştırmasına Türkiye’den katılanların en güvendiği meslekler sıralamasında politikacılar yüzde 11 ile son sırada yer alırken, son sıradan bir üstte ise yüzde 12 ile din görevlileri bulunuyor.
Siyasete güvensizlik duygusu “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi”nde daha da belirginleştiğine ve tavan yaptığına şahit oluyoruz. Kabul edelim ki siyasi partilere duyulan “Güvensizlik” oraya seçtiklerimizin davranışlarındandır. Ve temelinde sorumluluk onları seçenlerdir.
***
Böyle siyasi yozlaşmanın arttığı bir dönemde daha önce Ak Parti’de görev almış gönlü güzel birinden bahsetmek istiyorum.
Adı: Ender Serbes
Kendisiyle benim de görev yaptığım Ak Parti’de 2015 Genel Seçimleri öncesi Karasu’da teşkilat binasında yapılan Milletvekili aday adaylığı tanıtım toplantısında tanıştım. O günkü aday adayları arasında nedense içim bir tek ona ısınmıştı.
İsterseniz kısaca özgeçmişine bir bakalım.
1976 Sakarya doğumlu Ender Serbes, ilkokulu Adapazarı Sabihahanım İlkokulu’nda tamamladıktan sonra orta ve lise eğitimini İngiltere’nin East Sussex bölgesinde Buckswood Grange yatılı okulunda okudu. Uluslararası Bakalorya (IB) Kur’unu (2 yıllık eğitim) yine İngiltere’nin Oxford şehrinde, St.Clare’s Koleji’nde bitirdi. İngilizce Dil Bilimi (Filoloji) alanında Lisans ve İşletme (Management) Yüksek Lisans eğitimini Rusya Federasyonu, Kabartay-Balkar Cumhuriyeti Devlet Üniversitesinde tamamladı. Evli ve 3 çocuk babasıdır.
Siyasete Ak Parti’de başlayan Serbes, 2011 Genel Seçimleri’nde Adalet ve Kalkınma Partisi’nden 7. sıra Sakarya milletvekili adayı gösterildi. 2015 Genel Seçimlerinde de aday adayı oldu ancak listeye giremedi. Eylül 2019’da bu parti ile yollarını ayırarak, 13 Aralık 2019’da eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun öncülüğünde kurulan Gelecek Partisi’ne katıldı. 23 Ocak 2020’de Gelecek Partisi İl Başkanlığına getirildi. 30 Ağustos 2020’de yapılan Sakarya 1. Olağan İl Başkanlığı Genel Kurulu’nda karşısına çıkarılan ve Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün’ün desteklediği adaya karşı 188 delegenin 101 oyunu alarak seçimli İl Başkanı oldu. Bu kısa süre içinde 9 ilçede teşkilat çalışmalarını tamamlayarak çok sayıda ziyaretlerde bulundu. Ziyaretlerini şimdi bağımsız siyasetçi olarak devam ettiriyor. Geçtiğimiz Pazartesi günü bu ziyaretlerinden birini gazetemize yaparak ülke siyaseti ve siyasi hedefleri üzerine güzel sohbetimiz oldu.
***
Topluma hizmet etme hırsı ve özlemle çalışırken, sürpriz bir kararla Gelecek Partisi Sakarya İl Başkanlığı görevini Yönetim Kurulu ile birlikte 28 Aralık 2020 tarihinde “Bizler biat eden teşkilat olamayız” istifasıyla duyuran Ender Serbes, muhtemelen yozlaşmış ve kısır döngü içinde yol almaya çalışan siyasilere “Gelecek nesiller” adına ders niteliğinde mesaj veriyordu.
Bunu neden anlatıyorum?
Özellikle “Z” kuşağı dediğimiz yeni neslin bu güvensizlikli siyasi konjonktür içinde yaşaması ülke geleceği açısından da olumsuzluklar yaratacaktır. Toplum güvenilir, ehliyetli, bütünleştirici bir siyaset anlayışına özlem duyuyor.
Ender Serbes’in siyaset anlayışına bakıldığında biat kültüründen ayrı olarak saygı, sevgi, anlayış, özgür irade gibi kavramlara daha yatkın olduğunu görüyoruz.
Ne var ki, mevcut siyasi konjonktür maalesef böyle bir anlayışı kabul etmiyor. Her parti genel başkanı kendisine biat edecek bir siyaset anlayışını önceliyor. Bu döngünün değişmesi için benim bildiğim 1990’lı yıllardan beri süregelen “Siyasi Partiler ve Seçim Sistemi Kanunu” ile ilgili tartışma yapılıyor ancak nedense buna bir düzenleme getirilmiyor.
Şunu demek istiyorum: Delege sistemi ile yapılan seçimlerle başlayan ve genel başkana kadar uzanan bir yapılanmada “Tek Adam”lıktan kurtulmanın mümkün olmayacağı ortadadır. Parti’nin tek adamı diğer tekleri, diğer teklerde kendisine uygun tekleri göreve getiriyor. Böylece bir hiyerarşik düzen kurulmuş oluyor.
Yukarıda bahsettim; “Siyasi Partiler ve Seçim Sistemi Kanunu” değişmedikçe bu kısır döngüyü aşmak çok da mümkün değil. Bu değişimin liberal demokrasi anlayışına göre bir siyasi yapılaşma olması yeni dünya düzeni içinde bizleri daha refah ve güvenli ülke konumuna getirecektir. Ancak bir şartla: Ender Serbes gibi gönül insanları oldukça!