Köşe Yazıları

Altın topraklar

Coğrafi ve matematik konum olarak eşsiz ve emsalsiz bir konumdayız. Finansın, ekonominin, sanayinin, eğitimin, sağlığın ve daha pek çok alanda başkent niteliği taşıyan en kalabalık şehrimiz olan İstanbul’a 150km, idari başkent Ankara’ya 300km, en güneyde turizmin başkenti Antalya’ya 600km mesafedeyiz. Türkiye ortalamasının çok üzerinde yağış almaktayız. Bazı zamanlar şehir merkezinde yazı yaşarken hemen yanı başımızda 20km ötemizde Çam Dağı’nda beyaz örtüyle karşılaşmaktayız. Hemen hemen her noktada ekim-dikim yani tarım yapabilmekteyiz. Özellikle son yıllarda küresel ısınmanın da etkisiyle hem Karadeniz’e özgü hem de Akdeniz’e özgü pek çok sebze ve meyve türü yetiştirebilmekteyiz. Evimizin bahçesinde bir köşede Trabzon hurması bir köşede narenciye türleri veya Malta eriği (yeni dünya) bizlere meyvelerini servis edebilmektedir. Kuzeyimizde ülkemizin en uzun ikinci sahili Karaburun’dan Karaboğaz’a kadar 20km boyunca uzanmaktadır. Sahilin derinliği de özellikle İhsaniye mahallesinin batısından sonra küçümsenmeyecek kadar derindir. Bu sahile özgü Beyaz Kum zambağı ayrı bir güzellik katmaktadır. Deniz tuzuna dirençli su ihtiyacını ılık ılık esen rüzgarda ki su buharından karşılayan ve öbek öbek kümelenip kum zeminin üzerine halı deseni gibi işlenip eşsiz ve benzersiz bir koku yayarlar. Denizimizin kumu sadece kum değil bir şifa kaynağıdır. Sivilceye, astıma, kamburluğa, depresyona, alerjiye birebir dermandır. En önemlisi de romatizma hastalıkların tedavisinde tam bir nimettir. Yıllar önce davet ettiğimiz Profesör, sahip olduğumuz bu şifa kaynağı kumu iyi değerlendirip pazarlayamadığımızı söyledi. İspanyolların Mallorca adasında ki volkanik külü cilt hastalıklarına iyi geldiği konusunu anlatıp pazarlayarak dünyanın her noktasından ziyaretçi çektiğini söylemişti. İnternete girip Google’a Mallorca diye yazınca karşınıza çıkan bilgiler sizi şaşırtabilir. Ada da sadece booking.com kayıtlı 4080 otel bulunmaktadır, pansiyonlar hariç. Adaya gelen yıllık turist sayısı 21 milyonun üzerindedir. Yapılırken olası yan etkileri çok iyi değerlendirilmediğinden şehrin ortasına inşa edilen liman her ne kadar kıyı erozyonuna sebebiyet verse de (başka bir yere yapılsa çok daha iyi olurdu, bu saatten sonra yıkamayacağımız için) şehrimizin dünyaya açılan kapısıdır. Her gün dünyanın değişik limanlarında gemiler gelmekte ve gitmektedir. Çoğu yerleşim yeri potansiyeli olarak ya tarıma ya sanayiye ya da turizme vb müsaittir. Bu yerleşim yerlerinin gelişmeleri de bu yönde olmaktadır. Oysa ilçemiz her alanda eşsizdir. Topraklarına adeta taş eksen yeşerir. En önemli ve en fazla döviz getiren ihraç ürünümüz fındığın vatanıdır. Başka yerlerde olması için can atılan mısır, buğday gibi ürünler bizde fazla para getirmiyor diye ekilmez. Kısaca tarıma, turizme, sanayiye, elverişli olması ilçeyi tam bir cazibe merkezi haline getirmiş, bu durum yoğun bir göç akışına sebebiyet vermiştir. Sakarya’nın en fazla konutunun yapılıp satıldığı ilçesidir. Tüm bunlar sokaklarımızda Karadeniz’den, Doğudan, Güneydoğudan, Kafkaslardan, Balkanlardan gelen ve gelmeye devam eden insanların birlik- beraberlik ve huzur içinde yaşaması sonucudur.