Zor zanaat
Elbette her mesleğin kendine has zorlukları incelikleri var ama bana şimdi orta yerden ‘En zor meslek nedir?’ diye soracak birisi çıkacak olsa tereddütsüz ‘Evlat yetiştirmek’ derim. Hem görgülü, bilgili, yetenekli olacak, küçüğüne büyüğüne saygısını bilecek hem de vatanına milletine hayırlı bir birey olacak. Tabi iş sadece bu kadarıyla bitmiyor. Eli ağzına varana kadar giyim kuşamından özel ihtiyacına kadar, aile terbiyesinden sağlığına kadar her şeyi ile ilgilenecek adeta ilmek ilmek dokuyacaksınız. Ve bu işin ne mesai kavramı ne de tatil kavramı yok. Dedim ya, yeryüzündeki en zor meslek evlat yetiştirmek. Biz de ömrümüzün son on beş yılını bu meslekte geçiriyoruz. Çok şükür bir tanesini kendini kollayacak ve küçük yaşta olmasına rağmen mesleğini eline alabilecek seviyeye kadar getirdik. Dört yıldır da ikinciyi yetiştirmeye çalışıyoruz ama bu biraz daha yorucu ve stresli oluyor. Özellikle de son iki yıldır sürekli hastanelerde koşturup duruyoruz. Hatta bazen aynı gün içinde iki üç farklı hastaneye gittiğimiz bile oluyor. Geçtiğimiz Pazartesi günü de yorucu ve stresli bir gün geçirdik. Sağlığını ciddi derecede etkileyen bir durumu düzeltmek için bir operasyon geçirmesi gerekti. Bir başka ilçemizin devlet hastanesinde ameliyatımızı olup aynı gün taburcu olduk. Akşamında da tekrardan Kocaali’ye döndük.
Ben normalde kendimle ilgili özel durumları burada pek fazla paylaşmam ama o gün yaşadıklarımdan ciddi derecede etkilendiğim için ve bu, bir diğer bağlamda toplumsal tepkimizi ortaya koyduğu için az da olsa değinmek istedim. Her ne kadar sosyal medya platformlarını iş için ve sessiz kullanıyor olsam da zaman zaman özel durumları paylaştığım oluyor. Pazartesi günü de ameliyat öncesinde çocuğuma moral olsun diye bir kaç farklı yerde paylaşımda bulundum. Sonrasında geçmiş olsun dilekleri mesajlar gelmeye başladı. Gerek oradan gerekse telefonla ulaşıp hal hatır soran şifa dileğinde bulunan birçok insan oldu. Hiç tahmin etmediğim hiç beklemediğim yerlerden telefonlar mesajlar aldım. Hem duygulandım hem gururlandım. Ama mesele sadece burası değil. Bu aynı zamanda bizim toplumsal olarak, bu gibi durumlarda nasıl kenetlendiğimizi, birbirimize sahip çıktığımızı, gelişen teknoloji ve zorlaşan yaşam şartlarının maneviyatı çökertme savaşına rağmen nasıl dimdik ayakta kaldığımızı ve o maneviyatı nasıl güçlü bir şekilde koruduğumuzu gösteriyor. Ben de bu konuyu, aslında bu kısmı vurgulamak için yazmak istedim. Bu bağlamda da arayan soran herkese canı gönülden şükranlarımı sunuyorum.
YENİLMEZ
Tabi konu maneviyattan açılmışken yine Pazartesi günü güzel bir şey daha oldu. Akşam geç saatlerde haber alır almaz tereddüt etmeden ulaştım Alandere Muhtarı Avni Akbaltaoğlu’na. Avni muhtar göreve geldiği günden bu yana mahallesine iyi hizmet verebilmek için elinden gelen gayreti gösteren, zor zamanlarda özverili bir şekilde çalışan sürekli sahada olan genç, dinamik ve girişken bir muhtar. Tabi ilk dönemin verdiği bir takım zorluklarla karşılaştı ama özellikle bu sel olaylarından sonra o sıkıntıları ciddi şekilde aştı ve ciddi mücadele veriyor. Bu nedenle sık sık haberlerimizde de yer buluyor. Ama bu seferki mevzu biraz daha farklı. Yeni bir yardımlaşma derneği kurdular. Bunun detaylarını da telefonda bir süre görüştük.
Burada önemli olan şu. Bir insan bir şey yaptığı zaman, yaparken verdiği mücadele kadar yaptıktan sonra verdiği tepki de önemlidir. Şayet anlatırken sesi değişiyor, sürekli konudan konuya geçiyor heyecan belirtisi gösteriyorsa o zaman o yapılan gerçek bir iştir. Dernek konusunda konuşurken de öyle oldu. Mahalle gençlerinin birlik beraberliğinden başlayıp, dışarıda ikamet edenlerine, okuyan öğrencilerine, askerde olan gençlerine, tedavi için dışarıya gitmek zorunda kalan hastalarına kadar herkese el uzatmak ve birlik beraberlik amacıyla kurulmuş bir oluşum olduğunu anlatırken sesindeki heyecan zaten konuyu özetliyordu. Bu vesile ile hem kendisini hem de birlikte yürüdüğü ekip arkadaşlarını tebrik ediyorum. Şartlar ne kadar zorlaşırsa zorlaşsın, mesafeler ne kadar uzarsa uzasın, bin bir kötülük bir araya gelse de yenemeyeceği tek şey milli birlik, güçlü maneviyat ve toplumsal dayanışmanın ruhu ve gücüdür. Sağlıkla kalın…