Köşe Yazıları

Yeterli değil

 

Bölgemiz ciddi derecede riskli biri deprem bölgesi olması ve depremin acısını en derinden yaşayan yerlerden biri olmamız hasebiyle deprem başta olmak üzere doğal afetlerin ne demek olduğunu gayet iyi biliyoruz. Hemen her fırsatta da bu konudaki gelişmeleri, yapılan yeni araştırmaları takip ediyor tabiri caiz ise depremin olup olmayacağını değil de ne zaman olacağını kestirmeye çalışıyoruz. Tabi konu böylesine hayati bir konu olunca sadece kurumsal anlamda değil toplumda varlık gösteren her bireye sorumluluk düşüyor. Mesele sadece kendi canını kurtarmak da değil. Böyle bir afet durumunda kendin hayattaysan yanındaki senden daha kötü durumda olanın hayatını kurtarabilecek bilgi, beceri ve soğukkanlılığa sahip olabilmek. Bu kapsamda geçtiğimiz hafta sonu ülkenin en büyük deprem tatbikatlarından biri yapıldı. Eğrisiyle doğrusuyla. Sosyal medyada özellikle muhalif kesim tarafından birçok yerde malzeme olsa da toplum için gerekli ve faydalı bir çalışmaydı. Zira bu tür projelerin mantığı afet bilincini canlı tutmak ve insanlara öyle bir durumda soğukkanlı kalmayı aşılamaktan ibarettir. Biz de gerek evlerimizde gerek iş yerlerimizde gerekse sokakta elimizden geldiği kadar toplumsal harekete ayak uydurmaya gayret ettik.

Ama iş sadece o bilinci kazanmakla bitmiyor tabi. Sadece kendini güvenli bir yere alıp olay bitene kadar olduğun yerde sabit kalmak değil mesele. Mesele iş oraya gelene kadar gerekeni yapmak. Bunun en başında da hiç şüphesiz depreme dayanıklı binalar ve mimari dönüşüm geliyor. Ve Kocaali buna en fazla ihtiyaç duyan yerleşim yerlerinden biri. Özellikle de eski yerleşim olan ilçe merkezi. Zira sahil kesimindeki düşük katlı yatay mimari yapılanması ve son yıllarda yapılan ciddi denetlemeler bu konudaki riski önemli ölçüde azalttı. Ama merkez için pek de öyle değil. Mesela bundan birkaç yıl önce merkezdeki yaklaşık dört dönümlük bir alanda bir kentsel dönüşüm çalışması yapılmıştı. Sadece o kadarlık yerde bile yanlış hatırlamıyorsam 39 – 40 civarında binanın hasarlı olduğu tespit edilmişti. Sonra türlü anlaşmazlıklar oldu proje rafa kalktı. Buraya bakarak geneli düşünecek olursak sadece merkezde yüzlerce eski yapının artık niteliğini kaybettiğini söylemek pek de yanlış olmaz. En basitinden, kendi oturduğum bina sanırım hemen hemen bi 35 senelik falan. 99 depreminden sonra güçlendirme yapılmış, genel anlamda iyi görünüyor ama ne yalan söyleyeyim benim içime pek sinmiyor. Velhasıl bizim Kocaali’de deprem bilincini canlı tutmak kadar depreme dayanıklı nitelikli bina bilincini de canlı tutmamız lazım. Ve sanırım en zor olanı da bu. Bu arada son birkaç ay içerisinde yıkımı yapılan ve inşaat aşamasında olan binalar da var. Bunu görmezden gelirsek mal sahiplerine haksızlık etmiş oluruz ama yine de yeterli düzeyde değil. Bu işte elimizi daha sıkı tutup daha ivedi davranmamız lazım. Kaldı ki beklenen afet adım adım yaklaşıyor.

 

KÖKLERİ KURUYACAK

Son olarak geçtiğimiz hafta sonu İstanbul Taksim’de yaşanan olayla ilgili düşüncelerimi paylaşıp konuyu noktalamak istiyorum. Bu ülke sadece Pazar günü yaşanan terör saldırısı değil onun gibi yüzlerce saldırıya maruz kaldı. Var olduğundan bu güne süre gelen bu hain ve alçak teşebbüsler biliyoruz ki biz kökünü kurutuncaya kadar devam edecek. Ne zaman ki biz inlerini tepelerine geçirip dünyayı başlarına yıkacağız o zaman sona erecek. Ama o zamana kadar da bıkmadan, usanmadan, durup dinlenmeden oldukları yerde vurmaya devam. Bu ülke yaşanan her terör saldırısında daha çok kenetlendi, birbirine daha sıkı sarıldı, daha büyük bir yumak haline geldi. Başımıza gelen her afet, her facia, her olay bizi daha güçlü, daha dinamik ve toplumsal olaylar karşısında çok çabuk tepki verebilen çelikten bir zincir haline getiriyor. Bunu gözden kaçırıyorlar. Pazar günkü olay için de ne terör örgütünün ismini anıp prim yaptırmayı, ne de kendimi isimlerini telaffuz edecek kadar alçaltmayı uygun görmüyorum, yakıştıramıyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet güçlerimizin demir yumruğu tepelerine inecek, er ya da geç, hak ettiklerini bulacaklar. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu ülkenin birlik ve beraberliğine el uzatan, mevcut huzurumuza gölge düşürmeye çalışan her türlü alçak saldırıyı lanetliyorum. Taksim’de hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Sağlıkla kalın…