Yatacak yeriniz yok
Net olarak tarihi hatırlamıyorum ama bundan yaklaşık altı yıl kadar önceydi. Yine böyle sezon ortasında hem nüfus olarak hem de trafik olarak yoğun günler yaşıyorduk. Hareketliliğin nispeten daha az olduğu Çarşamba günü gece geç saatlerde telefonum çaldı. Tanımakta zorlandığım bir ses nefes nefese bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Sakin olmasını söyleyip ne istediğini öğrenmeye çalıştım. Alandere Kavşağı’nda kaza olduğunu söyledi. Hemen motoruma atlayıp gittim. Bir ölü, iki ağır yaralının bulunduğu bir kaza olmuştu. Üzülerek takip ettim. Aradan iki gün sonra, sıcak bir Cuma günü öğlen saatlerinde yine bir telefon. Bu kez İlkevler Kavşağı’nda kaza olduğu söylendi. Yine bir ölü bir de yaralının olduğu kazayı belgeledim. Ondan iki gün sonra, Pazar günü akşam saatlerinde yine telefon yine İlkevler Kavşağı yine kaza haberi geldi. Şükür ki ölü yoktu. İki yaralı vardı ve durumları iyiydi. Ve ben o hafta kendime ait sayfalarda üç tane kaza haberine yer vermek zorunda kaldım.
Sonrasında da bu iki kavşağa tıpkı jandarma kavşağında olduğu gibi önlem alınması için bağıra bağıra yazmaya başladık. Hem vatandaşlar olarak sosyal medyada dillendirdik hem de yerel basında daha çok dikkat çekmesi için var gücümüzle mücadele ettik. Sadece Kocaali değil tabi. Karasu da aynı yol üzerindeki birçok tehlikeli bölgenin kontrol altına alınması için bağırmaya başladı. Zaman zaman iki ilçedeki basın mensupları birlik olup haber yapmak zorunda kaldığımız her kaza haberinin içine yetkililerin, özellikle de karayollarının bir an önce harekete geçmesi için geniş puntolu notlar düştük. Olaylar basında dillendirilince karayolları bir şeyler yapmaya başladı Karasu’da birçok noktaya ışıklı kavşaklar ve uyarıcı işaretler konuldu. Yol üzerinde yine belalı yer diyebileceğimiz Kuyumcullu Kavşağına ışıklı uyarı yapıldı. Kocaali’de ise Jandarma Kavşağı’nda düzenleme yapıldı ve İlkevler Kavşağı’na ışıklar konuldu. Biz o zamandan beri deli gibi bağırıp duyduk. Sadece İlkevler ve Jandarma Kavşağı yetmez dedik. Beşevler Kavşağı, Alandere Kavşağı, Kadıköprü Kavşağı, Caferiye Kavşağı gibi kritik birçok noktanın da kontrol altına alınması ve ışıklı kontrol sistemi kurulması için çıkarabileceğimiz en yüksek sesi çıkardık.
Ama ne var ki bizim bağırışlarımızı, naralarımızı sağır sultan duydu, Karayolları duymadı. Ve o tarihten bu yana İlkevler ve jandarma Kavşağı’nda kazalar, yaralanmalar ve can kayıpları büyük oranda azalsa da bahsettiğimiz diğer noktalarda onlarca kaza meydana geldi. Onlarca insanımız hayatını kaybetti. Sadece bu son bir hafta içinde iki vatandaşımız öldü onlarca vatandaşımız yaralandı. İnşallah yaralı kardeşlerimizin içerisinden hayatını kaybeden başkaları çıkmaz. Her birine Allah’tan acil şifalar diliyorum.
Velhasıl biz daha fazla insanımız ölmesin diye bağırıp dururken Karayolları göstermelik bir iki hamleden sonra çalışmayı bıraktı. Daha doğrusu yöntem değiştirdi. Ne yaptılar biliyor musunuz? Biz karayollarından tehlikeyi önleyici önlemler almasını beklerken onlar daha az tehlikeli hatta hiç riski olmayan bölgelere, kusurlu araçları tespit edip ceza yazmak ve yakalamak için kamera ve mobese sistemleri kurdular, kısa adı PTS olan Plaka Tanıma Sitemleri kurdular. Bu sistemlerin kaza önlemedeki etkileri yüzde on bile değil. En büyük amacı meydana gelen kazaları kayıt altına almak ve kusurlu araç tespit etmek. Ha karayolları böyle gereksiz hizmetlerini hızlandırıp gereklileri boş geçerken belediye gibi yerel idarelerin şehir içindeki tehlikeli yerlerde alacağı önlemleri de engellemeye başladı.
Kendim bizzat Kocaali Belediyesi’nin Sakarya ve Cumhuriyet Caddeleri üzerinde kasis yapmak için karayolları ile aylarca yazışma yaptığını biliyorum. Kocaali Belediyesi, Anadolu lisesi ve Yayla Mahallesi’nde kasis yapmak için müracaat etti karayolları izin vermedi, hatta yapılanları bile söktürdü. Ne zaman ki kazalar oldu, insanlar öldü karayolları izin vermeye mecbur kaldı. Bir de şimdi Büyükşehir Belediyesi etkisinden dolayı şehir içindeki trafik biraz daha güvenli. Karayollarına kalsa külliyen yanmıştık.
Bir de bu karayollarının Kontrollü Kavşak dediği yeni uygulanmaya başlanan kavşak sistemi o kadar lanet, kahrolası bir şey ki kaza olsun diye yapılmışlar. Ana yol iki yana sert kavis yapıyor, içteki yuvarlak refüj de kocaman, adeta yoldan büyük. Tali yoldan kavşağa giren araç ne olduğunu anlamadan yolun ortasında kalıyor. Ana yolda seyreden araç ise hızı ne olursa olsun dışa doğru savruluyor. Bildiğiniz kaza olsun diye yapılmışlar gibi.
Şayet Karayolları bu sistemi bırakmaz ve kritik noktaları bir an önce kontrol altına almazsa bundan sonra da canımız yanacak. Hele de önümüzde Karadeniz Sahil Yolu projesi gibi büyük bir ulaşım projesi varken. O proje hayata geçtiğinde Kocaali ve Karasu güzergahındaki trafik yoğunluğu en az üç dört katına çıkacak. Bu da yollar bu haliyle başıboş bırakılması durumunda çok daha kaza ve çok daha can kaybı olabileceği ihtimalini ortaya çıkarıyor. Az önce dedim ya biz bağırdık sağır sultan duydu karayolları duymadı diye. Bu kez duysun diye bağırıyorum. Bizim tehlikeli dediğimiz noktalarda meydana gelen her kazanın sorumlusu sizsiniz. Sadece buralarda meydana gelen kazalarda, kaza yapan sürücülere kestiğiniz cezaları yine buralara hizmet etmek için kullanmış olsaydınız Kocaali bu gün trafik kazasından ölümden bahsetmiyor olacaktı. Aldığınız paraların ve yitip giden canlarını bedelini ödemek istiyorsanız bizden ceza diye yolduklarınızı bize hizmet olarak geri verin. Kavşaklarımızı yapın düzene sokun. Aksi takdirde ahrette yatacak yeriniz olmayacak. Sağlıkla kalın, trafiğe çıkıyorsanız, hayatta kalın…