Gündem

Tüm sorular cevaplarını buldu

 

Karasu İlçe Sağlık Müdürlüğü tarafından 14 Kasım Dünya Diyabet Günü etkinliği düzenlendi ve katılımcılara diyabet hakkında bilgiler aktarıldı. Programda Halk Sağlığı Uzmanı Uzm. Dr. Elif Ezirmik diyabet hastalığı hakkında merak edilen soruları yanıtladı.

 

 

1- DİYABET HASTALIĞI NEDİR, NASIL OLUŞUR?

Diyabet, kandaki şeker düzeyini dengeleyen insülin hormonunun; eksikliği ve/veya yeterince salgılanmasına rağmen, vücutta kullanılamaması sonucu oluşan kronik metabolizma bozukluğudur.

 

2- NORMAL KAN ŞEKERİ DEĞERLERİ NEDİR?

En az 8 (ideal olarak 10) saat aç̧ kaldıktan sonra ölçülen şeker düzeyine, ‘açlık kan şekeri’ adı verilir. Normal değeri; 70-100 mg/dl’dir. Yemeğe başladıktan 2 saat sonra ölçülen kan şekerine ‘tokluk kan şekeri’ adı verilir ve normal koşullarda 140 mg/dl’nin altında olması gerekir.

 

3- DİYABET HASTALIĞININ TANISI NASIL KONUR?

Diyabet tanı kriterleri açlıkta, toklukta veya rastlantısal olarak bulunan kan şekeri düzeylerine göre yorumlanmalıdır. Kişinin 8 saat açlığı takiben bakılan kan şekeri 126 mg/dl üzerinde ise veya Oral Glikoz Tolerans Testinin 2. saatindeki kan şekeri 200 mg/dl üzerinde ise; polidipsi, poliüri gibi belirtilerin olduğu bireylerde herhangi bir zamanda bakılan kan şekeri 200 mg/dl’nin üzerinde ise “diyabet” olarak tanımlanır.

 

4- KAÇ TİP DİYABET VARDIR?

Diyabetin dört tipi vardır: Tip 1 diyabet, tip 2 diyabet, gebelik diyabeti (Gestasyonel diyabet) ve diğer hastalıklara veya durumlara eşlik edebilen özel diyabet şekilleri.

 

5- DİYABET TANISI NASIL KONUR?

Diyabet tanı kriterleri açlıkta, toklukta veya rastlantısal olarak bulunan kan şekeri düzeylerine göre yorumlanmalıdır. Kişinin 8 saat açlığı takiben bakılan kan şekeri 126 mg/dl üzerinde ise veya Oral Glikoz Tolerans Testinin 2. saatindeki kan şekeri 200 mg/dl üzerinde ise, çok su içme, sık idrara çıkma gibi belirtilerin olduğu bireylerde herhangi bir zamanda bakılan kan şekeri 200 mg/dl’nin üzerinde ise “diyabet” olarak tanımlanır.

 

6- DİYABETİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Diyabetin sık görülen başlıca klinik belirtileri; çok su içme, çok idrara çıkma, gece sık idrara çıkma, çok yemek yeme, ağırlık artışı veya zayıflama, bulanık görme, kadınlarda vajinal kaşıntı, halsizlik ve yorgunluktur.

 

7- GİZLİ ŞEKER (PREDİYABET) NEDİR?

Normal ile diyabet arasındaki ara döneme ‘Prediyabet (Gizli Diyabet)’ denir. Bu kişi, sağlıklı yasam tarzı değişikliklerini benimseyip uygulayamazsa ‘Aşikar Diyabet Hastalığı’ gelişebilir. Prediyabetten Aşikar Diyabete ilerleme, genellikle yıllar sürer.

 

8- TİP 2 DİYABET RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Genetik yatkınlık: Birinci derece yakınlarında diyabet öyküsü̈ olanlar, kalp-damar hastalığı öyküsü̈ olanlar, fazla kilolu olanlar (özellikle karında yağ̆ birikimi fazla olanlar, abdominal şişmanlık, elma tipi şişmanlık), yüksek tansiyonu olanlar, 4 kilonun üzerinde doğum yapmış̧ anneler, gebelikte diyabet tanısı konulanlar,

Prediyabeti olanlar: Açlık kan şekeri 100–125 mg/dl arasında ya da oral glikoz tolerans testinde 2. saat kan glikoz düzeyi 140–199 mg/dl olanlar, fiziksel aktivitesi az olanlar, trigliserid düzeyi 250 mg/dl ve üzerinde ve/veya Yüksek Yoğunluklu Lipoprotein-Kolesterol 35 mg/dl ve altında olanlar, sağlıksız beslenenler (karbonhidrat ve doymuş̧ yağlardan zengin, posadan düşük beslenme), 45 yaş üstü olanlar,  polikistik over sendromu olan kadınlar, diyabete adaydır.

Önlenebilir risk faktörleri: Obezite/fazla kiloluluk, fiziksel aktivite azlığı, Sağlıksız beslenme (karbonhidrat ve doymuş̧ yağlardan zengin, posadan düşük beslenme).

 

9- DİYABETİN KONTROLÜ NEDEN ÖNEMLİDİR?

Amaç̧, kan şekerinin normal sınırlarda tutularak diyabetin organlar üzerinde yapacağı olumsuz etkilerin/hasarın önlenmesi ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesidir. Diyabet iyi kontrol edilemediğinde, vücuttaki tüm organlara zarar verebilmektedir. Bir yandan kan damarlarının yapısını bozarak göz, böbrek ve sinirleri etkilemekte; diğer yandan kalp hastalığı veya inme nedeniyle de erken ölümlere neden olabilmektedir. Diyabet, körlük, böbrek yetersizliği, bunama ve ayak sorunlarının en önemli nedenlerinden biridir. Kan şekerinin normal sınırlarda tutulması, komplikasyonların ortaya çıkmasını önleyebilir veya en azından geciktirir. Ülkemizde önceden tanı konulmuş̧ (bilinen) diyabet hastalarının yarısında kan şekeri, kontrol altında değildir.

Daha önce diyabet tanısı almış̧ hastalar
Tanısı olan her diyabetlinin 3 ayda bir olmak üzere yılda 4 kez herhangi bir sağlık sorunu olmasa da aile hekimine veya takipli olduğu Dahiliye veya Endokrinoloji Kliniği’ne başvurması önerilir.

 

10- DİYABET TEDAVİSİNİN BİLEŞENLERİ NELERDİR?

Hastalığın en önemli tedavi bileşeni, sağlıklı yaşam tarzının oluşturulmasıdır. Sağlıklı yaşam tarzının oluşturulması için; sağlıklı beslenmek, fiziksel aktivitenin artırılması, ideal vücut ağırlığının korunması, sigaranın bırakılması, alkol tüketiminin sınırlandırılması temeldir. Önemli bir bileşen de ilaç̧ tedavisidir. Bunlar ağızdan alınan şeker düşürücü ilaçlar, insülin ve insülin dışı ilaçlardır. Tedavi, bireye özgü̈ planlanmalıdır. Bu tedavi bileşenlerinin diyabetli birey tarafından başarıyla uygulanabilmesi için diyabet eğitimi gereklidir.

Eğitim, diyabetli bireyin bilinçlenmesini sağlar. Diyabet eğitimi alan bireyler diyabet kontrollerini sağlamada daha başarılıdır. Bu nedenle tüm diyabetlilerin diyabet eğitimi alması önerilmektedir. Diyabet eğitimi, sadece diyabetli için değil, aynı zamanda diyabetlinin ailesini, sağlık çalışanlarını ve karar makamlarını da kapsamalıdır.

 

11- DİYABET HASTALIĞININ TEDAVİSİ NASIL YAPILIR? 

Yeni tanı alan diyabetli bireylerin tedavisine, tıbbi beslenme tedavisi ve fiziksel aktivite ile birlikte, eğer kullanımını engelleyen bir durum yoksa ilaç başlanır. Kan şekeri kontrol altına alınıncaya kadar iki ayda bir kontrol yapılır, yeterli kan şekeri ayarı sağlanamıyorsa diğer aşamalara geçilerek tedavi yoğunlaştırılır. Başlangıçtaki kan şekeri düzeyleri çok yüksek ise, ağızdan alınan birden fazla ilaç̧ veya insülin kullanılması gerekebilir. Bu bireylerde kan şekeri kontrolü̈ sağlandığı zaman tedavi yeniden gözden geçirilerek basitleştirilebilir.

Tip 1 diyabette insülin üreten beta hücre sayısının azalması nedeniyle çok ağır insülin eksikliği vardır, bu sebeple bireyin günlük ihtiyaçlarını karşılayacak insülinin dışarıdan verilmesi gerekir. Tip 2 diyabet de ilerleyici bir hastalıktır. Başlangıçta, genellikle insülin ihtiyacı olmaz ancak tanı konulduktan sonraki 10 yıl içerisinde tip 2 diyabetli bireylerin en az üçte biri, insülin üretimindeki azalma nedeniyle insüline ihtiyaç duyar hale gelebilir.

 

12- DİYABETE BAĞLI KISA DÖNEMDE GELİŞEN SAĞLIK SORUNLARI NELERDİR?

Ani olarak ortaya çıkan sorunlar, kan şekeri yüksekliği(hiperglisemik) ve kan şekeri düşüklüğü(hipoglisemik) olmak üzere, temelde iki büyük gruba ayrılır.

Hiperglisemi, kan şekeri düzeyinin normalden yüksek olmasıdır. Belirtileri çok su içme isteği, sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, kilo kaybı, yorgunluk, bitkinlik, görme bulanıklığı, açlık hissi, uyuma isteği, deride kuruluk ve kaşıntıdır.

Kan şekeri düşüklüğü, diyabetli bireylerde kan şekeri seviyesinin 70 mg/dl’nin altına düşmesi ve belirti görülmesine ‘kan şekeri düşüklüğü ’adı verilir.

Diyabetli bireylerde kan şekerinin iyi bir şekilde kontrol altına alınması diyabetin uzun dönem komplikasyonlarını azaltır. Kan şekeri düşüklüğü ani ölümlere neden olabilir. Bu durum dikkat ve bellek değişiklikleri gibi bilişsel işlev bozukluklarına, kalpte ileti bozukluklarına, kalp krizi, inme gibi ciddi ve ölümle sonuçlanabilecek sağlık sorunlarına yol açabilir.

 

13- DİYABETLİ HASTALARDA AYAK BAKIMI NEDEN ÖNEMLİDİR, NASIL YAPILMALIDIR?

Diyabetlilerin uymaları beklenen ayak bakımının aşamaları şu şekildedir:

Ayaklarınızı her gün ılık su ile yıkayıp kurulayınız. Parmak aralarını özellikle kurulayınız. Unutmayın ki ıslak kaldığında parmak aralarında kolayca mantar infeksiyonu gelişecektir. Ayaklarınızı yıkayacağınız suyun sıcaklığını dirseğinizle kontrol ediniz. Aşırı sıcaklık cildinizde kolayca yanıklara neden olabilir. Özellikle his kusuru olan diyabetliler bu konuya daha çok özen göstermelidir. Ayaklarınızı nemlendirici bir krem ile nemlendiriniz. Ancak bunu parmak aralarınıza uygulamayınız. Ayaklarınızın muayenesini günlük olarak yapınız. Muayenede ayak sırtını, parmak aralarını ve ayak tabanını görmelisiniz. Gerekirse ayak tabanını görmek için ayna da kullanabilirsiniz. Görme sorununuz varsa bir yakınızdan bu konuda yardım isteyiniz. Muayene sırasında morluk, kızarıklık, siyahlık, şişlik, kanama, akıntı, kabarcık, gibi olağan dışı bir durumla karşılaştığınızda hemen doktorunuza/Diyabet hemşirenize haber veriniz. Fark ettiğiniz nasırlar için nasır ilacı, nasır bantları vb. kullanmayınız. Nasırlarınızı hiçbir koşulda kendiniz kesmeye çalışmayınız. Tırnaklarınızı banyodan sonra yumuşakken kesmeye çalışınız. Tırnaklar düz kenarlı olarak kesilmelidir. Derin kesmekten kaçınmaya çalışınız. Görme sorununuz varsa bir yakınınızdan tırnaklarınızı kesmesini isteyiniz. Ayaklarınız üşüyor ise ısı kaynaklarına (soba, kalorifer, ısıtıcı gibi.) yaklaştırmayınız. Isınmak için ısıtıcılar yerine kalın çorap, patik gibi kullanınız. Yere ayakkabısız veya terliksiz basmayınız. Kumsalda yürürken mutlaka uygun terlik kullanınız, denize girerken deniz ayakkabısı kullanınız. Parmak arası terlik kullanmayınız, arkası kapalı yumuşak terlikleri tercih ediniz. Ayakkabınızın taban genişliği ile ayak tabanınız aynı genişlikte olmalıdır. Ayakkabılarınız çok uzun ve çok ince topuklu ya da topuksuz olmamalıdır. Ayakkabılarınızı giymeden önce silkeleyiniz. Tabanlığını, astarını elinizle kontrol ediniz. Kıvrılmış veya bozulmuş ise değiştiriniz. Yeni aldığınız ayakkabıyı önce evde aralıklarla deneyiniz. Ayaklarınızda şekil bozukluğu varsa ayağınıza uygun özel ayakkabı yaptırınız. Sentetik çoraplar yerine pamuklu veya yünlü, burunları dikişsiz, bilek kısımları sıkı olmayan ve mümkünse açık renk çorapları tercih ediniz. Çoraplarınızı günlük olarak değiştiriniz.

 

14- TİP 2 DİYABETLİ BİREYLERDE AŞILAMA NASIL OLMALIDIR?

Altı aydan büyük kişilere her yıl grip aşısı (Ekim-Kasım aylarında), Cçocukluk çağı aşıları içinde pnömokok (zatürre) aşısı yapılmamışsa tüm diyabetlilere pnömokok aşısı önerilir. 10 yılda bir tetanoz aşısı tekrarlanmalıdır. Ayrıca 60 yaşından genç ve 60 yaş üstü riskli diyabetli bireylere hepatitis-B virusuna karşı aşı yaptırılması da önerilmektedir. Seyahat edilecek ülke koşullarına göre gerekli aşılar ile ilgili bilgi uygun kurumlardan alınmalıdır.

 

15- TİP 1 DİYABET NEDİR, NASIL OLUŞUR?

Tip 1 diyabeti olan kişilerde pankreas yeterli insülin üretemez. İnsülin eksikliği nedeniyle dolaşımdaki şeker hücre içine giremez ve enerjiye dönüştürülemez. Dolaşımdaki şekerin hücre içine girememesi kan şekerinin yükselmesine ve böbreklerden süzülerek idrarla atılmasına neden olur.

 

16- TİP 1 DİYABETİN BELİRTİ VE BULGULARI NELERDİR?

Sürekli susama hissi/ağız kuruluğu, Cçok su içme, sık sık ve bol miktarda idrara çıkma, gece idrara çıkma ve hatta yatağını ıslatma, sık yemek yeme, kilo kaybı, davranış değişikliği, Diyabet belirtileri diyabetlilerin çoğunda bir aydan kısadır ve bu belirtiler fark edilemediği zaman çocuklar genellikle diyabetik ketoasidoz denilen koma halinde hastaneye gelirler. Ketoasidoz koması çok ciddi ve hayatı tehdit eden bir durumdur.

 

17- TİP 1 DİYABET TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Tip 1 diyabet tanısı almış bireyde insülin eksikliği olduğundan tedaviye hemen başlamak gerekir. Tedavi genelde yatırılarak yapılır. Bu süreç kurumlar arası farklılık göstermekle birlikte ortalama 2-3 haftayı bulur. Tip 1 diyabet tedavisinde temel amaç pankreasın yapamadığı görevini yaparak eksik olan insülini yerine koymaktır. Yanısıra, sağlıklı ve dengeli beslenme planlanması, egzersiz ve diyabet eğitimi verilerek diyabetle yaşam becerisini kazandırmaktır.

 

18- GEBELİK DİYABETİ (GESTASYONEL DİYABET) NEDİR, TANISI NASIL KONUR?

Gebelik diyabeti, gebelerin yüzde 2-8’inde görülür. Gebelikte ortaya çıkan diyabet şeklidir. Gebeliğin ikinci veya üçüncü trimesterinde ilk kez ortaya çıkan glikoz intoleransı durumudur.

Gebelik Diyabeti Tanısı: GDM tanısı için gebeliğin 24.-28. haftalarında tek veya çift aşamalı test yapılır. GDM öyküsü olan kadınlarda, sonraki gebelikleri sırasında diyabet tekrarlayabilir. Ayrıca bu vakalarda ileriki yaşlarda kalıcı tip 2 diyabet gelişme riski yüksektir.

 

19- DİYABET TANISI ALMIŞ OLAN HASTALARDA GEBELİK PLANLANIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?

Hiçbir diyabetli kadın plansız gebe kalmamalıdır. Aksi takdirde gerek anne gerekse bebek sağlığı açısından ciddi riskler söz konusudur. Bu nedenle öncelikle her diyabetli kadının plansız gebe kalmaması için uygun aile planlaması yöntemlerinden faydalanması sağlanmalıdır. Gebelik planlayan kadınlarda kan şekeri kontrolu önemlidir. Gebelik öncesi tedavi değişikliği gerekebileceğinden (ilaçların bebeğe/fetüse olası etkileri) diyabetli mutlaka doktoru ile görüşmelidir. Ayrıca, gebelikten 3 ay öncesi gebelik başlangıcından sonra en az 12 hafta süreyle Folik Asit 0.4 mg/gün verilmelidir.

 

Diyabet hastalığında beslenmenin önemi ve diyetin amacı soru ve cevapları haftaya sizlerle olacak…