Münir Ali Kara, “Sorun doktor eksikliği miydi”
Sağlık Bakanlığı’nın yeni zorunlu hizmet atamalarının nerelere yapılacağı belli oldu. Karasu, son yıllardaki en büyük uzman atamasını aldı. Bu bir başarı ise, kimin emeği geçtiyse Allah razı olsun.
Bu hastane bu kadar uzman aldıysa ve kimse buna itiraz etmediyse demek ki bu hastane çok kötü durumdaydı. Hastanenin bu duruma düşmesinde emeği geçenlere de teşekkür ederiz.
Karasu’ya hastane yapılacağı, bu hastanenin Karasu ve Kocaali’nin ihtiyaçlarını karşılayacak bir orta noktada konumlandırılacağı ve bölge hastanesi statüsünde olacağı konuşuluyordu. Hastanenin yatak sayısı 250’den başladı 75’e kadar düştü. Yatak sayısı aslında bir ölçüt. Yani hastanenin sınıfını belirliyor. Ama bize o dönem “Bizim hastanede 25 kişi bile aynı anda yatmıyor. Bu yatak sayısını çok kafaya takmayın” dediler. Biz de takmadık…
Sonuçta hastanemizin binası vardı ama eskisi kadar iyi hizmet edilemediği konuşuluyordu. Daha sonra hastanede teknik personel eksik olduğu için doktorların zorlandığı ve ilçeden uzaklaştıklarını düşündük. Yani ilçede doktor tutamıyorduk. Doktorlar geliyor, bir süre çalışıyor sonrasında da ya başka ilçelere görevlendiriliyor ya da memuriyetten ayrılıp özele geçiyordu.
Şimdi bu sorunun çözümünü de arıyoruz. Hastanemize yeni doktorlar atandı. Bu doktorların gelmesi benim tahminime göre sezon sonunu bulur. Çünkü daha kadro yeni açıldı. Kadroya atama olacak. Ataması olan doktor buraya gelip ev yurt bakacak. Çocuğunun okul durumu falan derken eylül gibi anca “Bismillah” diyebilecek. Bu başka bir konu da…
Sorun doktor değil arkadaşlar. Parça parça değil bütün olarak bakın ne olur. Bir hastanenin işlerliği için hekim olmazsa olmazdır mutlaka. Ama hekimi hekim yapan da ekipman değil midir? Eskiler “Alet işler el övünür” derler. Ekipman olmayan doktorlar kendilerini gösteremezler. Dünyanın en iyi beyin cerrahı mesela, MR cihazı olmadan teşhis koyamaz. En iyi ortopedist, basit bir film görmeden adım atarsa yanıltıcı olur. En iyi kardiyolog, EKG görmeden adım atmaz.
Hastanenin bina olarak yenilenmesi önemlidir, teknik ve yardımcı personelin arıtılması önemlidir, uzman hekim önemlidir, sağlık personeli önemlidir de… Ekipman, uygun ortam da önemlidir.
En iyi futbolcuyu alıp yedek kulübesine koymak gibidir, hekim alıp tedavisine imkan sağlamamak.
Karasu’nun hekimleri tutabilmesinin yolu ekipmandan geçer. Siz buraya MR cihazı da alacaksınız, ameliyathane de kuracaksınız. Yoksa ömür boyu “Sakarya’nın en hızlı hasta transfer eden hastanesi olmakla” övünürsünüz.
Sahi bina neden yetmedi
Karasu Devlet Hastanesi 2015 yılında hizmete girdi. Bina 3 bin metrekare falan. Şimdi bir ek bina yapımı gündemde. Bu ek binanın da 2 bin metrekare olması planlanıyor. Ek bina elbette ana binadan biraz uzakta olacak. Planı görmedim ama binaya yapışık olması zor görünüyor. Ek bina elbette farklı bir yapı olacağı için ana bina ile estetik olarak uyumlu olmayacak falan filan da…
Kardeşim sizde nasıl bir vizyon vardı ki hizmete açtığınız bina daha 10 yıl hizmet etmeden neredeyse kendisi kadar büyük bir inşaat alanına daha ihtiyaç duyuldu? Şimdi sizin vizyonunuza nasıl güveneceğiz biz? Ya şimdi yaptığınız ek bina da yeterli değilse? Ya o binayı de en fazla 10 yıllık yapıyorsanız?
İspiroğlu’nun aldığı ceza
Hukuk kararlarını eleştirebiliriz ama uygulamak zorundayız. Karasu Belediyesi eski Başkanı Mehmet İspiroğlu 46 Milyon davasından ceza aldı. Aldığı ceza onandı ve geçtiğimiz hafta da tutuklandı.
İspiroğlu’nun aldığı ceza miktarı hapis yatmasını gerektirmiyordu. Bu nedenle de işlemler sonrasında serbest bırakıldı.
Bir ilçenin belediye başkanının tutuklanması o ilçedeki insanlar için de utanç içerir. “Yaptığı hata kendisini bağlar” diyip işin içinden çıkamazsınız. O dönem içinde durumdan haberdar olan herkesin bu durumdan üstüne düşen payı alması lazım. Mehmet İspiroğlu’nu sevenlerin, başkanın hata yapmasına engel olması gerekirdi. Sevmeyenlerin de tepki göstermesi gerekirdi.
Bu konuda kendimi de ayrı tutmuyorum.
Ancak İspiroğlu hata yaparken, makamda olanlar, yetkisi ve etkisi olanlar, hatta yönlendirmede bulunanlar nerde?
Mehmet İspiroğlu yargılanırken genel olarak verilecek cezadan haberdardı. Ancak yine de bu bizim dikkat çektiğimiz isimleri hiç dile getirmedi. “Ben yanarsam onlar da yanar” demedi. Kimseyi suçlamadı. Sorumluluk aldı ama…
Akıllarda bizim sorduğumuz sorular da kalmadı değil.
Zam ağır mı değil mi
Dolmuş fiyatlarında zam geldi. Marketteki fiyat artışları belki çok daha yüksek orandadır ama dolmuş fiyatlarındaki artış ani olduğu için çok daha hissedilir oluyor. Dolmuşçular artan maliyetlerden, vatandaşlar da zammın yüksekliğinden şikayet ediyor.
Nasrettin Hoca’nın hikayesindeki gibi “Sen de haklısın…”
Enflasyon ne demek
Pek çok kişi enflasyonun düşmesi durumunda fiyatların da düşeceğini düşünüyor. Daha deneyimli olanlar da “Giden geri gelse rahmetli geri gelirdi” bilincine ermiş durumda.
Fiyatlar aksi bir durum yaşanmadığı sürece geri gelmez. Enflasyon, fiyat demek değildir. Dolayısıyla enflasyonun düşmesi demek fiyatların düşmesi demek değildir. Enflasyon, fiyatların yükselme hızıdır. Eğer enflasyon düşerse fiyatlar düşmez. Fiyatların artış hızı düşer. Amacımız fiyatların düşmesi değil, enflasyonun düşmesi. Anlaştık mı…