Kollamadıktan sonra

Bana ilçe için son yılların en büyük sorunu ne diye soracak biri çıksa vereceğim cevapların ilk sıralarından birinde hiç şüphesiz son üç dört yıldır büyük sıkıntı yaratan sel ve su baskınları derim. Daha önceden de zaman zaman küçük çaplı da olsa bazı olaylar yaşanıyordu ama mevsimsel şartların değişmesi ile birlikte bu tür afetlerin hem sayısı hem de şiddeti oldukça arttı. Bunun en büyük ve en acı örneğini 2019 Temmuz’unda çoğu çocuk yedi insanımızın hayatını kaybettiği Melen taşkını ile yaşadık. Yine aynı dönemde ve peşi sıra gelen yıllarda Demiraçma, Caferiye, Kadıköprü ve Alandere’de meydana gele sel afetleri insan hayatına mal olmasa da özellikle hayvan ahırlarında birçok besi hayvanının telef olmasına neden oldu ve büyük çaplı maddi hasarların meydana gelmesine neden oldu. Daha önce de söylediğim gibi sadece buralarda değil yüksek mahallelerimiz de de büyük hasarlara yol açtı ki üzerinden uzun süreler geçmesine rağmen halen hasarları telafi edebilmiş durumda değiliz ve milyonlarca lira buna harcanmak durumunda kaldı. Halen daha devam ediyor.
Tabi o vahim olaylardan sonra ciddi çalışmaların adımları atıldı. Şu anda bunların en başında henüz tam manasıyla somutlaşmamış olsa da Melen ıslah projesi geliyor ki bu belki de bölgenin tarihindeki en büyük projelerden bir olacak. Çok büyük bir alanın istimlakı ve yerleşimin taşkın kodundan kurtulmasını amaçlayan çok teferruatlı bir çalışma. Bundan bir süre önce de söylemiştim. Elimden geldiği kadar takip etmeye çalışıyor herhangi bir gelişme olup olmadığını sıklıkla kontrol ediyorum.
Yine ilçe içinde yapılan çalışmalar var. Hızar Mahalle’den başlayıp Yayla’ya oradan Alandere’ye Kadıköprü’ye kadar uzanan ve ayrıyeten Demiraçma’da yapılan dere temizleme ve ıslah çalışmaları. Ne kadar olduğunu metraj olarak tam bilemiyorum ama muhtemelen toplamda yirmi kilometreye yakın bir çalışma olmuştur. Şu anda da yine aynı bölgedeki çalışmalar devam ediyor. Alandere’deki menfez iş de bunlardan biri. Geçtiğimiz hafta abone için mahalleye gittiğimde zaman zaman denk geldiğim bir büyüğümle ayaküstü bununla ilgili biraz sohbet etme fırsatı bulduk. Kendisinin bu konudaki bilinçli yaklaşımı beni oldukça memnun etti. Daha önceden bu boyutta afetler yaşanmadığı için özellikle mahalle içlerini tehdit eden derelerin kontrolsüz kalmasının bilincinde olması, afetlerden sonra yapılan temizleme, genişletme ve ıslah çalışmalarının önemli ve faydalı olduğunu bilmesi gayet memnun edici. Elbette bu işlerde ilgili kurumların büyük sorumluluğu var ama bölge halkının da en az onlar kadar ciddi ve tedbirli olması gerekiyor. Bundan kısa süre önce dere ıslah çalışmaları ile ilgili iki tane geniş habere yer verdim. Evet, çalışmaların ciddiyeti var ama haberleri geniş tutmamın sebebi sadece bu değildi. Özellikle mahalle muhtarlarımızın vatandaşa olan çağrılarını detaylı ve net şekilde ön plana çıkarabilmek için yaptığım bir şeydi. Daha önceden olsaydı pek konusu olmazdı ama şu an vatandaş da kendi yaptığı hatanın ne olduğunu biliyor. Zira yakın geçmişte meydana gelen olayların tamamı dere ve kanalların fiziki durumu ile alakalıyken bunu neredeyse yarısı da bölge halkının kendi hatasından kaynaklanıyor. Büyüğümle bu temizlik çalışmalarını konuşurken “Temizleseler ne olacak bizim insanımız dikkatsiz. Bu gün temizliyorlar ertesi gün millet, çar çöp ne varsa eline ne geçirirse derenin içine dolduruyor. Sanki dere değil de çöp atık atma alanı gibi kullanıyorlar. Sonra bir yerde tıkanıyor, sel oluyor. Sonra da veryansın ediyorlar. İnsan bunu kollamadığı müddetçe ne yapılırsa yapılsın hiçbir kıymeti yok” şeklinde birkaç cümle kurdu. Bu sohbet hemen hemen on dakika kadar sürdü.
Burada vatandaşın kendi hata ve eksiğini görüp öz eleştiri yapabilmesi, çevresindeki diğer insanları uyarmak için gayret göstermesi çok güzel. Ama bu bir veya birkaç kişi ile sınırlı kalmamalı. İlgili herkesin aynı hassasiyeti göstermesi ve yapılanı korumak için gayret etmesi şart. Zira kısa süre önce bunun zararlarını canlı canlı gördük yaşadık. Yanlış hatırlamıyorsam geçtiğimiz yıl olması lazım. Yine böyle bir çalışmadan sonra ilginç bir haber yapmıştık. Ekiplerin dere içlerinden çıkardıkları pislikleri, insan atıklarını haber yapmıştık. Bahçe atıklarından araba lastiğine, buzdolabı kapağından masa sandalyeye kadar ne ararsanız vardı. Hatta çok ilginç olacak ama çeyiz sandığı çıkmıştı ki en fazla düşündüren de buydu. Her neyse bu örneklemeyi de yaptıktan sonra konuyu toparlayıp noktalamak istiyorum. Evet, son dönemlerde bu anlamda büyük çalışmalar yapılıyor, büyük paralar harcanıyor ama az önce de söylediğimiz gibi biz vatandaş olarak bunun kıymetini bilip korumadıktan sonra gerçekten hiçbir kıymeti yok. Hani bırakın mahalle kanalını bütün kanalların yerine Panama Kanalı da inşa etseler yine tıkanır yine tıkanır. Sağlıkla kalın…