Köşe Yazıları

Kır saçlı adam

 

On bir buçuk senesini,  Karasu’nun yağmalanmasına göz yummadığı, hatta “Yağma vaaar” diye bağırıp çağırmasına karşılık verilen cezayı, demir parmaklıklar arkasında geçirdiği için, saçları ve kaşları bembeyaz olmuş vaziyette, karşımda otururken, yine savcılığa başvurduğu evrakları, adeta, yüzüme çarparcasına sordu; “Nerede senin partin ve o partinin yetkilileri, hatta altı tane meclis üyesi?” 

***

Onlar için koşturup durdun seçimlerde, şimdi Karasu yağmalanıp talan edilir belli zenginlere peşkeş çekilirken, niye gürültü çıkarmıyor, hiç olmazsa kendilerine oy veren seçmenlerini bilgilendirmiyorlar” diye sallıyordu beni.

***

Tapunun, (çok değerli) 434 Ada 3 parselindeki 4455m² ve 434 Ada 334 parselindeki 3394 m² miktarında, Karasu halkının yıllarca elinde bulundurduğu bu arazileri ekip biçerken, çeşitli kadastro oyunlarıyla; “Burası hazine yeridir” diyerek Milli Emlak’e devrolan en değerli arsalarını, yok “kentsel dönüşüm”, yok “olağanüstü afetler” maskesi altında, (yandaş) belediyelere aktararak, belediyelerin de, istedikleri gibi tasarruf etmeleri sayesinde, kamu arazileri yok ediliyor.

***

Karasu’da, karşımda oturan “Kır saçlı adam” haricinde, herkes susuyor, (yağmacı) AKEPE zihniyeti, Türkiye’de olduğu gibi Karasu’da da cirit atıyordu.

***

Çevreme baktığımda ise, aydın geçinen;  “Merak etmeyin, gelecek çok güzel olacak” diyerek, aklınca umut pompalayan, konuşup da, hiçbir şey yapmayan, o kadar çok kişi var ki.

***

Karasu’da kamuya ait araziler “Hayır satamazsınız” diyen kır saçlı adamın karşı duruşuna rağmen satılıyor da, “Ağzı var dili yok” durumundaki aydın geçinenler, ne yazık ki, “Susmanın erdem olduğunu” belletiyorlar topluma, bu sessiz duruşlarıyla.

***

Halbuki 16.asırda yaşamış düşünür Francis Bacon ne diyor; “Sessizlik aptalların erdemidir.” Yirminci yüzyılda yaşayan Martin Luther King de; “Beni kötülerin zulmü değil, iyilerin sessizliği korkutuyor.” derken, tıpkı darülharp gördükleri ülkemde olduğu gibi, bir zamanların şirin mütevazi ilçesi Karasu, 23 seneden beri “küffarın kasası” anlayışıyla yağmalanmakta,” Ormanda öten bülbül“ misali kendi aralarında konuşuyor ve kır saçlı adamın yaptığının onda birini yapamıyorlar.

***

Bütün bu yaşanan olumsuzluklara ve Karasu’da halka duyurulmadan sadece “Ben yaptım oldu” el çabukluğuyla kapatılan hazine arazilerine karşı mücadele eder zannettiğim ve bir son umut olarak gittiğim siyasi toplantıda ise, kendini aydın, çağdaş diye gören topluluğun, birbirleriyle iç çekişmelerle ve hakarete varan sözlerle geçen bir saatlik toplantıdan sonra, Nazım Hikmet’in 1959 yılında yazdığı ve beni derinden etkileyen şiiri aklıma geliyordu. Koca Nazım diyordu ki; “Biz toprak üstünde derin uykulardayız. Kalkıp uyandırın bizi. Sakarya’da, İnönü, Afyon, Dumlupınar’daki Şehitler Kuvayi Milliye Şehitleri mezardan çıkmanın vaktidir.” 

***

Ve kır saçlı adam yarın(Salı) günü gireceği çok kritik ameliyat öncesi; “Karasu’nun kamusal alanlarının talan edilmesine karşı, eğer sen de ses çıkarmazsan gözlerim açık gider ve iki elim yakanda olur” sözleriyle Salı günü ameliyat için yola çıkıyordu.

***

Son söz olarak; Allah’ım seni korusun, zorluklarını kolay eylesin “Kır saçlı adam.”